Konu Özeti Konu Anlatımı Ekonomiyi Düzeltme Çabaları

  • Konbuyu başlatan Talebe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 0
  • Görüntüleme 5K

Talebe

Yönetici
Katılım
14 Şub 2021
Konular
559
Mesajlar
4,059
Tepkime puanı
10,674
Puanları
113
Meslek - Branş
Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
5.3. EKONOMİYİ DÜZELTME ÇABALARI

-Balta Limanı Antlaşması, Sanayi Devrimi’ne yeterince ayak uyduramayan ve uluslararası pazarlarda direnmeye çalışan yerli Osmanlı sanayisine büyük zarar vermiştir.

-Osmanlı Devleti’nde fetihlerin durması, artan savaş maliyetleri ve vergi gelirlerinin azalması bütçe açıklarına sebep olmuş, yaşanan mali bunalımlar sonucu dış borçlanma başlamıştır.

-XVII. yüzyılın ortalarına kadar yaşanan bütçe açıkları, Galata bankerleri olarak bilinen sermaye sahiplerinden alınan kredilerle kapatılmıştır.

-XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa, Osmanlı Devleti’ne sadece mal satmakla yetinmeyip sermaye yatırımı da yapmaya başlamıştır.

-Büyük bankalar tarafından tahviller aracılığı ile devletlere borç vermek kazançlı bir iş hâline gelmiştir. -Böylece Avrupa devletlerinin borç alan ülkeyi mali kontrol altına alması da kolaylaşmıştır.

-Bu yüzden İngiltere ve Fransa kendilerinden borç alması için Osmanlı’ya baskı yapmıştır.

-1853 yılında başlayan Kırım Harbi, Osmanlı maliyesini zor durumda bırakmıştır.

-Osmanlı yöneticileri, Kırım Savaşı’nda destek veren İngiltere ve Fransa’nın kredi açma konusundaki tekliflerini kabul ederek ilk borç antlaşmasını 24 Ağustos 1854 tarihinde İngiltere ve Fransa ile imzalamıştır.

-Her borç alışta devlet, gelir kaynaklarını teminat olarak göstermiş ve bu durum ülkeyi ipotek altına sokmuştur.

-Osmanlı Devleti, XIX. yüzyıl boyunca daha fazla ve daha yüksek faizle borçlanmaya devam etmiş, ödenemeyen dış borçlar yeni borçlanmaları da beraberinde getirmiştir.

-Dış borçlanmaya rağmen masraflarını karşılayamayan Osmanlı Devleti, bir iç borçlanma anlamına gelen kâğıt para basımına başvurmuş “Esham-ı cedide” adı verilen hazine bonosu çıkarmıştır.

-Ekonomik hayatı canlandıracak yatırımlara kaynak ayrılamadığı için borçlar giderek ödenemez olmuş ve en sonunda da Osmanlı maliyesi iflas etmiştir.

-1876’da tahta çıkan Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı borçlarının devletlerden değil şahıslardan alındığını ifade ederek borçlar konusunun siyasi yönünün bulunmadığını, meselenin doğrudan alacaklıların temsilcileriyle çözülmesi gerektiğini belirtmiştir.

-II. Abdülhamid, dış borçlar meselesinin bir an önce çözüme kavuşturulmasını, devletin çıkarları açısından gerekli görmüştür. Avrupa’nın her fırsatta borçları bahane ederek Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahale etmesi engellenmek istenmiştir.

-20 Aralık 1881’de “Muharrem Kararnamesi” yayımlanmıştır.

-Bu kararnameye göre Maliye Bakanlığı dışında bağımsız bir Düyûn-ı Umûmiye yönetimi kurulmuştur.

-Bu yönetim; İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya, Osmanlı ve Galata bankerlerini temsil eden yedi kişilik bir konseyden oluşmuştur.

-Düyûn-ı Umûmiye İdaresi; kendisine verilen gelirlerin toplanmasından, işletilmesinden ve alacaklıların toplanmasından ve borçlarının ödenmesinden sorumlu kılınmıştır.

-II. Abdülhamid'in reformları ve Düyûn-ı Umûmiye İdaresi ile yeniden güven kazanan yabancı sermaye sahipleri, Osmanlı Devleti'nde yeni yatırımlara girişmiştir.

- II. Abdülhamid Dönemi’nde bütçeyi dengelemek için yeni borçlar alınsa da ekonomik hayatı canlandıracak yatırımlar yapılmıştır.

-Düyûn-ı Umûmiye İdaresi’nin kuruluşundan sonra Osmanlı ekonomisinin önemli bir kısmı kademeli olarak yabancıların denetimi altına girmiş ve Avrupalı alacaklıların zenginleşmesine sebep olmuştur.



Millî İktisat Politikası


-Osmanlı ekonomisi, yapılan ticari antlaşmalar ve kapitülasyonlar ile XIX. yüzyılda dışa bağımlı duruma gelmiştir.

-Gayrimüslim girişimcilerin yanında, yabancı sermaye sahipleri de Osmanlı’nın sanayileşme çabalarını sevk ve idare etme konusunda tam yetkili kılınmıştır.

-Galata bankerleri olarak bilinen gayrimüslim sermaye sahipleri, Tanzimat’la birlikte hukuki olarak canlarını ve mallarını güvence altına almıştır.

-Gayrimüslimler, hükûmetin para ve maliye politikalarını yürütür konuma gelmiştir.

-1912 yılında İstanbul’daki özel bankacılardan hiçbiri Türk değildir.

XIX yüzyılın başlarında devletin Avrupa ile ticaretini çoğunlukla Rumlar ve Levantenler yürütürken 1820’lerden itibaren Ermeniler, ticaretteki etkinliklerini artırmıştır.

-Osmanlı sanayi tesislerinin büyük çoğunluğu İstanbul ve İzmir’de kurulurken Anadolu şehirleri, sanayileşme hamlesi içine dâhil edilmemiştir.

-Müslüman ve Türk nüfus ise daha çok tarım, hayvancılık, küçük esnaflık, zanaatkârlık ve askerlikte kendini göstermiştir.

-II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İttihat ve Terakki Partisi iktidara gelmesiyle güçlenen milliyetçilik düşüncesi, Osmanlı aydınının iktisadi fikirlerini de etkilemiştir.

-İttihatçılar, Millî İktisat Politikası’yla hem Batı kapitalizminin Osmanlı ekonomisi üzerindeki etkilerini giderebileceklerine hem de ülke içinde giderek güçlenen azınlık tüccarlara karşı millî burjuvazi yaratabileceklerine inanmıştır.

-İttihatçılar, Millî İktisat Politikası kapsamında yerli burjuvazinin sanayi yatırımlarını desteklemek amacıyla Teşvik-i Sanayi Kanunu’nu çıkarmıştır.

- İttihatçılar, serbest dış ticaret politikasından vazgeçmiş ve koruyucu bir dış ticaret politikası uygulamıştır.

-Millî İktisat Politikası, I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla uygulamaya konmuştur.
 
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt