Amcazâde Hüseyin Paşa

Amcazâde Hüseyin Paşa

Amcazâde Hüseyin
, Köprülü Mehmet Paşa'nın kardeşi Hasan Ağa'nın oğludur; amcası Köprülü ve amcazadesi Fazıl Ahmet Paşa sadaretlerinde serbest olarak yaşamış, bazan İstanbul'da ve bazan Bulgaristan'da Prevadi kasabasında Kozluca köyünde babasının çiftliğinde zevk ve safa ile vakit geçirmiştir. Hattâ Dördüncü Mehmed 1672 M.'de (1083 H.) Lehistan seferine giderken ailesiyle birlikte Kozluca'da Hasan Ağa'nın çiftliğine misafir olmuş ve Hasan Ağa'nın oğlu Hüseyin Bey bu misafirlik sebebiyle pâdişâha bir eğerlenmiş yorga at ve haseki sultanca bir kaç bohça çeşitli kumaş takdim eylediğinden pâdişâh, Hüseyin Bey'e bir hil'at ile yüz altın ihsan etmişti. Hüseyin Bey'e Fazıl Ahmet Paşa sadaretinde Amcazade denildiği için bu lakabla şöhret bulmuştur. Fazıl Ahmet Paşa sadaretinde hacca gidip avdetinde evlenmiştir.
Viyana muhasarasında vezir-i âzamın maiyyetinde bulunan Hüseyin Bey, bu bozgunluk neticesi olarak Kara Mustafa Paşa'nın katlini müteakib Köprülü ailesine yakından ve uzaktan mensub olanların gözden düşmeleri üzerine amcazade de tevkif olunup serbest bırakıldıktan sonra iki tuğ ile Şehr-ı zûr beylerbeyliği verilerek devlet merkezinden uzaklaştırılmıştır (1095 H.-1684M.). Hüseyin Paşa bundan sonra Kastamonu sancağıyla metruk bir halde Çardak muhafızlığında bulunup 1100 Receb ve 1689 Nisan'da Boğazhisar (Seddü'l-bahir) muhafızı bulunan Suyolcu Ali Paşa'nın vefatı üzerine vezirlikle onun yerine tayin edilmiştir. Amcazâde 1102 H.-1691 M.de bir aralık İstanbul kaymakamı oldu ise de sonra tekrar Boğazhisar muhafızlığına iade edildi (Raşid, c. 2, s. 155).
Amcazâde Hüseyin Paşa Sakız adasının Venediklilerden istirdadı için Yusuf Paşa'nın yerine 1106 Cemaziyelevvel ve 1694 Arahk'ta kapdân-ı derya oldu ve Sakız'ı geri aldıktan sonra oraya muhafız tayin edilerek kaptan paşalık Mezomorto Hacı Hüseyin Paşa'ya verildi. 1107 Cemaziyelevvel 1695 Aralık'ta Adana eyaleti verilerek Avusturya seferine memur edildi. Hüseyin Paşa bundan sonra ikinci defa İstanbul kaymakamlığına tayin edildi ve 1108 H. -1696 M. senesinde Belgrat muhafızı olmuş ve 1109 Muharrem 27 ve 1697 Ağustos 15'te Belgrat'a aktedilen harp meclisinde Pançova ve Temeşvar tarafına geçmek isteyen sadrâzam Elmas Mehmet Paşa ile Temeşvar muhafızı vezir Cafer Paşa'nın mütaleaları hilâfına Varadin tarafına gidilmesinde ısrar etti ise de vezir-i azamdan çekinerek ekseriyet muhalif tarafta olduğundan dolayı ekalliyette kalmış ve Zenta mağlûbiyeti üzerine mütaleasındaki isabet anlaşıldığından mağlûbiyetten sonra Temeşvar'a gelen orduya davet olunarak sadrâzam olmuştur (1109 Rebiulevvel 1 ve 1697 Eylül 17). Hüseyin Paşa Belgrat'tan acele orduya gelince Ali Pınarı menzilinde sadaret kaymakamı Bozoklu Mustafa Paşa'nın çadırına indi (1109 Rebiulevvel) ve derhal pâdişâh tarafından otâğ-ı hümâyuna davet olundu. Sultan II. Mustafa kendisine : "Hoş geldin seni kendüme vezir-i âzam ve vekil-i mutlak eyledim" diye mührü vermek isteyince Hüseyin Paşa, hemen kabul etmek istemedi, ısrar edilince padişaha açıkça:
-"Amcam ve amcazadem, babanız Sultan Mehmed Han hazretlerine yirmi sene vezir-i âzam olup arzına müsaade etmekle o da rahat oldu, kendü de rahat oldu; siz de kimsenin sözünü dinlemeyip bana sadarette istiklâl verirseniz ben inşallah onlardan ziyade hizmet ederim" dedi. Bunun üzerine padişah:
-"Heman sadakati elden koma istiklâl vermek benden" diyerek kendi eliyle mühr-i hümayunu verdi biri kürklü ve diğeri sade iki kat hil'at giydirdi. Elmas Mehmet Paşa'nın katliyle mühr-i hümâyun zayi olduğundan kendisine yeni kazdırılan mühür verildi.
Amcazâde Hüseyin Paşa dört devletle Karlofça muahedesini imzalamış, sonra harpler dolayısıyla pek fena duruma düşmüş olan memleketin kalkınması için çalışmış, askerî ve idarî tensikat ve ıslahat yapmış ve beş sene süren sadaretinde bir hayli iş görmüştür; denizciliği yeni kanunla iyi bir hale sokan Amcazâde'ye bu işinde kaptan-ı derya Mezomorto Hüseyin Paşa yardım etmiş ve dış siyaseti idarede, zamanının en kabiliyetli ve mahir diplomatı olan Karlofcadaki Türk başmurahhası reisü'l-küttab Rami Mehmed Efendi büyük bir kiyaset göstermiştir.
Amcazâde, son zamanlarında işlerine fazla müdahale eden pâdişâh hocası şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendi'nin halinden usanmış ve bundan başka kendisine mensup çavuşbaşı Mustafa Ağa'nın -ki Merzifonî Kara Mustafa Paşa'nın damadı idi- kendisinin muvafakati alınmadan azl edilmesi ve bundan başka büyük imrahur Kıblelizade Ali Bey'in şehzadelerden birine gizlice intisabı dolayısıyla katledilmesi suretiyle sadaret nüfuzunun kırılmasından müteessir olarak hastalanmış ve teessürünü belli etmeden birkaç defa sadaretten çekilmek istemişse de kabul edilmemişti.
Hüseyin Paşa, şeyhulislâm'ın tahammülü aşan müdahalelerinden ve adamlarının katl ve menkub edilmelerinden dolayı hastalığı artarak kırk gün yatmış ve nihayet arzusuna muvafakat olunarak bir hatt-ı hümayunla hizmetleri takdir olunduktan sonra vezaret haslarıyla 1114 Rebiulevvel 14 ve 1702 Ağustos 8 de emekli edilerek Silivri'deki çiftliğine çekilmiştir.
Amcazâde sadaretten çekilişinden sonra on beş gün daha yaşamış ve 29 Rebiulevvel ve 1702 Ağustos 23'te vefat ederek cenazesi İstanbul'a naklolunup Sarachanebaşı'ndaki Medresesinin yanındaki parmaklıklı türbesine defnedilmiştir.
Hüseyin Paşa vefatında altmış yaşlarında olup devlet işlerine ve memleket ahvaline vâkıf tedbirli ve uzun görüşlü bir hükümet reisi idi. Adam yetiştirmeyi sever, meziyetli ve kabiliyetli insanları ileri çekip himaye ederdi. Kurduğu yeni ıslahatta takdir ettiği reisü'l-küttab Rami Mehmet Efendi (Paşa)'nin fikir ve mütaleasından istifade etmiştir.
Amcazâde'nin istanbul'da Sarachanebaşı'nda 1112 H. - 1700 M. de yaptırmış olduğu mescid, medrese, mektep, kütüphane ve sebili vardır. Mescid sonradan dershane olmuştur; Boğaziçi'nde Anadolu Hisarı ile Kanlıca arasında hâlâ bir kısmı muhafaza edilmekte olan Amcazâde yalısı bunundur. Haseki hastahanesi arkasında Başçı Mahmud çeşmesi altında 1110H.-1698M. tarihli bir çeşmesi olup Medine-i Münevvere haricinde bab-ı sagîr yakınında da bir sebil yaptırıp vakfetmiştir.
Halebli Mustafa Naima Efendi (vefatı 1128H. - 1716M.) meşhur altı ciltlik tarihini Amcazâde Hüseyin Paşa'nın emriyle yazmış ve tarihine Hüseyin Paşa'ya ithaf olarak Ravzati'l-Hüseyn fi hulâsati Ahbarü'l-hâfikin adını vermiştir. Nusretnâme'de kendisine Hacı Hüseyin Paşa ve Yeğen Hüseyin Paşa denilmektedir.
 
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Hüseyin Paşa (Amcazâde)

Osmanlı sadrâzam ve devlet adamlarından
. Köprülü Mehmed Paşanın kardeşi Hasan Ağanın oğlu olup, doğum târihi belli değildir. Yeğen Hüseyin Bey nâmı ile de tanınmaktadır. İlk defa Sadrâzam Kara Mustafa Paşanın giriştiği Viyana Seferinde bulundu. 1684 yılında Beylerbeyi pâyesiyle Şehrizor eyâleti vâliliğine gönderildi. 1689 yılında vezir oldu. Sadâret kaymakamlığı, kaptan-ı deryâlık, Sakız muhâfızlığı, Adana vâliliği ve Belgrad muhâfızlığı gibi vazîfelerde bulunan Hüseyin Paşa, Sultan İkinci Mustafa’nın Zenta sefer-i hümâyûnuna katıldıktan sonra, 18 Eylül 1697’de sadrâzamlığa getirildi. Hüseyin Paşa ilk olarak 1683 yılından beri müttefik Avrupa devletlerine karşı devâm eden harbe son vermek istedi. Bu sûretle Almanya, Venedik ve Polonya ile sulh yaparak Karlofça Antlaşmasını imzâladı.

On altı sene süren savaş, tabiî olarak memleketin iktisâdî bünyesini bozmuştu. Osmanlı mâliyesi buhranlı zamanlar geçirdiği gibi, artan vergiler de halkı zor durumda bırakmıştı. Amcazâde Hüseyin Paşa, halkın kalkınması ve çalışma sâhasına atılması için savaş sebebiyle alınan bâzı vergileri kaldırdı ve bakâya kalanları da affetti. Bu hal çiftçilere rahat bir nefes aldırttığı gibi sanâyinin gelişmesine de yol açtı. Amcazâde’nin ehemmiyetle tâkip ettiği işlerden birisi de Yörük ve Kürt aşîretlerinin iskânı oldu. Antalya, Alâiye, Manavgat, Urfa ve Malatya taraflarına yapılacak bu iskân hareketiyle, bölgede zirâî faâliyet büyük ölçüde artacaktı.

Amcazâde Hüseyin Paşa, Kaptan-ı deryâ Mezomorto Hüseyin Paşa ile el ele vererek deniz kuvvetlerini esaslı bir şekilde ıslaha çalıştı. Donanmada kalyon esâsı kat’î sûrette kabul olunarak, çektiri yâni, kürekli donanma usûlü terk edildi. Böylece Osmanlı donanması,Akdeniz’in en kuvvetli donanmasına sâhip olan Venediklilere karşı üstün vaziyete geçti.

Bu sâyede Akdeniz sâhil ve adalarında sükûn ve emniyet tesis edildi. Beş sene süren sadâreti devrinde adlî, mâlî, askerî ve ekonomik durumu büyük ölçüde düzeltmeye muvaffak olan Amcazâde, 1702 yılında vazîfesinden ayrıldı. Aynı yılın sonlarında da vefât etti. Vefât ettiğinde 60 yaşındaydı.

Amcazâde Hüseyin Paşa, devlet işlerine ve memleket ahvâline vâkıf, tedbirli ve ileri görüşlü bir devlet adamı idi. Adam yetiştirmeği sever, meziyetli ve kâbiliyetli insanları himâye ederdi. Cömert olup her gün ihtiyâç sâhiplerine 1000 akçe ve yılda bir defa da fakirlere 500 kese para dağıtırdı. Başta şâir Nâbî ve târihçi Mustafa Nâimâ olmak üzere devrinin ileri gelen bütün ilim adamlarına refah içinde çalışabilmeleri için her türlü yardımda bulunmuştur. Nitekim Nâimâ; Ravzatü’l Hüseyin adındaki muazzam eserini Hüseyin Paşa’ya ithaf etmişti. Amcazâde Hüseyin Paşa tarafından yaptırılan ve zamânımıza kadar gelen en büyük eser, Anadolu hisarı ile Kanlıca arasındaki yalıdır. Bir çok hayır eserleri arasında Saraçhâne başındaki mescid, medrese, mektep, kütüphâne ve çeşmesi dikkat çekmektedir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt