Anadolu Beylikleri

Anadolu Beylikleri

Malazgirt Zaferinden sonra, Anadolu’da kurulan Türk beyliklerinin genel adı. Bu beylikler, tarihi kaynaklarda Tavaifi Mülûk ismiyle geçmektedir.




Malazgirt Zaferi'nden sonra, birçok akıncı beyi, Anadolu’yu Türk toprakları haline getirmek için seferler düzenledi. Bu beyler, elde ettikleri bölgelerde, ilk Türk beyliklerini kurdular. Üsküdar’a kadar Anadolu topraklarının büyük bir kısmı bu beyliklerin eline geçti. Beyler, Selçuklu sultanını hükümdar tanımakla beraber, iç işlerinde tam bağımsız bir haldeydiler. Bunlar; Bitlis ve Erzen’de Dilmaçoğulları (1085-1394), Ahlat’ta Ermenşahlar (1100-1207), Diyarbekir’de İnaloğulları (1098-1183), Erzincan, Kemah ve Divriği’de Mengücükler (1072-1277) Erzurum’da Saltuklular (1072-1202)’dan ibaretti. Bu beyleri, bir düzene sokmak için çalışan Büyük Selçuklu Devleti sultanları, başarılı olamadılar. Bununla birlikte, beyliklerin ekserisi, sonraları Türkiye Selçukluları'nın hakimiyetine girdiler.

Alaeddin Keykubad’ın saltanatının sonlarına doğru, merkez ile uçlar arasında münasebetler gevşemeye başladı. 1220’den sonra Moğol istilasının Ortadoğu üzerinde yoğunlaşması, Bizans sınırında, büyük değişikliklere sebep oldu. Moğol akınlarına karşı koyamayan Türkmen aşiretlerinin, Selçuklu topraklarına yönelmeleri üzerine, Selçuklu sultanı, bunları Bizans sınırına yerleştirdi. İkinci Gıyaseddin Keyhüsrev’in Kösedağ Savaşı'nda yenilmesinden sonra, merkezî idare iyice zayıfladı. Son Selçuklu veziri Muinüddin Pervane’nin ölümüyle, düzenli devlet idaresi de ortadan kalktı. Anadolu'da idareyi ele geçiren Moğol valilerinin zulümleri ve koydukları ağır vergiler, halkı huzursuz etti. Neticede Selçuklu Devletinin hiç bir fonksiyonunun kalmaması, halkı, kuvvetli beyler etrafında toplanmaya teşvik etti.

Nitekim, gaziler ve onlara katılan çeşitli aşiretlerle bazı Türkmen beyleri, karışıklık devresi içinde hakimiyet kurarak, birer hanedan haline geldiler. Aydın, Karesi, Menteşe, Saruhan, Germiyan, Çoban ve Osmanoğulları bu şekilde kurulan beyliklerden bazılarıdır. Eşref, Sahib Ata, İnanç, Hamid ve Candaroğulları gibi diğer beylikler ise; Selçuklu veya İlhanlılar tarafından, mükâfat olarak malikane tarzında verilen arazilerde, bazı komutanların, istiklallerini ilan etmeleriyle ortaya çıktılar.

Beylikler, kuruluşlarından hemen sonra, buhranlı bir devreye girdiler. Bunun sebebi ise, İlhanlıların, Anadolu valileri ile baskılarını arttırmaları idi. Emir Çobanoğlu Timurtaş, Ebu Said Bahadır Han tarafından affedilip Anadolu’ya ikinci defa vali olunca, beylikler, bağlılıklarını belirtmek için, İlhanlılar adına akçe bastırdılar. Daha önce affedilen Emir Timurtaş, 1324’te babası gibi öldürülmekten korktuğundan Memluklar'a sığındı. Vali olarak, Büyük Şeyh Hasan tayin edildi ise de kendisi gelmeyip, yerine Alâeddin Eretna’yı vekil olarak gönderdi. Ebu Said Bahadır Hanın ölümü ile çıkan kargaşalıktan faydalanan Eretna, 1343’te Timurtaş’ın oğlu Şeyh Hasan’ı yenince, hükümdarlığını ilan etti ve bir beylik haline geldi. Bu hadiseler neticesinde, Anadolu’da İlhanlı hakimiyeti tamamen çöktü.

İlhanlı baskısının, Anadolu beyliklerinin üzerinden kalkması üzerine, beyler rahat bir nefes aldılar. Anadolu şehirlerinde imar hareketlerini hızlandırdılar. Diğer taraftan, sınır boylarında olan Osmanoğulları, Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Menteşeoğulları ve Karesioğulları, Bizans topraklarına yaptıkları seferleri sıklaştırdılar. Osmanoğullarının, akınlarda büyük başarılar elde etmesi, Anadolu’daki diğer beylikleri rahatsız etti ve onları bu beyliğin büyümesine engel olmaya sevk etti.

Yıldırım Bayezid Han, başarılı muharebeler neticesinde Germiyan, Hamid, Menteşe, Aydın, Saruhan ve Candaroğulları beyliklerini, Osmanlı topraklarına kattı. Bu sırada Timur Han’ın Ortadoğu’ya doğru hareketi, toprakları kaybolan beylerin ona sığınmasına yol açtı. Yıldırım Bayezid’in Ankara Savaşı'nda mağlup olmasıyla, bazı beylikler yeniden kuruldu. İkinci Murad Han zamanında, Anadolu beyliklerinin çoğu, Osmanlı topraklarına katıldı. Fatih Sultan Mehmed Han ise Anadolu’da birliği tekrar tesis etti. Fatih, 1461 senesinde Trabzon seferi ile Candaroğulları Beyliğini ortadan kaldırdı. Karaman Beyliği'nin topraklarının ekseriyetini, Osmanlı hakimiyeti altına aldı. Bu fetihlerden sonra, Karaman beyinin oğulları ile Kastamonu sancakbeyi olarak bırakılan Candaroğlu Kızıl Ahmed Bey, Uzun Hasan’dan yardım istediler. Ancak beyliklerinin başına geçmeye muvaffak olamadılar. İshak, Pir Ahmed, Kasım Beylerin mağlup edilmeleriyle de, 1471’de, Karaman Beyliğinin bütün toprakları, Osmanlı Devletine katılmış oldu.

Dulkadiroğulları ve Ramazanoğulları, Osmanlı-Memluk rekabetinden faydalanarak, mevcudiyetlerini bir süre daha korudular. Ancak, Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır seferi sırasında Osmanlı hakimiyetini kabul ettiler. Böylece, Anadolu’da Osmanlı Devleti'nin mutlak hakimiyeti kurulmuş ve Tavaif-i Mülûk adıyla anılan beylikler devri, sona ermiş oldu.

Beylikler devrinin en önemli özelliği, kültür faaliyetlerinde ortaya çıkmış ve her beylik, kendi merkezini bu açıdan zenginleştirmeye çalışmıştır. Eski Anadolu Türkçesi dil yadigârları bu faaliyetlerin neticesinde ortaya konmuş ve çok sayıda eser yazılmıştır. Bazı beyler, kültür faaliyetlerini teşvik ederken, bir kısım beyler de bizzat eserler vermişlerdir.
 
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt