Talebe
Yönetici
- Katılım
- 14 Şub 2021
- Konular
- 604
- Mesajlar
- 4,105
- Tepkime puanı
- 11,773
- Puanları
- 113
- Meslek - Branş
- Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
Yazarın son konuları
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersi 2.Dönem 2.Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 11. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 10. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 9. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
TYT Tarih Kavram Haritaları
9.Sınıf Tarih 2. Dönem Sınav Öncesi Çalışma Soruları
Birinci Dünya Savaşı Öncesi Genel Durum, 1. Dünya Savaşı ve 1.Dünya Savaşının Sonu
Atatürk’ün Okuduğu Okullar Kavram Haritası
Akropol
Ahura Mazda
Tarih Dersi 11. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 10. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
Tarih Dersi 9. Sınıf 2.Dönem 2.Ortak Yazılı Sınava Hazırlık Çalışma Kâğıdı
TYT Tarih Kavram Haritaları
9.Sınıf Tarih 2. Dönem Sınav Öncesi Çalışma Soruları
Birinci Dünya Savaşı Öncesi Genel Durum, 1. Dünya Savaşı ve 1.Dünya Savaşının Sonu
Atatürk’ün Okuduğu Okullar Kavram Haritası
Akropol
Ahura Mazda
3.4. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ’NDE TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA MEYDANA GELEN GELİŞMELER
-1930’lu yıllara gelindiğinde Batı ile sorunlarını büyük oranda çözen Türkiye, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle kendi içinde ve dünyada barış ortamından yana tavrına devam etti.
-Türkiye, bu süre içerisinde önceliğini çağdaşlaşmaya ve ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmeye ayırdı. 1933’te Almanya ve Japonya, Milletler Cemiyetinden ayrılarak saldırgan bir politikaya yöneldi.
-Bu ülkelere İtalya’nın da katılması Türkiye için tehdit oluşturdu ve Türkiye’nin öncelikli dış tehdit algısını İngiltere’den İtalya’ya döndürdü.
-1934’te Türkiye’nin girişimleriyle kurulan Balkan Antantı ve 1937’de kurulan Sadabat Paktı ile Türkiye, çevresinde bir güvenlik kuşağı oluşturmayı amaçladı.
-1936’da imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazlar üzerindeki Türk hâkimiyetinin güçlendirilmesi de bu yönde alınan tedbirlerdendi.
-II. Dünya Savaşı sırasında SSCB’nin Türkiye politikasında değişiklikler meydana geldi.
-Doğu Anadolu’dan toprak ve Boğazlar üzerinde hak talep eden SSCB, Türkiye’nin sert direnci ile karşılaştı.
-ABD, II. Dünya Savaşı sonrası Truman Doktrini ve Marshall Planı ile Türkiye’ye destek verdi.
3.4.1. Truman Doktrini ve Türkiye-ABD Yakınlaşması
-ABD ile ilk olarak 1830’da kurulan iyi ilişkiler, Wilson İlkeleri’nin olumlu yönleri göz önünde tutularak Kurtuluş Savaşı yıllarında da devam ettirildi.
-ABD’nin 1927’de Ankara’da büyükelçilik açmasıyla ilişkiler üst düzeye çıktı.
-ABD’nin 1941’deki Ödünç Verme ve Kiralama Kanunu ile Türkiye’ye yaptığı yardımlar neticesinde ilişkiler daha da gelişti.
-ABD, Başkan Truman’ın ortaya koyduğu Truman Doktrini ile bu politikasını somutlaştırdı.
-Truman Doktrini 27 Mayıs 1947’de kanunlaşarak yürürlüğe girdi.
-12 Temmuz 1947’de Türkiye ile yardım antlaşması imzalandı.
-Truman Doktrini ile Türkiye Cumhuriyeti’nde ekonomi, sanat, yaşam tarzı ve siyaset gibi birçok alanda değişimler oldu
İç Tehdit Algılamalarındaki Bazı Değişimler
-Bir ülkenin varlığına ve birliğine ülke içinden yöneltilen tehdit iç tehdittir.
• Muhalefet iç tehdit olmaktan çıktı ve İsmet İnönü’nün demokrasi yönündeki demeçleri yoğunlaştı.
• 1947’de liberal görüşlere sahip Hasan Saka Hükûmeti kuruldu.
• ABD ile olan yakınlaşma neticesinde Türkiye’de Batı tarzı demokrasi gelişti.
• Türk toplumunda geniş yer bulan ABD sempatizanlığı, Türk toplumuna yön verdi.
• En tehlikeli iç tehdit unsurlarından biri olan irtica, yerini komünizme bıraktı.
• Türkiye anayasasında komünizmden esinlenerek yapılmış maddeler değiştirildi.
• Mecliste grubu olan DP ve CHP birbirlerini komünizmle yeteri kadar mücadele etmemekle suçladı.
• Daha önce irtica denerek dışlanan dinî hassasiyetler toplumsal yaşamda ön plana çıkartıldı.
Dış Tehdit Algılamalarındaki Bazı Değişimler -Bir ülkenin varlığına ve birliğine ülke dışından yöneltilen tehdit dış tehdittir.
• II. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye, SSCB’nin saldırgan tutumu karşısında ABD ve Batı’nın yanında yer aldı.
• Türkiye, dış politikasının merkezine ABD’yi yerleştirdi
• ABD karşıtı olan kuruluşlardan ve devletlerden uzak durdu.
• Daha önce SSCB ve Avrupa ağırlıklı olan ithalatın yönü ABD’ye yöneldi.
• 1947-51 yılları arasında Türkiye’ye yapılan yardımın miktarı yaklaşık 400 milyon dolardı.
3.4.2. Kore Savaşı ve Türk Dış Politikası
-II. Dünya Savaşı devam ederken yapılan Yalta ve Potsdam konferanslarında Kore’nin paylaşımı gündeme geldi.
-1945’te SSCB, Japon işgalindeki Kore topraklarının 38. enleme kadar olan kısmını işgal etti.
-ABD’nin kontrolündeki Kore topraklarında 10 Mayıs 1948’de seçimler yapılarak Güney Kore Cumhuriyeti kuruldu.
-SSCB de 38. enlemin kuzeyinde seçimler yaparak Kore Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağladı. Bu gelişmelerle Kore ikiye bölünmüş oldu.
-Kuzey Kore kuvvetleri 25 Haziran 1950’de Güney Kore’ye saldırdı. ABD ise BM bünyesinde Birleşmiş Milletler Kuvveti oluşturarak Güney Kore tarafında savaşa dâhil oldu.
- Kore Harbi’nde Türk birliklerinin özellikle Kunuri’de gösterdikleri kahramanlıklar savaşın seyrinde önemli rol oynadı
-1951’de başlayan barış görüşmeleri 1953’te Stalin’in ölümü üzerine neticelendi.
-Panmunjom (Panmınyom) Mütarekesi ile savaş sona erdi.
-Türkiye, Kore Savaşı’na bir tugay askerle katıldı.
-Türkiye’nin savaşa katılmasında etkili olan faktörlerden bazıları şunlardır:
• Türkiye’nin Truman ve Marshall yardımlarını yapan ABD’yle ilişkilerini sekteye uğratmak istememesi • ABD’nin Senatör Cain (Keyn) aracılığı ile Türkiye’den savaşa katılması yönünde talepte bulunması
• Türkiye’nin SSCB tehdidi karşısında güvenlik sorununu çözmek için NATO’ya dâhil olmak istemesi
• Türkiye ile ABD arasındaki savunma ve güvenliğe yönelik iş birliğinin geliştirilmesi
3.4.3. Türkiye’nin NATO’ya Üye Olması
-Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu ilk yıllardan itibaren kendisi için en büyük tehlikeyi oluşturabilecek SSCB ile barışçı bir siyaset izledi.
-II. Dünya Savaşı sonrası Moskova, yirminci yılını dolduran Türkiye ile Saldırmazlık ve Dostluk Antlaşması’nı yenilemedi.
- Bir nota ile Türkiye’den Doğu Anadolu’dan toprak, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’ndan üs talep etti.
-Türkiye, Truman Doktrini ve Marshall Yardımları ile Batı Bloku’nda kısmi olarak yer buldu.
-Türkiye Marshall Yardımları kapsamına dâhil edilmek ve SSCB tehdidine karşı kurulmuş olan NATO’ya üye olabilmek için kuruluşundan üç ay sonra Avrupa Konseyine katıldı.
-19 Şubat 1952’de TBMM, Türkiye’nin NATO’ya üyeliğini onayladı.
-Türkiye’nin NATO’ya üyeliğine SSCB sert tepki verdi fakat NATO üyesi olan Türkiye bu tehdide boyun eğmedi.
3.4.4. NATO Üyeliği Sonrası Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Değişimler
-Türk savunma sanayisi 20. Yüzyıla gelindiğinde kendi ihtiyaçlarına cevap veremiyordu.
-Kurtuluş Savaşı yıllarında bu alandaki eksiklik ciddi olarak hissedildi.
-Cumhuriyet Dönemi’nde ilk olarak Şakir Zümre ile başlayan özel sektör savunma sanayisi yatırımları Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ gibi müteşebbisler ile devam etti.
-Türkiye, NATO’ya dâhil olması ile ABD güvenlik çemberine de dâhil edildi. Devletin yurt içinden temin etmeye çalıştığı askerî ihtiyaçlar ABD tarafından karşılandı.
-Bu yardımlarla yerli sanayi gereksiz konuma düşürüldü, mevcut tesisler lağvedildi ve planlanan yatırımlardan vazgeçildi.
-Artık kendi kendini çeviremeyecek duruma gelen askerî malzeme üretim tesisleri, 1950’de çıkarılan kanunla Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Genel Müdürlüğü bünyesine alındı.
-Millî savunma sanayi ruhu Savunma Bakanlığınca Ar-Ge Daire Başkanlığı bünyesinde (1954) yaşatılmaya çalışılmışsa da istenen sonuçlar elde edilemedi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Tehdit Algısında Değişim
-Türkiye, Atatürk zamanındaki çok yönlü dış siyasetten uzaklaşıp NATO merkezli bir siyaset izlemesiyle ABD güvenlik çemberine dâhil edildi.
-Türkiye’ye yapılan ciddi boyuttaki askerî yardımlarla millî savunma sanayisi, kurulmadan sonlandı. Devletin yurt içinden temin etmeye çalıştığı askerî ihtiyaçlar ABD tarafından karşılandı.
-ABD ve NATO’nun SSCB’yi etkisiz hâle getirmek için oluşturduğu Çevreleme Politikası doğrultusunda Türkiye de bazı hamlelerde bulundu.
-SSCB tehlikesine karşı 1953’te Türkiye’nin girişimleri ve Yunanistan ile Yugoslavya’nın katılımıyla Balkan İttifakı imzalandı.
-Türkiye ve Irak tarafından 1955’te kurulan Bağdat Paktına İngiltere, Pakistan ve İran da katıldı. -SSCB, Arap ülkelerinde Bağdat Paktı karşıtı taraftarlar bulup Orta Doğu’ya daha kolay yerleşti. -Pakt, amacına ulaşamadığı gibi Türkiye’nin Arap dünyası ile olan ilişkilerine de zarar verdi
-1930’lu yıllara gelindiğinde Batı ile sorunlarını büyük oranda çözen Türkiye, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle kendi içinde ve dünyada barış ortamından yana tavrına devam etti.
-Türkiye, bu süre içerisinde önceliğini çağdaşlaşmaya ve ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmeye ayırdı. 1933’te Almanya ve Japonya, Milletler Cemiyetinden ayrılarak saldırgan bir politikaya yöneldi.
-Bu ülkelere İtalya’nın da katılması Türkiye için tehdit oluşturdu ve Türkiye’nin öncelikli dış tehdit algısını İngiltere’den İtalya’ya döndürdü.
-1934’te Türkiye’nin girişimleriyle kurulan Balkan Antantı ve 1937’de kurulan Sadabat Paktı ile Türkiye, çevresinde bir güvenlik kuşağı oluşturmayı amaçladı.
-1936’da imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazlar üzerindeki Türk hâkimiyetinin güçlendirilmesi de bu yönde alınan tedbirlerdendi.
-II. Dünya Savaşı sırasında SSCB’nin Türkiye politikasında değişiklikler meydana geldi.
-Doğu Anadolu’dan toprak ve Boğazlar üzerinde hak talep eden SSCB, Türkiye’nin sert direnci ile karşılaştı.
-ABD, II. Dünya Savaşı sonrası Truman Doktrini ve Marshall Planı ile Türkiye’ye destek verdi.
3.4.1. Truman Doktrini ve Türkiye-ABD Yakınlaşması
-ABD ile ilk olarak 1830’da kurulan iyi ilişkiler, Wilson İlkeleri’nin olumlu yönleri göz önünde tutularak Kurtuluş Savaşı yıllarında da devam ettirildi.
-ABD’nin 1927’de Ankara’da büyükelçilik açmasıyla ilişkiler üst düzeye çıktı.
-ABD’nin 1941’deki Ödünç Verme ve Kiralama Kanunu ile Türkiye’ye yaptığı yardımlar neticesinde ilişkiler daha da gelişti.
-ABD, Başkan Truman’ın ortaya koyduğu Truman Doktrini ile bu politikasını somutlaştırdı.
-Truman Doktrini 27 Mayıs 1947’de kanunlaşarak yürürlüğe girdi.
-12 Temmuz 1947’de Türkiye ile yardım antlaşması imzalandı.
-Truman Doktrini ile Türkiye Cumhuriyeti’nde ekonomi, sanat, yaşam tarzı ve siyaset gibi birçok alanda değişimler oldu
İç Tehdit Algılamalarındaki Bazı Değişimler
-Bir ülkenin varlığına ve birliğine ülke içinden yöneltilen tehdit iç tehdittir.
• Muhalefet iç tehdit olmaktan çıktı ve İsmet İnönü’nün demokrasi yönündeki demeçleri yoğunlaştı.
• 1947’de liberal görüşlere sahip Hasan Saka Hükûmeti kuruldu.
• ABD ile olan yakınlaşma neticesinde Türkiye’de Batı tarzı demokrasi gelişti.
• Türk toplumunda geniş yer bulan ABD sempatizanlığı, Türk toplumuna yön verdi.
• En tehlikeli iç tehdit unsurlarından biri olan irtica, yerini komünizme bıraktı.
• Türkiye anayasasında komünizmden esinlenerek yapılmış maddeler değiştirildi.
• Mecliste grubu olan DP ve CHP birbirlerini komünizmle yeteri kadar mücadele etmemekle suçladı.
• Daha önce irtica denerek dışlanan dinî hassasiyetler toplumsal yaşamda ön plana çıkartıldı.
Dış Tehdit Algılamalarındaki Bazı Değişimler -Bir ülkenin varlığına ve birliğine ülke dışından yöneltilen tehdit dış tehdittir.
• II. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye, SSCB’nin saldırgan tutumu karşısında ABD ve Batı’nın yanında yer aldı.
• Türkiye, dış politikasının merkezine ABD’yi yerleştirdi
• ABD karşıtı olan kuruluşlardan ve devletlerden uzak durdu.
• Daha önce SSCB ve Avrupa ağırlıklı olan ithalatın yönü ABD’ye yöneldi.
• 1947-51 yılları arasında Türkiye’ye yapılan yardımın miktarı yaklaşık 400 milyon dolardı.
3.4.2. Kore Savaşı ve Türk Dış Politikası
-II. Dünya Savaşı devam ederken yapılan Yalta ve Potsdam konferanslarında Kore’nin paylaşımı gündeme geldi.
-1945’te SSCB, Japon işgalindeki Kore topraklarının 38. enleme kadar olan kısmını işgal etti.
-ABD’nin kontrolündeki Kore topraklarında 10 Mayıs 1948’de seçimler yapılarak Güney Kore Cumhuriyeti kuruldu.
-SSCB de 38. enlemin kuzeyinde seçimler yaparak Kore Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağladı. Bu gelişmelerle Kore ikiye bölünmüş oldu.
-Kuzey Kore kuvvetleri 25 Haziran 1950’de Güney Kore’ye saldırdı. ABD ise BM bünyesinde Birleşmiş Milletler Kuvveti oluşturarak Güney Kore tarafında savaşa dâhil oldu.
- Kore Harbi’nde Türk birliklerinin özellikle Kunuri’de gösterdikleri kahramanlıklar savaşın seyrinde önemli rol oynadı
-1951’de başlayan barış görüşmeleri 1953’te Stalin’in ölümü üzerine neticelendi.
-Panmunjom (Panmınyom) Mütarekesi ile savaş sona erdi.
-Türkiye, Kore Savaşı’na bir tugay askerle katıldı.
-Türkiye’nin savaşa katılmasında etkili olan faktörlerden bazıları şunlardır:
• Türkiye’nin Truman ve Marshall yardımlarını yapan ABD’yle ilişkilerini sekteye uğratmak istememesi • ABD’nin Senatör Cain (Keyn) aracılığı ile Türkiye’den savaşa katılması yönünde talepte bulunması
• Türkiye’nin SSCB tehdidi karşısında güvenlik sorununu çözmek için NATO’ya dâhil olmak istemesi
• Türkiye ile ABD arasındaki savunma ve güvenliğe yönelik iş birliğinin geliştirilmesi
3.4.3. Türkiye’nin NATO’ya Üye Olması
-Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu ilk yıllardan itibaren kendisi için en büyük tehlikeyi oluşturabilecek SSCB ile barışçı bir siyaset izledi.
-II. Dünya Savaşı sonrası Moskova, yirminci yılını dolduran Türkiye ile Saldırmazlık ve Dostluk Antlaşması’nı yenilemedi.
- Bir nota ile Türkiye’den Doğu Anadolu’dan toprak, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’ndan üs talep etti.
-Türkiye, Truman Doktrini ve Marshall Yardımları ile Batı Bloku’nda kısmi olarak yer buldu.
-Türkiye Marshall Yardımları kapsamına dâhil edilmek ve SSCB tehdidine karşı kurulmuş olan NATO’ya üye olabilmek için kuruluşundan üç ay sonra Avrupa Konseyine katıldı.
-19 Şubat 1952’de TBMM, Türkiye’nin NATO’ya üyeliğini onayladı.
-Türkiye’nin NATO’ya üyeliğine SSCB sert tepki verdi fakat NATO üyesi olan Türkiye bu tehdide boyun eğmedi.
3.4.4. NATO Üyeliği Sonrası Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Değişimler
-Türk savunma sanayisi 20. Yüzyıla gelindiğinde kendi ihtiyaçlarına cevap veremiyordu.
-Kurtuluş Savaşı yıllarında bu alandaki eksiklik ciddi olarak hissedildi.
-Cumhuriyet Dönemi’nde ilk olarak Şakir Zümre ile başlayan özel sektör savunma sanayisi yatırımları Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ gibi müteşebbisler ile devam etti.
-Türkiye, NATO’ya dâhil olması ile ABD güvenlik çemberine de dâhil edildi. Devletin yurt içinden temin etmeye çalıştığı askerî ihtiyaçlar ABD tarafından karşılandı.
-Bu yardımlarla yerli sanayi gereksiz konuma düşürüldü, mevcut tesisler lağvedildi ve planlanan yatırımlardan vazgeçildi.
-Artık kendi kendini çeviremeyecek duruma gelen askerî malzeme üretim tesisleri, 1950’de çıkarılan kanunla Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Genel Müdürlüğü bünyesine alındı.
-Millî savunma sanayi ruhu Savunma Bakanlığınca Ar-Ge Daire Başkanlığı bünyesinde (1954) yaşatılmaya çalışılmışsa da istenen sonuçlar elde edilemedi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Tehdit Algısında Değişim
-Türkiye, Atatürk zamanındaki çok yönlü dış siyasetten uzaklaşıp NATO merkezli bir siyaset izlemesiyle ABD güvenlik çemberine dâhil edildi.
-Türkiye’ye yapılan ciddi boyuttaki askerî yardımlarla millî savunma sanayisi, kurulmadan sonlandı. Devletin yurt içinden temin etmeye çalıştığı askerî ihtiyaçlar ABD tarafından karşılandı.
-ABD ve NATO’nun SSCB’yi etkisiz hâle getirmek için oluşturduğu Çevreleme Politikası doğrultusunda Türkiye de bazı hamlelerde bulundu.
-SSCB tehlikesine karşı 1953’te Türkiye’nin girişimleri ve Yunanistan ile Yugoslavya’nın katılımıyla Balkan İttifakı imzalandı.
-Türkiye ve Irak tarafından 1955’te kurulan Bağdat Paktına İngiltere, Pakistan ve İran da katıldı. -SSCB, Arap ülkelerinde Bağdat Paktı karşıtı taraftarlar bulup Orta Doğu’ya daha kolay yerleşti. -Pakt, amacına ulaşamadığı gibi Türkiye’nin Arap dünyası ile olan ilişkilerine de zarar verdi
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON KONULAR