Talebe
Yönetici
- Katılım
- 2 yıl 7 ay 15 gün
- Konular
- 49
- Mesajlar
- 3,517
- Tepkime puanı
- 10,218
- Puanları
- 113
- Meslek - Branş
- Öğretmen - Tarih
5.3. EKONOMİYİ DÜZELTME ÇABALARI
-Balta Limanı Antlaşması, Sanayi Devrimi’ne yeterince ayak uyduramayan ve uluslararası pazarlarda direnmeye çalışan yerli Osmanlı sanayisine büyük zarar vermiştir.
-Osmanlı Devleti’nde fetihlerin durması, artan savaş maliyetleri ve vergi gelirlerinin azalması bütçe açıklarına sebep olmuş, yaşanan mali bunalımlar sonucu dış borçlanma başlamıştır.
-XVII. yüzyılın ortalarına kadar yaşanan bütçe açıkları, Galata bankerleri olarak bilinen sermaye sahiplerinden alınan kredilerle kapatılmıştır.
-XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa, Osmanlı Devleti’ne sadece mal satmakla yetinmeyip sermaye yatırımı da yapmaya başlamıştır.
-Büyük bankalar tarafından tahviller aracılığı ile devletlere borç vermek kazançlı bir iş hâline gelmiştir. -Böylece Avrupa devletlerinin borç alan ülkeyi mali kontrol altına alması da kolaylaşmıştır.
-Bu yüzden İngiltere ve Fransa kendilerinden borç alması için Osmanlı’ya baskı yapmıştır.
-1853 yılında başlayan Kırım Harbi, Osmanlı maliyesini zor durumda bırakmıştır.
-Osmanlı yöneticileri, Kırım Savaşı’nda destek veren İngiltere ve Fransa’nın kredi açma konusundaki tekliflerini kabul ederek ilk borç antlaşmasını 24 Ağustos 1854 tarihinde İngiltere ve Fransa ile imzalamıştır.
-Her borç alışta devlet, gelir kaynaklarını teminat olarak göstermiş ve bu durum ülkeyi ipotek altına sokmuştur.
-Osmanlı Devleti, XIX. yüzyıl boyunca daha fazla ve daha yüksek faizle borçlanmaya devam etmiş, ödenemeyen dış borçlar yeni borçlanmaları da beraberinde getirmiştir.
-Dış borçlanmaya rağmen masraflarını karşılayamayan Osmanlı Devleti, bir iç borçlanma anlamına gelen kâğıt para basımına başvurmuş “Esham-ı cedide” adı verilen hazine bonosu çıkarmıştır.
-Ekonomik hayatı canlandıracak yatırımlara kaynak ayrılamadığı için borçlar giderek ödenemez olmuş ve en sonunda da Osmanlı maliyesi iflas etmiştir.
-1876’da tahta çıkan Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı borçlarının devletlerden değil şahıslardan alındığını ifade ederek borçlar konusunun siyasi yönünün bulunmadığını, meselenin doğrudan alacaklıların temsilcileriyle çözülmesi gerektiğini belirtmiştir.
-II. Abdülhamid, dış borçlar meselesinin bir an önce çözüme kavuşturulmasını, devletin çıkarları açısından gerekli görmüştür. Avrupa’nın her fırsatta borçları bahane ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahale etmesi engellenmek istenmiştir.
-20 Aralık 1881’de “Muharrem Kararnamesi” yayımlanmıştır.
-Bu kararnameye göre Maliye Bakanlığı dışında bağımsız bir Düyûn-ı Umûmiye yönetimi kurulmuştur.
-Bu yönetim; İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya, Osmanlı ve Galata bankerlerini temsil eden yedi kişilik bir konseyden oluşmuştur.
-Düyûn-ı Umûmiye İdaresi; kendisine verilen gelirlerin toplanmasından, işletilmesinden ve alacaklıların toplanmasından ve borçlarının ödenmesinden sorumlu kılınmıştır.
-II. Abdülhamid'in reformları ve Düyûn-ı Umûmiye İdaresi ile yeniden güven kazanan yabancı sermaye sahipleri, Osmanlı Devleti'nde yeni yatırımlara girişmiştir.
- II. Abdülhamid Dönemi’nde bütçeyi dengelemek için yeni borçlar alınsa da ekonomik hayatı canlandıracak yatırımlar yapılmıştır.
-Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin kuruluşundan sonra Osmanlı ekonomisinin önemli bir kısmı kademeli olarak yabancıların denetimi altına girmiş ve Avrupalı alacaklıların zenginleşmesine sebep olmuştur.
Millî İktisat Politikası
-Osmanlı ekonomisi, yapılan ticari antlaşmalar ve kapitülasyonlar ile XIX. yüzyılda dışa bağımlı duruma gelmiştir.
-Gayrimüslim girişimcilerin yanında, yabancı sermaye sahipleri de Osmanlı’nın sanayileşme çabalarını sevk ve idare etme konusunda tam yetkili kılınmıştır.
-Galata bankerleri olarak bilinen gayrimüslim sermaye sahipleri, Tanzimat’la birlikte hukuki olarak canlarını ve mallarını güvence altına almıştır.
-Gayrimüslimler, hükûmetin para ve maliye politikalarını yürütür konuma gelmiştir.
-1912 yılında İstanbul’daki özel bankacılardan hiçbiri Türk değildir.
XIX yüzyılın başlarında devletin Avrupa ile ticaretini çoğunlukla Rumlar ve Levantenler yürütürken 1820’lerden itibaren Ermeniler, ticaretteki etkinliklerini artırmıştır.
-Osmanlı sanayi tesislerinin büyük çoğunluğu İstanbul ve İzmir’de kurulurken Anadolu şehirleri, sanayileşme hamlesi içine dâhil edilmemiştir.
-Müslüman ve Türk nüfus ise daha çok tarım, hayvancılık, küçük esnaflık, zanaatkârlık ve askerlikte kendini göstermiştir.
-II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İttihat ve Terakki Partisi iktidara gelmesiyle güçlenen milliyetçilik düşüncesi, Osmanlı aydınının iktisadi fikirlerini de etkilemiştir.
-İttihatçılar, Millî İktisat Politikası’yla hem Batı kapitalizminin Osmanlı ekonomisi üzerindeki etkilerini giderebileceklerine hem de ülke içinde giderek güçlenen azınlık tüccarlara karşı millî burjuvazi yaratabileceklerine inanmıştır.
-İttihatçılar, Millî İktisat Politikası kapsamında yerli burjuvazinin sanayi yatırımlarını desteklemek amacıyla Teşvik-i Sanayi Kanunu’nu çıkarmıştır.
- İttihatçılar, serbest dış ticaret politikasından vazgeçmiş ve koruyucu bir dış ticaret politikası uygulamıştır.
-Millî İktisat Politikası, I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla uygulamaya konmuştur.
-Balta Limanı Antlaşması, Sanayi Devrimi’ne yeterince ayak uyduramayan ve uluslararası pazarlarda direnmeye çalışan yerli Osmanlı sanayisine büyük zarar vermiştir.
-Osmanlı Devleti’nde fetihlerin durması, artan savaş maliyetleri ve vergi gelirlerinin azalması bütçe açıklarına sebep olmuş, yaşanan mali bunalımlar sonucu dış borçlanma başlamıştır.
-XVII. yüzyılın ortalarına kadar yaşanan bütçe açıkları, Galata bankerleri olarak bilinen sermaye sahiplerinden alınan kredilerle kapatılmıştır.
-XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa, Osmanlı Devleti’ne sadece mal satmakla yetinmeyip sermaye yatırımı da yapmaya başlamıştır.
-Büyük bankalar tarafından tahviller aracılığı ile devletlere borç vermek kazançlı bir iş hâline gelmiştir. -Böylece Avrupa devletlerinin borç alan ülkeyi mali kontrol altına alması da kolaylaşmıştır.
-Bu yüzden İngiltere ve Fransa kendilerinden borç alması için Osmanlı’ya baskı yapmıştır.
-1853 yılında başlayan Kırım Harbi, Osmanlı maliyesini zor durumda bırakmıştır.
-Osmanlı yöneticileri, Kırım Savaşı’nda destek veren İngiltere ve Fransa’nın kredi açma konusundaki tekliflerini kabul ederek ilk borç antlaşmasını 24 Ağustos 1854 tarihinde İngiltere ve Fransa ile imzalamıştır.
-Her borç alışta devlet, gelir kaynaklarını teminat olarak göstermiş ve bu durum ülkeyi ipotek altına sokmuştur.
-Osmanlı Devleti, XIX. yüzyıl boyunca daha fazla ve daha yüksek faizle borçlanmaya devam etmiş, ödenemeyen dış borçlar yeni borçlanmaları da beraberinde getirmiştir.
-Dış borçlanmaya rağmen masraflarını karşılayamayan Osmanlı Devleti, bir iç borçlanma anlamına gelen kâğıt para basımına başvurmuş “Esham-ı cedide” adı verilen hazine bonosu çıkarmıştır.
-Ekonomik hayatı canlandıracak yatırımlara kaynak ayrılamadığı için borçlar giderek ödenemez olmuş ve en sonunda da Osmanlı maliyesi iflas etmiştir.
-1876’da tahta çıkan Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı borçlarının devletlerden değil şahıslardan alındığını ifade ederek borçlar konusunun siyasi yönünün bulunmadığını, meselenin doğrudan alacaklıların temsilcileriyle çözülmesi gerektiğini belirtmiştir.
-II. Abdülhamid, dış borçlar meselesinin bir an önce çözüme kavuşturulmasını, devletin çıkarları açısından gerekli görmüştür. Avrupa’nın her fırsatta borçları bahane ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahale etmesi engellenmek istenmiştir.
-20 Aralık 1881’de “Muharrem Kararnamesi” yayımlanmıştır.
-Bu kararnameye göre Maliye Bakanlığı dışında bağımsız bir Düyûn-ı Umûmiye yönetimi kurulmuştur.
-Bu yönetim; İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya, Osmanlı ve Galata bankerlerini temsil eden yedi kişilik bir konseyden oluşmuştur.
-Düyûn-ı Umûmiye İdaresi; kendisine verilen gelirlerin toplanmasından, işletilmesinden ve alacaklıların toplanmasından ve borçlarının ödenmesinden sorumlu kılınmıştır.
-II. Abdülhamid'in reformları ve Düyûn-ı Umûmiye İdaresi ile yeniden güven kazanan yabancı sermaye sahipleri, Osmanlı Devleti'nde yeni yatırımlara girişmiştir.
- II. Abdülhamid Dönemi’nde bütçeyi dengelemek için yeni borçlar alınsa da ekonomik hayatı canlandıracak yatırımlar yapılmıştır.
-Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin kuruluşundan sonra Osmanlı ekonomisinin önemli bir kısmı kademeli olarak yabancıların denetimi altına girmiş ve Avrupalı alacaklıların zenginleşmesine sebep olmuştur.
Millî İktisat Politikası
-Osmanlı ekonomisi, yapılan ticari antlaşmalar ve kapitülasyonlar ile XIX. yüzyılda dışa bağımlı duruma gelmiştir.
-Gayrimüslim girişimcilerin yanında, yabancı sermaye sahipleri de Osmanlı’nın sanayileşme çabalarını sevk ve idare etme konusunda tam yetkili kılınmıştır.
-Galata bankerleri olarak bilinen gayrimüslim sermaye sahipleri, Tanzimat’la birlikte hukuki olarak canlarını ve mallarını güvence altına almıştır.
-Gayrimüslimler, hükûmetin para ve maliye politikalarını yürütür konuma gelmiştir.
-1912 yılında İstanbul’daki özel bankacılardan hiçbiri Türk değildir.
XIX yüzyılın başlarında devletin Avrupa ile ticaretini çoğunlukla Rumlar ve Levantenler yürütürken 1820’lerden itibaren Ermeniler, ticaretteki etkinliklerini artırmıştır.
-Osmanlı sanayi tesislerinin büyük çoğunluğu İstanbul ve İzmir’de kurulurken Anadolu şehirleri, sanayileşme hamlesi içine dâhil edilmemiştir.
-Müslüman ve Türk nüfus ise daha çok tarım, hayvancılık, küçük esnaflık, zanaatkârlık ve askerlikte kendini göstermiştir.
-II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İttihat ve Terakki Partisi iktidara gelmesiyle güçlenen milliyetçilik düşüncesi, Osmanlı aydınının iktisadi fikirlerini de etkilemiştir.
-İttihatçılar, Millî İktisat Politikası’yla hem Batı kapitalizminin Osmanlı ekonomisi üzerindeki etkilerini giderebileceklerine hem de ülke içinde giderek güçlenen azınlık tüccarlara karşı millî burjuvazi yaratabileceklerine inanmıştır.
-İttihatçılar, Millî İktisat Politikası kapsamında yerli burjuvazinin sanayi yatırımlarını desteklemek amacıyla Teşvik-i Sanayi Kanunu’nu çıkarmıştır.
- İttihatçılar, serbest dış ticaret politikasından vazgeçmiş ve koruyucu bir dış ticaret politikası uygulamıştır.
-Millî İktisat Politikası, I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla uygulamaya konmuştur.
İlgili konular

11.5.2 Osmanlı Devleti’nde Sanayileşme Çabaları
- Konbuyu başlatan Talebe
- Başlangıç tarihi

11.5.3 Ekonomiyi Düzeltme Çabaları sunusu
- Konbuyu başlatan Talebe
- Başlangıç tarihi

Osmanlı Devleti'nde İsyanlar ve Düzeni Koruma Çabaları-1 (İsyanlar) sunusu
- Konbuyu başlatan Talebe
- Başlangıç tarihi

Osmanlı Devleti'nde İsyanlar ve Düzeni Koruma Çabaları (Ekber/erşed-Layiha) Sunusu
- Konbuyu başlatan Talebe
- Başlangıç tarihi
En çok görüntülenen

El Emeğinden Makineleşmeye
- Konbuyu başlatan Talebe
- Başlangıç tarihi

11. 5. Ünite Hepsi- Sermaye ve Emek Ders Notu Pdf
- Konbuyu başlatan Talebe
- Başlangıç tarihi

5.Ünite Sermaye ve Emek Ders notu pdf
- Konbuyu başlatan Talebe
- Başlangıç tarihi
Son konular

11. 5. Ünite Hepsi- Sermaye ve Emek Ders Notu Pdf
- Konbuyu başlatan Talebe
- Başlangıç tarihi

5.Ünite Sermaye ve Emek Ders notu pdf
- Konbuyu başlatan Talebe
- Başlangıç tarihi