Düzenli Orduya Geçiş

  • Konbuyu başlatan Talebe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 0
  • Görüntüleme 810
Düzenli Orduya Geçiş

Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra Osmanlı ordusu dağıtılmış, silahları teslim alınmış, memlekette asayişsizlik hüküm sürmeye başlamış, eşkiyalık, soygunculuk hadiseleri artmaya başlağmıştı.

Mütarekeden hemen sonra İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunanlıların memleketimizi işgali karşısında, Anadolu insanı silahlanarak kendi müdafaasını yapmaya başlamıştır. Bölgesel nitelikte olan bu direniş örgütlerine Kuvay-ı Millîye (Millî Kuvvetler) diyoruz.

Bu kuvvetler sivil kişilerden oluşmakta idi. Özellikle Ege bölgesinde Efeler diye adlandırılan silahlı mukavemet teşkilatları Yunanlılara karşı çok büyük mücadele vermişlerdir.Ege bölgesinde bu kuvvetlerin başında Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe, Sarı Edip Efe gibi şahsiyetler vardı. Yine “Osmanlı İmparatorluğu’nu çöküş yıllarında, II.Abdülhamid’e karşı hürriyet mücadelesine, girişmiş Balkan ve Makedonya Komitecilerinden bazı temsilcilere de rastlanmaktadır. Kuşçubaşı Eşref, Parti Pehlivan, Bulgar Sadık bu grubun en önemli ve ileri gelen temsilcileridir”.

Bunlardan başka Adana’da Kilikyalılar Cemiyeti, Antep, Urfa ve Diyarbakır’da Müdafa-i Hukuk grupları silahlı mukavemet teşkilatlarıyla düşmana karşı büyük mücadeleler vermişlerdir.

Kuvay-ı Millîyecilerin içinde en güçlü birlikler, Çerkez Ethem’in Kuvay-ı Seyyare adı verilen birlikleriydi. Bu birlikler hem Yunanlılara karşı, hem de iç isyanların bastırılmasında çok etkin rol oynamıştır. Kuvay-ı Millîyeciler düşmana büyük zayiatlar vermiş olmalarına rağmen nihai zafer için yeterli olmadığından, düzenli askeri birliklere ihtiyaç vardı.

Yine bazı Kuvay-ı Millîye birlikleri askeri disipline sahip olmağdıkları için vatandaşlara sert ve acımasız davranmakta idi.

T.B.M.M açıldığı zaman tek düzenli ordumuz Kâzım Karabekir’in komuta ettiği 15. Kolordu idi. Bu yüzden Meclis öncelikli olarak ordunun kuvvetlendirilmesi meselesini ele almıştır. “Bu hususta bir bakanlar kurulu kararı yayımlanmıştı. Bu karara göre; yeni hükümet “Kuvay-ı Millîye”yi “Müdafaa-ı Millîye” teşkilatına bağlıyor, yedirilip içirilmesiyle öteki ihtiyaçlarının hükümetçe karşılanacağını kabul ediyordu”.

22 Haziran 1920’de taarruza geçen Yunan kuvvetleri Bursa’yı işgal ederek Dumlupınar’a kadar ilerleyince bu durum T.B.M.M’nce büyük bir heyecana ve tartışmaya yol açtı. Atatürk, çok iyi donanıma sahip olan Yunan ordusuna karşı düzenli bir ordu kurulması gerektiğini söylemiş ve hükümetin bir kısım doğumluları silah altına alabileceğini belirtmiştir.

Bu konuda hemen harekete geçilerek “Çolak İbrahim Müfrezesi 33.Suvari Alayına, Gökbayrak Müfrezesi 61.Piyade alayına çevrilmiştir”. Yine Ankara’da Müdafaa-ı Millîye Vekaleti ile Erkan-ı Harbiye’ye bağlı olarak başlıca şu dört cephe kurularak komutanları tayin edildi.

1- Şark-Doğu Cephesi : 22.VI.1920, Kâzım Karabekir Paşa

2- Garp-Batı Cephesi : 25.VI.1920, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa

3- Adana-Güney Cephesi : 26.VI.1920, Selahaddin Adil Bey

4- Elcezire Irak Cephesi : 27.VI.1920, Nihat (Anılmış) Paşa”.

Bu cephe komutanlıklarının, teşkil edilmesinden sonra, “ordunun subay ihtiyacının karşılanması için de 1 Temmuz 1920’de Ankara Abidin Paşa köşkünde “Sunuf-ı Muhtelif Zabitan Namzedleri Talimgahı açılmıştı”.

24 Temmuz1920’de Batı Cephemiz Kuvay-ı Seyyare ile birlikte Gediz’de Yunanlılara karşı yaptığı taarruzda başarılı olamadı. Neticede Yenişehir, İnegöl Yunanlılar tarafından işgal edildi. Bu başarısızlık üzerine ordu birlikleri ile Çerkez Ethem kuvvetleri karşılıklı olarak birbirlerini suçlamışlardır. Bu olaylar devam ederken, Batı Cephesi komutanımız A.Fuad Cebesoy’un Ankara’ya milis kıyafetleriyle gitmesi, Atatürk tarafından iyi karşılanmamış onun Moskova büyükğelçiliğine gönderilmesine sebep teşkil etmiştir. Atatürk’ün İsmet ve Refet Paşalara verdiği “süratle düzenli ordu ve büyük suvari kitlesi meydana getirme” emri gereğince Batı Cephesi komutanlığına İsmet İnönü, Güney Cephesi komutanlığına da Refet Bele getirilmiştir.

Batı Cephesi yeniden düzenlenince Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe’den düzenli ordu birliklerine katılmaları istenmiştir.

Demirci Mehmet Efe, Refet Bele ile çatıştı ise de daha sonra teslim olmuş, adamları düzenli orduya katılmıştır. Çerkez Ethem ise katılmayı reddederek, Yunanlılara sığınmıştır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt