Konu Anlatımı Balkan Savaşları

BALKAN SAVAŞLARI

Balkan Savaşları öncesi Batı Trakya, Makedonya, Arnavutluk ve Doğu Trakya Osmanlı Devleti’nin egemenliğindeydi. Karadağ’ın saldırısıyla başlayan I. Balkan Savaşı’nda; Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan’ın da savaşa katılmasıyla birlikte Osmanlı Devleti kısa sürede yenilgiye uğradı. Bulgarlar, Kırklareli ve Edirne’yi işgal edip Çatalca’ya kadar ilerledi. Yunanlılar, Selanik’i ele geçirip Ege Adaları’nı işgal etti. Sırplar, Üsküp ve arkasından Manastır’ı işgal etti. Karadağlılar, İşkodra’yı ele geçirdi. Bütün bu gelişmeler yaşanırken Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti. Büyük devletlerin arabuluculuğu neticesinde yapılan



LONDRA ANTLAŞMASI (30 MAYIS 1913)


Londra Antlaşması (30 Mayıs 1913) ile Osmanlı Devleti, Midye- Enez hattının batısında kalan topraklarını kaybetti. Osmanlı Devleti karşısında büyük başarı kazanan Balkan Devletleri, toprak paylaşımı konusunda birbirleriyle anlaşamadılar. Bulgaristan’a karşı diğer Balkan Devletleri tarafından kurulan ittifaktan faydalanan Osmanlı Devleti, saldırıya geçerek Edirne ve Kırklareli’yi düşman işgalinden kurtardı.



BÜKREŞ ANTLAŞMASI (10 AĞUSTOS 1913)


II. Balkan Savaşı sonucunda Balkan Devletleri Bükreş Antlaşması (10 Ağustos 1913) ile Osmanlı Devleti’nden aldıkları yerleri aralarında paylaştılar. Osmanlı
Devleti Bulgaristan ile İstanbul, Yunanistan ile Atina ve Sırbistan ile İstanbul antlaşmalarını imzaladı.

SONUÇ: Sonuç olarak Balkan devletlerinin sınırları değişti. Osmanlı Devleti Makedonya, Arnavutluk, Ege Adaları gibi Balkan topraklarının büyük bir kısmını kaybetti .
Osmanlı Devleti’ni dağılmaktan kurtarmak ve eski görkemli günlerine geri döndürmek amacıyla çeşitli fikirler ortaya atılmıştır. Bu fikirlerin başlıcaları Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık olmuştur. Osmanlıcılık akımı; dil, din ve etnik farklılıkları gözetmeksizin devletin sınırları içerisinde yaşayan bütün toplumları bir arada tutarak bir Osmanlı milleti yaratma amacını taşımaktaydı. Osmanlıcılık, Balkan milletlerinin isyan edip Osmanlı Devleti’nden ayrılmasıyla geçerliliğini yitirmiştir. Hangi milletten olursa olsun bütün Müslümanları halifenin etrafında toplamayı amaçlayan İslamcılık fikri de Araplar gibi Müslüman milletlerin bağımsız devlet kurmak istemeleriyle önemini kaybetmiştir. Osmanlıcılık ve İslamcılık fikirlerinin devletin dağılmasını önlemek konusunda geçerliliğini yitirmesiyle Türkçülük fikri önem kazanmıştır. Bu akımın savunucuları, Türkleri millî bir duygu etrafında birleştirmeyi amaçlamıştır. Türkçülük fikri Millî Mücadele’nin başarıya ulaşmasındaki en önemli faktörlerdendir. Batıcılık ise Batı’nın siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel görüşlerine uygun bir devlet anlayışını savunur.
Osmanlı Devleti’ni dağılmaktan kurtaramamıştır ama Batı’nın bilimsel ve teknik gelişmelerinin örnek alınması, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesinde önemli bir etken olmuştur.

SOSYAL DURUM
Osmanlı Devleti’nin savaşlarda aldığı ağır yenilgilerle beraber toprak kayıpları da artmıştı. Özellikle Balkan Savaşları sonrasında kaybedilen topraklarda büyük kitleler hâlinde Türkler bırakıldı. Bu topraklarda kalan Türkler, gördükleri baskılar karşısında Anadolu’ya göç etti


Doğu Anadolu’da işgale uğrayan yerlerden halk daha güvenli gördüğü başka kentlere göç etmeye başlamıştı. Göçün yaratmış olduğu karmaşa da sosyal hayatı olumsuz etkiledi. Bu karmaşanın yaşandığı yerlerin başında daha fazla göç almaya başladığı için Orta Anadolu gelmekteydi. Savaşın yaratmış olduğu başka olumsuzluklar da vardı. Bunların başında eşkıyalık faaliyetleri sebebiyle ülkedeki asayişin ortadan kalkması ve temel gıda maddelerindeki pahalılık geliyordu. Savaşın ilanından sonra fiyatların yükselmesi halkın alım gücünü düşürdü. Çünkü Osmanlı Devleti bir tarım devleti olmakla beraber şeker, un gibi gündelik yaşamda son derece önemli olan tarım ürünlerini ithal eder durumdaydı.
Bunun yanında Osmanlı sosyal hayatında olumlu gelişmeler de yaşanmıştı.


XIX. yüzyılda ulaşım ağının gelişmesiyle şehirlerin sayısı arttı. Artan şehirleşmeyle beraber altyapı, su, tramvay, hava gazı hizmetlerinin sağlanması çalışmaları önem kazandı. Osmanlı Devleti’nde 1860’lardan itibaren demir yollarının hizmete girmesiyle şehirler arası ulaşım gelişir. XIX. yüzyılda posta teşkilatının kurulması, telgrafın yaygınlaşması ve gazetelerin çıkarılmasıyla haberleşmede önemli gelişmeler sağlandı. Yaşanan bu gelişmeler şehirlerin önemini artırdı.



EKONOMİK DURUM
Avrupa devletleri Sanayi İnkılabı’yla beraber hızla ekonomik büyüme sağlarken Osmanlı Devleti kendi sanayileşmesini gerçekleştiremedi. Avrupalı ülkelerin rekabetiyle açık pazar haline dönüştü. Kısa sürede yerli sektörler çöküntüye uğradı. Dış ticaretin yapısı değişti, sanayi tüketim malları ithal eden ve tarımsal ürünler ve madensel ham maddeler ihraç eden ekonomik bir yapı ortaya çıktı. Bu durum dış ticaret açığının büyümesine neden oldu. Bu açıklar 1850 yılına kadar altın ve gümüş ihracı ile karşılanırken 1854 yılından sonra Avrupa ülkelerinden borç alınarak karşılanmaya başlandı. Böylece Osmanlı Devleti’nin serbest ticaret yolu ile Avrupa ülkelerine olan bağımlılığına bir de ekonomik bağımlılık eklenmiş oldu.
Osmanlı Devleti’nin ekonomisi, tarıma dayalıydı. Fakat uzun süren savaşlar, yaşanan toprak kayıpları ve tarımda çalışması gereken nüfusun cephelerde olmasından dolayı tarıma dayalı ekonomi olumsuz etkilendi.

XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin mali sıkıntıları giderek arttı ve Kırım Savaşı’nda ilk kez dışarıdan borç alındı. Kırım Savaşı’yla ilk defa yapılan dış borçlanmanın ardından yirmi yıl içinde on beş farklı dış borçlanma daha yapıldı. Alınan paralar, yatırımlar için ya da üretimi arttırmak amacıyla harcanmayıp devletin genel giderleri için harcandı. Bu yüzden borç alınan 127 milyon liraya karşı, devletin faizlerle birlikte 259 milyon lira geri ödemesi gerekmişti.



Osmanlı Devleti, aldığı borçların faizini bile ödeyemeyince iflas ettiğini açıkladı. 20 Aralık 1881’de yayımlanan Muharrem Kararnamesi ile alacaklı olan devletler Düyûn-ı Umûmiye İdaresini (Genel Borçlar İdaresi) kurdular (Görsel 1.18). Bu idarenin kurulmasıyla Osmanlı maliyesi alacaklı devletlerin denetimi altına girdi. Bu olumsuz gelişmelerin ardından Osmanlı Devleti ekonomik bağımsızlığını kaybetti.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt