Parlamento

Talebe

Yönetici
Katılım
14 Şub 2021
Konular
540
Mesajlar
4,040
Tepkime puanı
10,674
Puanları
113
Meslek - Branş
Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
Parlamento (İtalyanca: parlamento), yasama gücüne ve yetkisine sahip meclis veya meclisler.

Kelime kökeni

"Konuşmak" anlamına gelen Fransızca "parler" sözcüğünden gelmektedir. Parlamento lügat manasıyla, müzakere eden, yani bir karara varmak üzere, belli mevzular üzerinde konuşan heyet demektir. Parlamento kelimesinin doğuş yeri İngiltere'dir. 13. yüzyılın başlarında kullanılmaya başlanmıştır.

Tarihçe

İngiltere'de krallar, devletin işlerini görüşmek ve özellikle yeni bir vergi koymak istedikleri zaman, devlet erkanından başka, halk tarafından da mebuslar seçilmesini emreder ve bunları bir meclis halinde toplardı. Meseleler görüşüldükten sonra, karar meclisi dağılırdı. Memleketin dört bir köşesinden gelen mebuslar, mebusluk hakkını kaybederek evlerine dönerlerdi. Kral tekrar bir istişarede bulunmak isterse yeniden seçimler yapılır ve yeni bir meclis meydana getirilirdi. Böylece bir sene içinde üç defa seçim yapılır, üç yeni meclisin toplandığı görülürdü. Meclisin belli bir zamanı ve müddeti yoktu. Esasen bu meclis tamamiyle ihtisasi mahiyette bir meclisti. Sonradan bu usul değiştirilmiş ve daha pratik bir usul konulmuş. Neticede, seçilen milletvekillerinin üç dört sene gibi daha uzun bir zaman vazifede kalmaları ve parlamento adı verilen bir meclis meydana getirmeleri sağlanmıştır. Daha sonra parlamenter rejim İngiltere'de yerleştikten sonra, parlamento bu rejimin unsurlarından biri haline gelmiştir.

İngiltere'de parlamento iki meclislidir. Bunlardan biri zengin ve soyluların meydana getirdiği Lordlar Kamarası, diğeri ise halkın temsilcilerinden meydana gelen Avam Kamarasıdır. On üçüncü yüzyılın başlarında İngiltere'de Lordlar Kamarası daha ağır basıyordu. Sonraları, Lordlar Kamarasının parlamentodaki gücü zayıfladı. Avam Kamarası daha güçlü hale geldi.

Parlamento sayısı

Hemen hemen bütün dünya devletlerinde üye sayıları ve yetkileri ülke şartlarına göre değişen parlamentolar mevcuttur. Her ülkede kanun yapmak, yeni kurallar tespit etmek yetkisi parlamentolara verilmiştir. Eskiden kanun yapmak yetkisi de krallara ait olduğu için, parlamentonun doğuşu büyük mücadeleler sonucu gerçekleşmiştir. Özellikle Fransız tarihi bu tip mücadelelerle doludur. Parlamento tek meclisli veya birden fazla meclisli olabilmektedir. İngiltere'de, ABD'de, Fransa'da iki meclisli parlamento mevcuttur. Türkiye'de 1876 Kanun-ı Esasi iki meclisli, 1921 ve 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunları tek meclisli, 1961 anayasası iki meclisli 1982 Anayasası tek meclisli, parlamento usulünü kabul etmiştir.


Çalışması

Parlamentolarda bulunan milletvekili sayısı da ülke şartlarına göre değişmektedir. Parlamentonun kaç kişiden meydana geleceği her ülkenin kendi anayasası ile belirlenmiştir. Mesela Türkiye'de 1982 Anayasası, parlamentonun 400 milletvekilinden teşekkül etmesini hükme bağlamış; daha sonra yapılan değişiklikle 450'ye çıkarılmıştır. 1961 Anayasası ise 600 kişilik bir parlamento kabul etmişti. Bunun 450 üyesi Millet Meclisinde 150 üyesi ise Cumhuriyet Senatosunda bulunuyordu. Ayrıca 27 Mayıs 1960 ihtilalini yapan Milli Birlik Komitesi üyeleri, ömür boyu Tabii Senatör olarak Cumhuriyet Senatosu üyesi sayılmışlardı. Bunların dışında 15 üye de Cumhuriyet Senatosuna Cumhurbaşkanı tarafından Kontenjan Senatörü olarak tayin ediliyordu. 1982 Anayasası kaldırılmıştır.

Parlamento çalışmaları aleni olarak cereyan eder. Yani isteyen vatandaşlar parlamento çalışmalarını takip edebilir. Fakat parlamento gizli kalmasını istediği önemli konuları görüşürken kapalı toplantılar da yapabilir. Parlamentoda oyların sayımı muhtelif şekillerde olabilir. Kapalı zarf usulü, ayağa kalkarak veya parmak kaldırmak gibi usullerle oylama yapılabilir.
 
Son düzenleme:
PARLAMENTO

Yasama ve yürütme ilişkisini, esnek kuvvetler ayrılığı ve dengesine dayanarak kurulmuş olan siyasal mekanizma.

Klâsik parlamentonun ana yurdu İngilteredir. Kıta Avrupa'sına XlX. yüzyılda geçmiştir. XlX. yüzyılın ikinci yarısına kadar bu klâsik tip parlamentolar mevcut iken, daha sonra modern parlamentolar klâsik parlamentoların yerini almaya başlamıştır.

Klâsik Parlamentonun yapısı: 1. Çoğulcu demokratik siyasal hayat (çok partililik), 2. Yasama-Yürütme arasında işbirliği, 3. Yasama-Yürütme arasında eşitlik ve denge, 4. Yasama-Yürütme arasında birbirini karşılıklı etkileme ve kontrol etme imkknı gibi dört unsurdan meydana gelir.

Modern parlamentolarda ise artık çok partili rejimler hakimdir; yürütme çoğunluk partisinin bir icra organı haline gelmiştir. Parlamento siyasî hayatın en önemli ve tek merkezi olmuştur. Siyasî hayat parlamentonun yapısına bağlı olarak gelişmektedir. Parlamentonun yapısı da partilerden meydana gelir ve aynı zamanda, seçim sistemlerine bağlıdır.

Günümüz parlamentolarında ana siyasî diyaloglar parlamento içinde kurulmaktadır; bunların başında iktidar-muhalefet diyaloğu gelir. Bu ana diyalog, aynı zamanda, doğrudan doğruya parlamento ile halk diyaloğuna da dönüşebilir. Gerçi bazı düşünürler, parlamentoda beliren görüş ve isteklerin hiçbir şekilde halkın görüş ve istekleri olamayacağını, parlamentonun seçimi dışında halkın etkili bir rol oynamadığını ileri sürerler. Bu iddialar doğru olabilir; ancak parlamentoyu önemli ve etkili kılan yanı sosyal düzeni korumak, devam ettirmek ve geliştirmekle yükümlü bir organ oluşudur. Bu nedenle, demokrasinin en önemli organlarından birisi olan parlamento ile demokrasi arasında koparılamayan bir bağ vardır. Çünkü demokrasi bir bakıma çoğunluğun iktidarıdır. Bundan dolayı bazı düşünürler demokrasinin geleceğini parlamento rejiminin kaderine bağlı olarak görmektedirler.

Bazı parlamentolarda millet meclisi ve senato gibi çift meclis; bazılarında ise tek meclis bulunur. Bu meclislerin kanun yapma ve hükümeti denetleme gibi iki ana yetkisi vardır. Kanun teklifi insiyatifi başkan ile parlamento üyelerine ait bulunmaktadır. Parlamento üyeleri üye bulundukları meclislere kanun teklifinde bulundukları halde, başkan her iki meclise de kanun teklif edebilmektedir. Ancak malî bir yükümlülük getiren kanunların millet meclisinde yapılması gerekir. Kanun tasarısı hangi mecliste görüşülmeye başlanmış ise, müzakeresinden sonra oylamayla kabul edildiği biçimi ile diğer meclise gönderilmekte ve bu meclisin de aynı metin üzerinde mutabık kalması halinde, kanun onaylanmış olmaktadır. Kanunların yürürlüğe girebilmesi için onbeş gün içinde cumhurbaşkanının imzalayarak ilân etmesi gerekmektedir.

Parlamentonun hükümeti kontrol imkânı, yapısından oluşan uzmanlaşmış komisyonlarla, üyelerinin yazılı veya sözlü soruları meclis araştırması, meclis soruşturması, genel görüşme ve gensoru açmalarıyla ortaya çıkmaktadır. Parlamentonun, hükümetin programını kabul etmemek ve hükümetin güvenoyu istemesi halinde, ona güvenoyu vermemek gibi yollarla hükümeti düşürebilme imkânı da vardır. Ancak cumhurbaşkanı da, bazı durumlarda, millet meclisini istediği zamanda dağıtma ve belirli bir süre içinde yeni seçimlere gitme yetkisini elinde tutmaktadır.

Parlamento, yasama fonksiyonu ile hükümeti devirmeye kadar gidebilen, hükümeti kontrol etme yetkisi yanında, iktidara uyarılarda bulunarak yol gösterme ona kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vererek işlerini kolaylaştırma, para basılmasına ve savaş ilânına karar verme, milletlerarası antlaşmaları onaylama, genel ve özel af çıkarma, ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar verme; Anayasanın vermiş olduğu diğer yetkileri kullanma ve kamuoyuna millî problemlerin mahiyeti ile ilgili açıklamalarda bulunma fonksiyonlarını da gerçekleştirebilmektedir.

Bundan anlaşıldığına göre parlamenter rejimlerde yasama yetkisi meclise verilmiştir. Meclis halkı yönetmek üzere kanunlar çıkarır ve bu kanunlar anayasa çerçevesini aşamaz.

İslâm'da ise yasama, hüküm verme ve kanun koyma yani teşrî' yetkisi yalnız ve yalnız Allah'a aittir. İnsanlar yasama yetkisine sahip değillerdir. Allah'ın koyduğu yasalar çerçevesinde sadece ictihad yapma yetkisine sahiptirler. Bu temel yasa Kur'andır. Kur'an-ı Kerimi açıklayan Hz. Peygamber'in sünneti ikinci kaynak hükmündedir. Dolayısıyla konacak bütün hüküm ve kanunlar ancak ve ancak Kur'an ve sünnet çerçevesi içinde olur. Bir toplumu yönetirken yönetimin ancak böyle davranmasıyla "İslâmî bir yönetim" olacağını söylemek mümkündür. Kur'an ve sünnete, İslâm hukukuna dayalı olmayan yönetimler İslâmî bir yönetim olamazlar.

Parlamento, demokratik rejimlerde yasama meclisi olup bu yetkiyi oligarşik bir yapı arzeden bir kurumda toplamıştır. Yasama yani insanları yönetmek üzere kanun koyma yetkisi İslâmda Allah'a ait iken demokrasiler de parlamentoya verilmiştir. Dolayısıyla parlamenterler kanun koyucu durumuna geçiyor ve Allah'a ait olan bir hakkı kendileri de kullanarak yasama yetkisinde Allah'a ortaklık yapıyorlar. İslâmî yönetimdeki meclisin ise Kur'an ve sünnet çerçevesinde sadece ictihad yapma yetkisi vardır.

Böylece, parlamento üyeleri İslâmda Allah'a ait olan yetkiyi gasbederek kendileri kullanmaktadırlar. Bunun da İslâm inancına ters düştüğü inkâr edilemeyecek bir gerçek olduğu muhakkaktır.

Türkiye parlamento ile ilgili siyasî rejimler konusundaki gelişmelere 1876 da ilân edilen Birinci Meşrutiyetle ulaşmıştır. 1909 da ilk defa parlamenter rejim getirilmiştir. Osmanlı parlamentosu (Meclis-i Umumî) ikinci bir meclisdir. Daha sonra yürütme padişahtan alınarak, meclislere verilmiştir.

1920-1923 TBMM rejimi tam anlamıyla konvensiyonel bir rejim olmuştur. 1924 Teşkilât-ı Esasiyye Kanununun kurduğu rejim, konvensiyonel parlementer arası bir niteliğe bürünmüştü.

1924 Anayasası 26 yıllık tek parti rejimi içinde uygulanmış ve daha sonra TBMM'ne egemen olan bir partiler çoğunluğu meydana gelmiştir.

1961 Anayasası Yasama-Yürütme ilişkilerinin ağırlığını parlamentoya veren bir esasa dayanmak istemiş, yine tekçi bir parlementarizmi getirmiştir. Ancak iki meclisli bir parlamentodur. 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonraki 1961 Anayasasında bu endişeye dayanarak yer alan Cumhuriyet Senatosu ise 1980'e kadar ki uygulamada kendisinden bekleneni yerine getirememiştir. Bu sebeple de 1982 Anayasasıyla TBMM yine tek meclisli bir parlamento haline getirilmiştir. Bu meclis de kendisi çıkardığı yasalarla 1982 anayasası çerçevesinde altmış milyonluk bir kitleyi yönetmektedir.

Hüsameddin ERDEM
 
Parlamento : Meclis.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt