- Katılım
- 13 Şub 2021
- Konular
- 31
- Mesajlar
- 4,839
- Çözümler
- 1
- Tepkime puanı
- 391
- Puanları
- 83
- Yaş
- 53
- Konum
- Türkiye
- Web sitesi
- tarihbilinci.com
- Meslek - Branş
- Tarih Öğretmeni
Yazarın son konuları
@Akıncı Vezir olmuştur
akıncı Yeni Çeri Ağası olmuştur
Ramazan Bayramı İdari İzin
2024 Yılı Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Kılavuzu
Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
Ders ve Ünitelere Göre Tasniflenen Sanal Müzeler, Öğrenci ve Öğretmenlerin Kullanımına Açıldı
MEB Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü Mevzuat Kitapçığı
İkinci Dönem Ortak Yazılı Sınavlara Yönelik Örnek "Konu Soru Dağılım Tabloları" Yayımlandı
akıncı Yeni Çeri Ağası olmuştur
Ramazan Bayramı İdari İzin
2024 Yılı Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Kılavuzu
Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
Ders ve Ünitelere Göre Tasniflenen Sanal Müzeler, Öğrenci ve Öğretmenlerin Kullanımına Açıldı
MEB Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü Mevzuat Kitapçığı
İkinci Dönem Ortak Yazılı Sınavlara Yönelik Örnek "Konu Soru Dağılım Tabloları" Yayımlandı
Abbâsîler İdâresinde Türkler
Abbâsîler ile birlikte İslâm devletinin iç ve dış politikasında önemli değişiklikler olmuştu. Her şeyden önce Emevî hânedanının takip etmekte olduğu politika terk edilmiş ve onun yerini Müslüman olan herkese eşit haklar tanınması almıştır. İhtilâlin yükünü omuzlarında taşıyan Arap olmayan unsur, devletin yüksek makamlarını ele geçirmiştir.
Başta ilk defa Abbâsîler ile ortaya çıkan vezirlik makamı olmak üzere sivil ve askerî kadrolarda İranlılar söz sahibi olmuşlardı. Bunlar arasında az sayıda olsa bile Türklerin de bulunduğu muhakkaktır. Nitekim İhtilâlin birlik kumandanlarından Muhammed b. Sûl, Merv’de Abbâsîler lehine propaganda yapan Tarhûn b. el-Zâi ve Ebû Müslim’in güvenilir adamlarından Tarhûn el-Cemmâl, Abbâsî idâresinde temayüz eden ilk Türklerdir.
Türklerin, devlet içindeki sayı ve nüfûzları gittikçe artıyordu. Kaynaklar, Halife Ebû Ca’fer el-Mansûr’un Türkleri askerî birlikleri arasına alan ilk halife olduğunu belirtirler. Halife Hârun el-Reşid’in muhafız birliğinin tamamen Türklerden meydana geldiği bilinmektedir. Diğer taraftan Hârun el-Reşid zamanında yeniden tanzim ve tahkim edilen Bizans hududuna yerleştirilen gönüllüler arasında Türklerin de bulunduğu, hattâ bazı şehirlerde tahkim vazifesinin Ebu Süleym Ferec el-Hâdim el-Türkî’ye verildiği görülmektedir. Hârun el-Reşid’in ölümünden (809) sonra oğulları el-Emin ile el-Me’mun arasındaki hilâfet mücadelesi ve bu mücadeleyi takip eden yıllardaki gelişmeler el-Me’mun’u devlet kadrolarında büyük bir değişiklik yapmaya mecbur etti.
Abbâsîler ile birlikte İslâm devletinin iç ve dış politikasında önemli değişiklikler olmuştu. Her şeyden önce Emevî hânedanının takip etmekte olduğu politika terk edilmiş ve onun yerini Müslüman olan herkese eşit haklar tanınması almıştır. İhtilâlin yükünü omuzlarında taşıyan Arap olmayan unsur, devletin yüksek makamlarını ele geçirmiştir.
Başta ilk defa Abbâsîler ile ortaya çıkan vezirlik makamı olmak üzere sivil ve askerî kadrolarda İranlılar söz sahibi olmuşlardı. Bunlar arasında az sayıda olsa bile Türklerin de bulunduğu muhakkaktır. Nitekim İhtilâlin birlik kumandanlarından Muhammed b. Sûl, Merv’de Abbâsîler lehine propaganda yapan Tarhûn b. el-Zâi ve Ebû Müslim’in güvenilir adamlarından Tarhûn el-Cemmâl, Abbâsî idâresinde temayüz eden ilk Türklerdir.
Türklerin, devlet içindeki sayı ve nüfûzları gittikçe artıyordu. Kaynaklar, Halife Ebû Ca’fer el-Mansûr’un Türkleri askerî birlikleri arasına alan ilk halife olduğunu belirtirler. Halife Hârun el-Reşid’in muhafız birliğinin tamamen Türklerden meydana geldiği bilinmektedir. Diğer taraftan Hârun el-Reşid zamanında yeniden tanzim ve tahkim edilen Bizans hududuna yerleştirilen gönüllüler arasında Türklerin de bulunduğu, hattâ bazı şehirlerde tahkim vazifesinin Ebu Süleym Ferec el-Hâdim el-Türkî’ye verildiği görülmektedir. Hârun el-Reşid’in ölümünden (809) sonra oğulları el-Emin ile el-Me’mun arasındaki hilâfet mücadelesi ve bu mücadeleyi takip eden yıllardaki gelişmeler el-Me’mun’u devlet kadrolarında büyük bir değişiklik yapmaya mecbur etti.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON KONULAR