Büyük Millet Meclisinin Kabul Ettiği Bazı Kanunlar

  • Konbuyu başlatan Talebe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 0
  • Görüntüleme 852
Büyük Millet Meclisi Dönemi
Büyük Millet Meclisinin Kabul Ettiği Bazı Kanunlar

Büyük Millet Meclisinin Kabul Ettiği Bazı Kanunlar
Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi, kuvvetler birliği ilkesinden hareketle, yasama, yürütme ve yargı gücünü Meclis’in elinde bulunduran “meclis hükümeti sistemini benimsemişti.

24 Nisan 1920’de Mustafa Kemal Paşa, Mecliste yaptığı konuşğmasının sonunda hükümetin kurulmasına yönelik önergesini açıklamıştı. Kuvvetler birliği esasına dayalı olan bu önerge ile Mustafa Kemal Paşa, yürütme ve yasama yetkilerinin Meclis’in elinde toplanmasını ve Meclisten seçilmiş bir heyetin hükümet işlerini yürütğmesini, Meclis başkanının aynı zamanda, bu heyetinde başkanlığını üstlenmesini istiyordu.

Mustafa Kemal Paşa’nın önergesi doğrultusunda görüşmeler yapan Meclis, beş maddelik bir kanun teklifini ele almış ve 2 Mayıs 1920’de kabul etmiştir.

Bu kanun teklifinin kabul edilmesinden sonra Büyük Millet Meclisi 3ğ4 Mayıs 1920’de 11 kişiden oluşan ilk “Heyetği Vekile” Meclis Reisi Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında oluşturulmuştu. Buna göre ilk Heyetği Vekile şu isimlerden oluşmuştur:

Vekaletler Vekiller

Heyetği Vekile Başkanı Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa

Erkânğı Harbiyeği Umumiye Miralay (Albay) İsmet Bey (İnönü)

Sıhhiye ve Muavenetği İctimaiye Dr. Adnan (Adıvar) Bey

Hariciye Bekir Sami (Kunduk) Bey

Müdâfaaği Milliye Fevzi (Çakmak) Paşa

İktisat Yusuf Kemal (Tengirşek) Bey

Dahiliye Cami (Baykut) Bey

Adliye Celalettin Arif Bey

Şer’iye ve Evkâf Mustafa Fehmi Efendi

Nâfıa İsmail Fazıl (Cebesoy) Paşa

Maliye Hakkı Behiç (Bayiç) Bey

Maarif Dr. Rıza Nur Bey

Millî Mücadele yıllarında görev yapan İcra Vekilleri Heyetleri’nin (Bakanlar Kurulunun) göreve başlama ve bitiş tarihleri de şöyledir:

1. I.inci İcra Vekilleri Heyeti Reisi : Mustafa Kemal Paşa

Görev Yaptığı Yıllar : 3 Mayıs 1920ğ 24 Ocak 1921

2. II nci. İcra Vekilleri Heyeti Reisi : Fevzi (çakmak)Paşa

Görev Yaptığı Yıllar : 24 Ocak 1921-16 Mayıs 1921

3. III ncü İcra Vekilleri Heyeti Reisi : Fevzi (çakmak) Paşa​

Görev Yaptığı Yıllar : 19 Mayıs 1921-10 Temmuz 1922​

4. IV ncü İcra Vekilleri Heyeti Reisi : Hüseyin Rauf (Orbay) Bey

Görev Yaptığı Yıllar : 12 Temmuz 1922-14 Ekim 1923

Bu Hükümetler siyasi tarihimizde “Meclis Hükümetleri “olarak anılmakta olup, bundan sonraki Hükümetler (1.si İsmet İnönü Hükümetidir 29.10.1923-6.3.1924) Cumhuriyet Hükümetleri olarak anılmaktadır.

Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk açıldığı günlerde kabul etmiş olduğu bazı önemli kanunlar vardı. Bunlardan birkaç önemli kanun hakkında bilgi verilmesi uygun olacaktır.

Hıyanet-i Vataniye Kanunu (29 Nisan 1920)

Bu kanun Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından sonra ele alınan ilk kanun olmuştur. Kanun ülkede iç güvenliği sağlamak, millî gaye etrafında çerçevesinde birleşmek ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin otoritesini hakim kılmak, huzur ve asayişi sağlamak, asker firarilerinin önüne geçip düzenli orduyu kurmak için merkezi otoriteyi gerçekleştirmek gibi amaçları için düşünülmüştür. 25 Nisan 1920’de Mehmet Şükrü Bey tarafından “Büyük Millet Meclisinin otoritesine bütün Osmanlı vatandaşlarının uyması için, Millî Meclis’in kararları aleyhinde bulunanlar veya uymayanlar ancak vatan haini olabilirler ve bu gibilerin de vatana ihanetle suçlandırılmaları gerekçesiyle bir kanun teklifi vermiş ve bu teklif 29 Mayıs 1920’de kabul edilmişti. “Hıyanetği Vataniye Kanunu’nun önemli maddeleri şunlardır:

Madde 1. Yüce hilafet ve saltanat makamını ve Osmanlı ülkesini yabancı güçlerden kurtarmak ve saldırıları defetmek amacına yönelerek kurulmuş olan Büyük Millet Meclisi’nin meşruluğuna başkaldırma niyetinde olarak, söz, eylem ve yazı ile karşı koyanlar ve karışıklık çıkarmak isteyen kişiler vatan haini sayılırlar.

Madde 2. Doğrudan vatana ihanet edenler asılarak idam edilirler.

Madde 8. Bu kanun uyarınca mahkemelerce verilecek kararlar kesin olup, Büyük Millet Meclisi’nce onaylandıktan sonra, yerlerinde infaz edilir.

Nisab-ı Müzakere Kanunu (5 Eylül 1920)

Bu kanun Meclis’in toplantı şekilleri ve çalışma esaslarının belirlemek amacıyla çıkartılmıştır. Kanuna göre her sancağın Meclis’teki mevcut üye sayısı, Seçim Kanunu’nun belirlediği sayıdan aşağı düşmedikçe, boşalan üyelikler için seçim yapılamayacağını, Meclis görüşmelerine yılda mazeretsiz 2 ay aralıksız katılmayanların istifa etmiş sayılacaklarını, mebuslukla memuriyetin bağdaşmayacağını, ancak Heyetği Vekile üyelerinin ordu ve Kolordu Komutanlarıyla, diplomatların Meclisin onayıyla mebusluk görevlerini sürdürebilecekğlerini hükme bağlamıştır.

Kanunun 1. maddesi ise “Büyük Millet Meclisi, Hilafet ve Saltanatın, Vatan ve Milletin kurtarılması ve milletin bağımsızlığının sağlanmasından ibaret olan gayesine ulaşıncaya kadar aşağıdaki şartlar çerçevesinde aralıksız toplanır” demekle Meclisin sürekli toplantı halinde olacağını ifade etmiştir.​

Firariler Hakkında Kanun​

Bu kanun Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun uygulanmasında görülen aksaklıklar nedeniyle kabul edilmesi zorunlu hale gelmiş bir kanundur. Önce bu kanunun uygulanması için olağan mahkemeler görevlendirilmişti. Bu mahkemeler tarafından asker kaçaklarına hapis cezası verilmesi sebebiyle, birçok kişi cephede savaşmak yerine, hapis yatmayı göze alarak firar ediyorlardı. Asker kaçaklarına yardım edenlere ise bir ceza verilemiyordu. Normal mahkemelerin verdiği kararlar ya çok uzun bir süre alıyor, ya da hafif cezalar şeklinde oluyordu. Bu da cezaların ibret verici ve caydırıcı olmasını önlüyordu.

Millî Müdafaa Vekili Fevzi Paşa, Mecliste yaptığı konuşmada olağanüstü ihtiyaca dayanarak, savaş zamanına ait olmak üzere “Firariler Hakkında Kanun”un kabulünü istedi. Fevzi Paşa, asker kaçakları olaylarının çokluğunun, vatanın kurtuluşu ve bağımsızlığını tehlikeye düşürecek hale geldiğini belirtmiş, bunun önüne ancak sert tedbirlerle geçilebileceğini söyleyerek kanunun önemini belirtmeye çalışmıştı. Kanun Meclis’te yapılan görüşmeler sonunda 11 Eylül 1920’de kabul edildi. Firariler Hakkında Kanunun önemli maddeleri şöyledir:

Madde 1. Muvazzaf ve gönüllü olarak askerlik hizmetine katılıp ta firar edenler ve her ne surette olursa olsun firara sebebiyet verenler ve firarilerin yakalanmasında ve sevkinde kayıtsızlık gösterenler ve firarileri saklayan ve giydirenler hakkında mülkî ve askerî kanunlar, hükümler ve gerektiğinde diğer benzer cezalarla ilgili kararları hüküm ve tenfiz etmek üzere Büyük Millet Meclisi üyelerinden oluşan İstiklâl Mahkemeleri oluşturulmuştur.

Madde 2. Bu mahkemelerin üye sayısı üç olup Büyük Millet Meclisi’nin oy çokluğu ile seçilirler ve içlerinden birisi kendileri tarafından Reis addolunur.

Madde 3. İşbu mahkemelerin sayısını ve mıntıkalarını Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine Büyük Millet Meclisi tayin eder.

Madde 4. İstiklâl Mahkemeleri’nin kararları kesin olup, yerine getirilmesinde devletin bütün silahlı ve silahsız kuvvetleri memurdur.​

İstiklâl Mahkemeleri​

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29 Nisan 1920’de kabul ettiği Hıyanetği Vataniye Kanunu ile 11 Eylül 1920’de kabul ettiği Firariler Hakkındaki Kanun ve 18 Eylül 1920’de kabul edilen “Muhtelif menatıkta (mıntıkalarda) İstiklâl Mahkemeleri teşkili hakkındaki” 45 no’lu karar, İstiklâl Mahkemeleri’nin kurulmasının hukuki dayanakları olmuşlardır.

Millî Mücadele’nin kazanılmasında iç güvenliğin sağlanması, Meclis otoritesinin kurulması ve asker kaçaklarının önünün alınğmasında bu mahkemelerin çalışmasının ve kararlarının büyük rolü vardır.

İstiklâl Mahkemelerinin verecekleri kararlar, idam dahil, kesin olup, derhal uygulanırdı. Karar verilirken mahkeme üyelerinin vicdani kanaatleri yeterliydi. Kararlara itiraz ve temyiz hakkı yoktu. İstiklâl Mahkemelerinin kararlarını bütün asker ve sivil memurlar uygulamak zorundaydılar.

Mahkeme üyelerinin Meclis’ten seçilmesi, bölgelerinin meclis tarafından belirlenmesi ve kanunu yürütme yetkisi doğrudan doğruya Meclis’e aitti. Böylece Meclis, İstiklâl Mahkemeleri vasıtasıyla olağanüstü yargı gücüne de sahip oldu Böylece yasama, yürütme ve yargı güçleri Meclis’te toplandı ve bu Meclis “Kuvvetler Birliği” esasına dayanan bir yapı gösterdi.

İstiklâl Mahkemeleri iki dönem olarak ele alınabilir. Bunlar 1920ğ1923 yılları arasında faaliyette bulunmuş olan I. Dönem İstiklâl Mahkemeleri ve 1923-1927 yılları arasında faaliyet göstermiş olan II. Dönem İstiklâl mahkemeleridir.

I . Dönem Istiklâl Mahkemeleri (1920-1923)

Eskişehir, Kastamonu, Ankara, Konya, Isparta, Pozantı, Sivas, Trabzon, Diyarbekir ve Elâziz İstiklâl Mahkemeli’dir.

II. Dönem İstiklâl Mahkemeleri (1923-1927)

Bu dönemde üç İstiklâl Mahkemesi kurulmuştur. Bunlar; İstanğbul Basını’nın yargılanması amacıyla İstanbul’a gönderilen İstiklâl Mahkemesi, Şeyh Sait İsyanı münasebetiyle kurulan Ankara İstiklâl Mahkemesi ile İsyan Bölgesi İstiklâl Mahkemeleridir.

İstiklâl Mahkemeleri ilk başta vatana ihanet edenlerin ve asker firarilerinin yargılandığı mahkemelerdi, ancak bilahare mahkemelerin görev alanları ve suç türleri genişlemiştir. Bu mahkemelerde ele alınan bazı suç örnekleri şöyledir:

“Ahzu gasp ( gasp suçunu işlemek), Asilere dehalet (katılmak), Askeri eşyayı satmak, Asker ailesini dağa kaldırmak, Şüpheli şahıs olmak ve casusluk yapmak, Düşmana iltihak (katılmak) ve âmaline (emellerine) hizmet, Emniyeti su’i istimal, Askeri eşyayı çalmak, saklamak ve satmak, Firar, Firara yataklık ve sebebiyet vermek, İsyan etmek ve isyana katılmak, Vatana ihanet, Adam öldürmek, Rüşvet almak, Şekavet (Eşkiyalık) yapmak, Düşmana hizmet etmek, Hırsızlık, Kadın kaçırmak, Fuhuşa katılmak” gibi.

İsimleri aynı olmakla birlikte Millî Mücadele içinde çalışan İstiklâl Mahkemeleri ile Cumhuriyetin ilk yıllarında çalışanlar arasında nitelik, gerekçe ve amaç yönünden büyük fark vardır. Cumhuriyetin ilk yıllarında (1923ğ1927) çalışan mahkemeler; Türk İnkılâğbının gerçekleşmesi ve kökleşmesi için, rejim karşıtları ile inkılâplara karşı olanların, isyancıların, bazı basın mensuplarının ve İttihatçılarla suikastçıların yargılandığı birer “rejim mahkemesi” hüviyetindedir.

Bu mahkemeler, 1927 yılından sonra kaldırılmamakla birlikte faaliyet göstermemişlerdi. Mahkemelerin kesin olarak kaldırılması 1949’da olmuştur.​
 
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Büyük Taarruz bởi Talebe,
SON KONULAR
Lozan Barış Antlaşması bởi Talebe,
Büyük Taarruz bởi Talebe,
II. İnönü Savaşı bởi Talebe,
I. İnönü Savaşı bởi Talebe,
Düzenli Orduya Geçiş bởi Talebe,

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt