Sınavlara Hazırlık Genel Tarih Bilgisi - Tarih bilimi

Tarih Öğretmeni

Yönetici
Sultan
Katılım
13 Şub 2021
Mesajlar
4,732
Çözümler
1
Tepkime puanı
357
Puanları
83
Yaş
52
Konum
Türkiye
Web sitesi
www.tarihbilinci.com
Meslek - Branş
Tarih Öğretmeni
GENEL TARİH BİLGİSİ

TARİH BİLİMİ

TANIMI


İnsan topluluklarının geçmişteki yaşantılarını, sosyal ve ekonomik yapılarını, oluşturdukları kültür ve uygarlıkları,
- Yer ve zaman göstererek
- Neden- sonuç ilişkisi içerisinde
- Belgelere dayanarak
- Objektif bir biçimde
inceleyen bilim dalıdır.



KONUSU
Bütün yönleriyle insanlığın geçmişidir. İnsanların yaşayışları, gelenekleri, düşünceleri, dini-siyasi ve kültürel yapıları, ekonomik gelişimleri, savaş ve barışları, geçirdikleri evreler...Kısaca insana ait her şey tarihin konusudur.

Bir olayın tarihe konu olabilmesi için:
- Geçmişte yaşanmış olması,
- İnsanlar tarafından oluşturulması,
- Yer ve zamanın belirgin olması,
- Başka olaylarla neden-sonuç ilişkisinin bulunması
- Belgelerle incelenebilmesi gereklidir.


Tarihi olay: Kısa zaman aralığında oluşan gelişmelerdir.
Tarihi olgu: Uzun sürede etkinliği anlaşılan gelişmelerdir.

Atatürk'ün Samsun'a çıkması tarihi olay, Türk inkılabının yaşanması tarihi olgudur.

Tarih Felsefesi: Günümüzdeki sorunların ya da gelişmelerin çözümünde ve yönlendirilmesinde, geçmişin (tarihin) yorumlanarak kullanılmasıdır.
Geçmişin geleceğe yön vermesidir.



YÖNTEMİ
Tarihi olaylar, aynı özelliklerle tekrar etmez. Bu nedenle tarih bilimi deney ve gözlem metodunu kullanamaz. Bir olayı araştırırken:
1. Kaynak (belge) bulur.
2. Kaynakları sınıflandırır (Tasnif)
3. Kaynak eleştirisi yapar (Tenkit)
4. Kronolojik sıralama yapar.
5. Kaynaklar arasında bağlantı kurar (Terkib)
6. Yorum yaparken olayın geçtiği günün şartlarını göz önünde bulundurur.
7. Tarafsız (objektif) değerlendirme yapar.



KAYNAKLARI

Tarihi bir olay hakkında bilgi veren her türlü malzemeye kaynak ( belge ) denir. Bir malzemenin kaynak olarak nitelendirilebilmesi için:
- İÇinde bulunduğu devirde veya bu devre yakın bir zamanda yazılması,
- Devrinin kaynaklarından yararlanarak oluşturulmuş olması gereklidir.


Kaynaklar iki gurupta incelenir :

1. Yazılı Kaynaklar:
Fermanlar, Antlaşma metinleri, paralar, kitabeler vs.
2. Yazısız kaynaklar: Ev eşyaları, destanlar, binalar vs.

Kaynak Eleştirmesi: Kaynakların birbirleriyle karşılaştırılarak kontrol edilmesine "Kaynak Eleştirisi" denir. Bu eleştirinin amacı:
- Doğruyu yanlıştan ayırmak,
- Sağlıklı yorumlar yapabilmektir.


SINIFLANDIRILMASI

A) YAZILIŞ TÜRLERİNE GÖRE:

1. Hikayeci Tarih:


Nakilci, Rivayetçi ve Belgesiz Tarih de denilir.
- Olayları hikaye yoluyla anlatır.
- Neden- sonuç ilişkisine önem vermez.
- Yorum yapmaz.
- Belge yoktur
Bu tarih yazım türü, tarihçiler tarafından XVIII. yüzyıla kadar kullanılmıştır. En önemli temsilcisi Herodot'tur


2. Öğretici Tarih:

Pragmatik Tarih de denilir.
- Olayların tekrar edeceğini vurgular
- Olayların kahramanlarını ön plana çıkarır.
- Abartılı anlatımı benimser.
- Topluma ve gelecek kuşaklara öğüt verir.
- Yalnızca başarılara yer verir.


3. Sosyal Tarih:

Öğretici tarihin duygusal yönlerine yer
vermeyen, öğüt ve nasihatı amaç edinmeyen yazım türüdür.


4.Kronik Tarih:

Olayları oluş sırasına göre inceleyen tarih yazım türüdür.
- Yoruma yer vermez.
- Neden- sonuç ilişkisi incelenmez.
Bu türün en güzel örneği Anadolu'da yaşamış Hititler'in Tanrılarına hesap vermek amacıyla hazırladıkları Anal(Yıllık)lardır.



5. Bilimsel Tarih:

Araştırıcı veya Neden-Nasılcı Tarih de denilir.
Neden- sonuç ilişkisi ön plandadır.
- Yer ve zaman kavramına önem verir.
- Objektif yorumlar yapması en önemli özelliğidir.
- Olayları oluştuğu dönemin şartlarına göre açıklar.
Günümüzde bu yazım türü kullanılmaktadır.


B) KAPSAMLARINA GÖRE:

1. Mekana (Yere) Göre:


Yalnızca belli bir bölge ya da coğrafi alanın tarihini anlatır. Zaman ve konu sınırlaması yoktur.
- Bursa Tarihi, Asya Tarihi, Çin Tarihi vs.


2. Zamana göre :

Yalnızca belli bir dönemi, çağı ya da zaman aralığında oluşan olayları anlatır.
- İlkçağ Tarihi, Fatih Dönemi, XIX. yüzyıl Tarihi vs


3. Konularına Göre:
Yalnızca belli bir konuyu anlatır. Yer ve zaman sınırlaması yoktur.
- Felsefe Tarihi, Siyasi Tarih, Ekonomi Tarihi vs.
- Genel Tarih: Tüm insanlara ait özellikleri inceler. Dünya Tarihi gibi.
- Özel Tarih: Bir devlet veya milletin tarihini inceler. Harzemşahlar Tarihi gibi.
Tarih türleri, yalnız yere , zamana ya da konularına göre ayrılmayabilir. Bazen, yer ve zaman, bazen de zaman ve konu bir arada olabilir.
- Ortaçağ Avrupa Tarihi
- XVIII. yüzyılda İstanbul.
- Yakıncağ'da Avrupa'nın Ekonomik yapısı.
Yukarıdaki tarih türlerine ek olarak, Uygarlık Tarihi, Siyasi Tarih, Kültür Tarihi, Bilim Tarihi vb. türler de vardır.


TARİH ÖĞRENMENİN YARARLARI

1. Tarih insanlığın hafızasıdır. Bu birikimle ilgilenmek, insanın kendisini tanımasını sağlar.
2. Geçmişteki olayları değerlendiren insanlar, geleceklerine çok daha iyi yön verirler.
3. Tarihini bilen ve ona sahip çıkan biri, inanlığın gelişim sürecinde kendi toplumunun yerini belirler.
4. Olaylara geniş açıdan bakarak, yapıcı, hoşgörülü ve yararlı olmayı öğretir.
5. İnsan, aile, millet ve vatan sevgisinin yanında barış içinde yaşama fikrini güçlendirir.
6. Diğer insan, toplum ya da milletlerle ilişkilerde temel değerlerin oluşmasında katkıda bulunur.


TARİHE YARDIMCI BİLİMLER

Her bilim gibi tarih da diğer bilimlerden yardım almak zorundadır. Ancak tarihte yer ve zaman kavramının vazgeçilmez olması, yardımcı bilimlerden Coğrafya ve Kronolojiyi daha öncelikli konuma getirmiştir.


1. Coğrafya:Yer bilimidir. Olayların geçtiği yerin özelliklerini, insanların ekonomik ve sosyal durumlarını incelerken mutlaka coğrafya bilimiyle birlikte çalışılır. Coğrafi konum, çoğu kez olayların neden ve sonuçlarında birinci derecede etkendir. İnsanların sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimlerinde de coğrafi şartların büyük etkisi vardır.

2. Kronoloji:Zaman bilimidir. Olayların gerçekleştiği zamanın tam ve doğru tespit edilmesi, sağlıklı sonuçlar elde edilmesi ve gerçekçi yorumların yapılabilmesi açısından çok önemlidir. Ayrıca olayların birbirleri ile bağlantılarının ve aralarındaki neden- sonuç ilişkilerinin tespiti de, olayların zamanlarının bilinmesine bağlıdır.

3. Arkeoloji:Kazı bilimidir. Toprak ya da su altında kalmış ve insanlar tarafından yapılmış araç, gereç, eşya ve bina kalıntılarının bulunması, çıkarılması ve incelenip açıklanması arkeolojinin konusudur. Özellikle tarih öncesi olarak adlandırılan yazısız dönemlerin aydınlatılmasında tek bilgi kaynağı arkeoloji bilimidir.

4. Paleografya:Yazı bilimidir. Geçmişte kullanılan tüm yazı çeşitlerini inceler. Yazılı belgelerin çözümünde önemli bir bilim dalıdır.

5. Filoloji:Dil bilimidir. Yazılı belgelerin okunması kadar, o dilin özelliklerinin de bilinmesi zorunludur. Geçmişte ve günümüzde kullanılan dillerin de bilinmesi filolojinin konusudur.

6 Diplomatik:Siyasi belgeleri ve antlaşmaları inceleyen, açıklayan ve yorumlayan bilim dalıdır.

7. Epigrafya:Kitabeler bilimi. Yazılı anıtları ( abideler, yazıtlar, kale kitabeleri) inceler ve yorumlar.

8. Sosyoloji:Toplum bilimi. Toplum halindeki insanı, toplumlar arası ilişkileri, insanların oluşturduğu tüm sosyal kurumları inceler.

9. Etnografya :Folklor bilimi. Toplumların örf, adet ve geleneklerini inceler.

10. Antropoloji:
İnsan bilimi. İnsanların gelişim süreçlerini, fiziki ve sosyal yapılarını inceler
- Fiziksel Antropoloji
- Sosyal (Kültürel ) Antropoloji
olarak kendi içinde iki dala ayrılır.

11. Nümizmatik:Para bilimidir. Meskukat (sikke bilimi) adıyla da kullanılır. Madeni para ve madalyaları inceler. Nümüzmatik bilimi incelediği eski bir para ile,o devletle ilgili;
- Bağımsızlık durumu
- Ekonomik yapısı
- Hükümdarların sırası
- Sanatları
- Bilimsel, kültürel özellikleri
- Teknolojik gelişimi
- Yazı ve dilleri
-Hangi madenin kıymetli olduğu gibi konularda bilgileri ortaya çıkarır.


12. Mühür Bilimi:Resmi belge ya da yazışmalardaki mühürlerin doğruluğunu, dolayısıyla belgelerin geçerli olup olmadığını inceler.

13. Arkeometri: Arkeolojik buluntuların tespit ve tarihlendirilmesinde fen ve matematiksel ölçme yöntemleri kullanan bilim dalıdır.


14. Felsefe:Doğru ve bilinçli düşünmeyi, olaylar arasında bağlantı kurup sentez yapmayı sağlayan bilim dalıdır.

Heraldik (arma bilimi), İstatistik, Astronomi, Astroloji, Psikoloji, Ekonomi, Ekoloji ( çevre bilimi), Toponomi (Yer adları bilimi), Antroponomi ( İnsan adları bilimi), Topoloji (Yerel diller bilimi) Kimya, Tıp gibi bilimler de tarihle yakın ilişki içindedir.


Tarihi Olayların Özellikleri
1. Konusu insandır.
2. Kendinden önceki ve sonraki olaylarla neden- sonuç ilişkisi vardır.
3. Yeri ve zamanı doğru olarak tespit edilmelidir.
4. Her türlü belgeden yararlanılarak objektif olarak açıklanmalıdır.
5. Birçok insanı etkilemiş olmalıdır.
6. Her olayın kendine özgü nedeni ve sonuçları vardır.
7. Tarihi olaylar tekrar etmez. Bu nedenle deney ve gözlem yöntemiyle incelenmez.
8. Diğer bilimlerle yakın ilişki içinde aydınlatılır.
9. Olaylar yorumlanırken tarafsız olunmalı ve olayın geçtiği günün şartları daima dikkate alınmalıdır.
10. Günümüzdeki olaylarda, geçmişteki yaşanmış olayların katkısı düşünülmelidir.



TARİH ÇAĞLARI

TARİHİN BAŞLANGICI


Tarih, yazının bulunmasıyla başlar. Sümerler, MÖ IV. bin yılda çivi yazısını bularak tarih devirlerine ilk giren toplum oldular. Tarih devirlerinin başlangıcı, her toplumun yazıyla tanışmasının sonucudur. Bu nedenle tarih devirlerinin başlangıcı bölgelere göre farklılık gösterir. Örneğin; Mezopotamya'da M.Ö. IV. bin yılda, Mısır'da M.Ö. III. bin yılda, Anadolu'da M.Ö. II. bin yılda tarih devirleri başlamıştır.
Yazının bulunmasından önceki dönemlere Tarih Öncesi Devirler, yazının bulunmasından günümüze kadar geçen dönemlere Tarih Devirleri denilir.
Ekteki resimleri görmek için kayıt olmalısınız


TARİH ÖNCESİ DEVİRLER

Prehistorik olarak da adlandırılan devirlerin birbirinden ayrılmasında yazı olmadığı için, insanların kullandığı araç ve gereçleri yaptıkları hammaddeler ölçü olarak alınır. İnsanlar sırasıyla taş, toprak ve madenden araç ve gereç yapımını öğrenmişlerdir.
Tarih öncesi devirler genel olarak Taş Devri, Taş- Bakır Devri ve Maden Devri olarak üç dönemde incelenir.



TAŞ DEVRİ

1. Yontma Taş Devri (Paleolitik):

M.Ö.600.000-10.000 yılları arasını kapsamakta olup, insanlık tarihinin en uzun dönemidir. Eski Taş Devri ya da Kaba Taş devri olarak da adlandırılır. Bu devrin özellikleri şunlardır:
-Yeryüzü buzullarla kaplıdır.
- İnsanlar tamamen doğaya bağlıdır, üretici değildir.
- Doğadaki taşlar ilkel şekilde yontularak ya da kemikler
kullanılarak silahlar yapılmıştır.
- Yaşam, avcılık ve toplayıcılıkla sürdürülmüştür.
- Barınak olarak mağara ve ağaç kovukları kullanılmıştır.
- Giyimde hayvan postlarından ve büyük yapraklardan yararlanılmıştır.
- İnsanlar, yaşadıkları mağaralara, avladıkları hayvanların resim ve figürlerini yaparak ilk sanatsal eserleri yapmışlardır.
- Dönemin sonuna doğru ateş bulunmuştur.
- Ateşin bulunması, tarih öncesi devirlerin en önemli gelişmesidir.


2. Orta Taş Devri (Mezolitik):
M.Ö. 10.000- 8.000 yılları arasında yaşanan bu devrin özellikleri şunlardır:
- Buzullar erimeye başlamış ve günümüzdeki iklim şartları ortaya çıkmıştır.
- Avcılık ve toplayıcılıktan üretime geçiş başlamıştır.
- Yontma Taş Devri ile Cilalı Taş Devri arasında geçiş dönemidir.


3. Yeni Taş Devri (Neolitik):

Cilalı Taş Devri olarak da adlandırılan bu dönem MÖ. 8.000-5.500 yılları arasını kapsar.
- Taştan daha sert, kesici ve dayanıklı aletler yapılmıştır.
- Topraktan çanak- çömlek yapılmaya başlandı, seramik sanatı oluştu.
- Bitki liflerinden giysiler yapıldı, dokumacılık başladı.
- Hayvanlar evcilleştirildi.
- Tarım ve hayvancılığın başlamasıyla yerleşik hayata geçildi.
- İlkel barınaklar yapıldı ve köyler oluştu.
- Bir arada yaşamaya başlayan insanlar arasında işbölümü oluştu.
- Ticaret başladı
- Dolmen ve menhirler ( ilkel anıtlar ) dikildi.
İnsanların sosyal ve ekonomik gelişmeleri hızlandıkça, yaşanan devirlerin kısa sürdüğü görülmektedir. İlk dönemlerden itibaren insanların yaşamlarının değişmesi, toplumları ve kültürleri birbirine yaklaştırmış ve etkileşimi hızlandırmıştır.


TAŞ- BAKIR DEVRİ

Kalkolitik Devir ya da Bakır Devri olarak da adlandırılan bu dönem MÖ 5500 - 2500 yılları arasını kapsar. Bu devirlerde bakır tek başına kullanılmamış taş - bakır karışımından araç- gereç yapılmıştır.
- Dini inançlarda gelişmeler olmuştur.
- İnsanlar " Büyük Ana"ya tapmaya başlamıştır.



MADEN DEVRİ

M. Ö. 2500 yıllarında yaşanmaya başlayan bu devir; Bakır, Tunç ve Demir Devri olarak gruplandırılır. Anadolu'da Tarih devirlerine Tunç Devri'nde geçilmiştir. Daha önce yazının bulunduğu Mezopotamya bölgesinde yaşayan Asurlular, bu dönemde yazıyı Anadolu'ya getirmişlerdir. Bu nedenle Tunç Devri, Anadolu'da tarih öncesi devirlerden tarih devirlerine geçiş dönemidir.
- Üretim , silah teknolojisi ve ticaret gelişmiştir.
- Kalay ile bakırın karışımından tunç elde edilmiş, daha sert ve dayanıklı eşyalar yapılmıştır.
- İlk şehir devletleri (siteler) kurulmaya başlanmıştır.



Tarih Öncesi Devirlerin Genel Özellikleri
1. Yazının olmadığı dönemlerdir.
2. Devirleri birbirinden ayırmada, araç- gereç yapımındaki maddeler ölçü alınmıştır.
3. Bu devirler, farklı bölgelerde farklı zamanlarda yaşanmıştır.
4. İnsanlığın gelişim sürecinde kullandıkları malzemeler sırasıyla taş, toprak ve maden (bakır-tunç- demir) olmuştur.
5. Bir bölgede Yontma Taş Devri'nden sonra Cilalı Taş, Taş- Bakır ya da Maden Devri'ne geçiş olmuştur. Ancak bir üst devirden sonra alt devir yaşanmamıştır.
6. Toplumların yaşadıkları devirlerin değişiminde;
- Bölgeye gelen göçler
- Bölgenin yeraltı zenginlikleri
- Bölgedeki insanların ihtiyaçları
- Diğer toplumlarla ilişkiler etkili olmuştur.

7. Bir kazı merkezinde, eğer tüm devirler yaşanmışsa, en alt tabakadan üste doğru sırasıyla; Yontma Taş, Cilalı Taş , Taş- Bakır, Bakır, Tunç ve Demir devirlerine ait buluntulara rastlanır.
8. Bölgede yazının kullanılmaya başlamasıyla Tarih öncesi devirler sona erer.
9. Tarih öncesine ait merkezlerde yazı ve yazıya ait hiç bir gelişme bulunamaz( Alfabe, Takvim , Para, Kitabe vb)
10. Paleografya, Filoloji, Diplomatik, Nümizmatik, Epigrafya, Mühür Bilimi, Heraldik gibi konusu yazıyla ilgili bilimlerden bu devirlerin aydınlatılmasında yararlanılmaz.



TARİH DEVİRLERİ
Sümerler'in M. Ö. IV. bin yılda çivi yazısını bulup kullanmasıyla Tarih Devirleri başlamıştır. Tarih çağları da denilen bu dönem, yazılı dönemler olup, insan topluluklarıyla ilgili daha kesin bilgiler içeren belgelerden yararlanma imkanı verir. Bu nedenle Tarih çağlarını birbirinden ayırırken, önemli olayların ölçü alınması benimsenmiştir.
Tarihin çağlara ya da dönemlere ayrılması, olayların incelenmesini ve tarih öğretimini kolaylaştırmaya yöneliktir.
Tarih çağlarını başlatan ve sona erdiren olaylar, geniş boyutlu ve evrensel nitelikli olaylardır. Ancak her toplumda tarih çağlarını başlatan ve bitiren gelişmeler farklı olabilir.

Tarih çağları; İlkçağ, Ortaçağ, Yeniçağ ve Yakınçağ olarak dört döneme ayrılır.

Ekteki resimleri görmek için kayıt olmalısınız


İLKÇAĞ (M.Ö. IV. bin- M.S. 375)

M.Ö IV. bin yılda Mezopotamya'da Sümerler 'in yazıyı bulmasıyla başlamış, M.S. 375 yılında Avrupa'da yaşanan Kavimler Göçü ile sona ermiştir. Ancak bazı tarihçiler, İlkçağ 'ın M.S. 476'da Batı Roma'nın yıkılmasıyla sona erdiğini kabul ederler. İlkçağ 'da;
- Şehir devletleri (site,polis ) ve imparatorluklar siyasi yapıyı oluşturmuş, krallık ve mutlak monarşiler yönetim şekli olmuştur. Eski Yunanistan'da bazı demokratik uygulamalar da başlamıştır.
- Halk sınıflara ayrılmış, sosyal sınıf farklılıkları toplum yapısını önemli ölçüde etkilemiş, kölelik belirleyici etken olmuştur.
- Genellikle çok tanrılı ya da putperest dinler etkili olmuş; ancak tek tanrılı dinlerden Musevilik ve Hristiyanlık da bu çağda doğmuştur.
- Ekonomide değiş- tokuş usulü değişmiş, değişim aracı
olarak para kullanılmaya başlanmıştır.

- Sümerler 'in çivi, Mısırlılar 'ın da hiyeroglif (Resim) yazısının yanında Fenikeliler ilk alfabeyi oluşturmuşlardır.
- Hukuk kuralları yazıya geçirilmiş, yazılı kanunlar ve
anayasalar düzenlenmiştir.
- Modern bilimlerin temeli atılmış, özellikle Anadolu bilim
merkezi olmuştur.
- İyonlar ve Fenikeliler gibi topluluklar uzak bölgelerde
kolonicilik yapmışlardır.



ORTAÇAĞ (M.S. 375- 1453)
Avrupa'da yaşanan Kavimler Göçü ile başlayan Ortaçağ, 1453'te İstanbul'un fethi ve Doğu Roma (Bizans)'ın yıkılması ile sona ermiştir. Ortaçağda;
- Kavimler Göçü, Avrupa'nın siyasi, sosyal, dini, bilimsel ve ekonomik yapısında çok önemli değişikliklere yol açmıştır.
- Merkezi krallıklar zayıflamış, feodalite (derebeylik) rejimi doğmuştur.
- Köleliğe bağlı toplumsal yapı değişmiştir.
- Avrupa 'nın bugünkü etnik yapısı oluşmaya başlamıştır.
- Kilise ve papalık etkinliğini arttırmış, egemen din Hrıstiyanlık olmuştur.
- Bilim ve sanatta skolastik düşünce etkili olmuştur.
- Ekonomide toprağa bağlı yapı ön plana çıkmıştır.
- İlkçağ'ın en güçlü İmparatorluğu olan Roma, önce ikiye ayrılmış; Batı Roma yıkılırken Doğu Roma(Bizans) 1453'e kadar varlığını sürdürmüştür.
- Doğuda İslamiyet doğmuş ve Avrupa karanlık çağı yaşarken, İslam dünyası en parlak dönemini yaşamıştır.
- Batı Hristiyan dünyasının İslam dünyası üzerine düzenlediği Haçlı Seferleri sonucunda, doğudan etkilenen Avrupa'da bilimsel ve kültürel aydınlanma başlamıştır.
- İngiltere'de demokratik hareketler sonucunda Büyük Şart (Magna Carta) imzalanmış, Meşrutiyete geçişe ortam hazırlanmıştır.
- İngiltere ile Fransa arasında yaşanan Yüzyıl Savaşları, Osmanlı Devleti'nin batıda ilerlemesinde ve İstanbul'u olmasında kolaylaştırıcı etken olmuştur.
- Bizans, Selçuklu, Emevi, Abbasi , Sasani ve Osmanlı devletleri, bu çağda etkili olan devletlerdir. Özellikle Bizans, tüm Ortaçağ boyunca varlığını sürdüren tek devlettir.



YENİ ÇAĞ (1453- 1789)
İstanbul'un Fethi ya da Doğu Roma ( Bizans)'nın yıkılması ile başlamış, 1789- Fransız ihtilali ile sona ermiştir. Yeniçağ 'da,
- Ortaçağ 'ın siyasi, sosyal, bilimsel ve ekonomik anlayışları değişmiş, aydınlanma başlamıştır.
- Derebeylik (feodalite) rejimi zayıflamış, mutlak krallıklar güçlenmeye başlamıştır.
- Coğrafi keşifler sonucunda Avrupa zenginleşmiş, Hristiyanlık yayılmış, sömürgecilik başlamıştır.
-Rönesans hareketleriyle Avrupa kendini yenilemiş, eski kültürüyle barışmış, bilim-sanat ve düşüncede özgürlük başlamıştır.
- Reform hareketleriyle Hristiyanlık yeniden yorumlanmış, kilise ve din adamlarının etkisi azalmış, yeni mezhepler doğmuş, laiklik kavramı oluşmaya başlamıştır.
- Önce Portekiz ve İspanya ile başlayan sömürgecilik, çağın ortalarına doğru İngiltere ve Fransa'nın etkinliğiyle geniş boyutlara ulaşmıştır.
- A.B.D kurulmuş, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
yayınlanmış, cumhuriyet yönetimine geçilmiştir.
- Avrupa'daki bu hızlı değişim ve gelişime uzak kalan
Osmanlı Devleti, her alanda zayıflamaya başlamıştır.



YAKINÇAĞ (1789-...)

1789' da yaşanan Fransız İhtilali ile başlamıştır. Yakınçağ 'da:
- İhtilalin doğurduğu milliyetçilik ve bağımsızlık düşüncesi, birçok imparatorluğun yıkılmasına ve ulusal devletlerin kurulmasına, bağımsızlık savaşlarına ve milliyetçi ayaklanmalara yol açmıştır.
- İhtilalle birlikte; İnsan hakları, demokrasi, laiklik ve cumhuriyet kavramları mevcut rejimlerin çoğunun değişmesinde etkili olumuştur. Meşrutiyet ve Cumhuriyet rejimleri yaygınlaşmıştır.
- Sanayi Devrimi, sömürgecilikteki rekabeti hızlandırmış ve bu rekabet büyük savaşlara neden olmuştur. ( I. ve II. Dünya Savaşı.)
- Günümüzdeki Kapitalizm, Sosyalizm, Komünizm, Liberalizm gibi kavramlar doğmuştur.
- Teknoloji gelişmiş, insanoğlu uzay araştırmaları sonucunda aya gitmeyi başarmıştır.



TAKVİM BİLGİSİ

TAKVİMLERİN OLUŞUMU


Takvim, zaman ölçü birimidir. Zaman ölçü birimleri olarak astronomik olaylar (yıl- ay - gün) temel alınmıştır Toplumlar; ekonomik, coğrafi ve kültürel değerlerinden ve ihtiyaçlarından esinlenerek ve bu ölçü birimlerini kullanarak farklı takvimler oluşturmuşlardır.
Takvimler, toplumlara göre fazla ve çeşitli olsa da temel olarak iki gurupta incelenir:

1. Güneş yılını esas alan takvimler: Dünyanın güneş etrafındaki bir tam dönüş süresini ( 365 gün, 6 saat) bir yıl olarak kabul eden takvimlerdir. İlk defa Mısır'da kullanılmıştır. Günümüzde kullanılan miladi takvimin temelidir.
2. Ay yılını esas alan takvimler: Ayın dünya etrafındaki dönüşüne göre 354 günü bir yıl olarak kabul eden takvimlerdir. İlk defa Mezopotamya'da Sümerler tarafından kullanılmıştır. Günümüzde kullanılan Hicri takvimin temelidir.

Farklı takvim türleri, genellikle takvim başlangıçlarının farklılığından kaynaklanmıştır. Toplumlar, kendileri için önemli gördükleri dini, siyasi, sosyal ya da ekonomik olayları takvim başlangıcı olarak benimsemişlerdir.


TÜRKLERİN KULLANDIKLARI TAKVİMLER

Oniki Hayvanlı Türk Takvimi
: Güneş yılını esas alır. Her yıla bir hayvan adı verilmiş, 12 yıl bir dönem kabul edilmiş, aylar; birinci ay, ikinci ay... olarak adlandırılmıştır. On iki Hayvanlı Takvim 'in Türkler 'e özgü olması, Türkler 'in çok eski dönemlerden itibaren astronomi bilimi ile yakından ilgilendiklerini gösterir. İslam' dan önceki Türk toplulukları tarafından kullanılmıştır.
Hicri Takvim: Ay yılını esas alır. Başlangıç olarak Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göçü (622) kabul edilmiştir. Hz. Ömer zamanında düzenlenerek uygulanmaya konulmuştur. Hicri- Kameri olarak da adlandırılan bu takvim, Türkler 'in İslamiyet'i benimsemesinden sonra, bir çok İslam ülkesinde kullanıldığı gibi Müslüman Türkler tarafında da benimsenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin batılılaşma ve çağdaşlaşma yolunda yaptığı inkılaplar sonucunda 25 Aralık 1925'te yürürlükten kaldırılmıştır. Günümüzde sadece dini günlerin belirlenmesinde kullanılmaktadır.


Celali Takvimi:Güneş yılını esas almıştır. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde hazırlanmış ve uygulanmaya başlanmıştır. Hicri takvimin kullanımına devam edilmiş, Celali takvim yalnızca ekonomik işlerin düzenlenmesinde kullanılmıştır. Başlangıç tarihi olarak 1079 yılı alınmıştır. Büyük Selçuklular 'ın dışında Hindistan'da kurulan Babür İmparatorluğu tarafından da kullanılmıştır.


Rumi Takvim: Güneş yılını esas almıştır . Başlangıç olarak hicri takvimde olduğu gibi Hz. Muhammed 'in Mekke'den Medine'ye göçü (622) kabul edilmiştir. Hicri- Şemsi olarak ta adlandırılan bu takvim Osmanlı Devleti'nin batı ile ekonomik ilişkilerini düzenlemeye yönelik olarak 1739'da kullanılmaya başlanmıştır. Mart ayı başlangıç kabul edilmiş, 1926' da resmi işlerden, 1982'de de ekonomik işlerden kaldırılmıştır.



Miladi Takvim:Güneş yılını esas almıştır. İlk şekli Mısırlılar tarafından oluşturulmuş, Roma İmparatorlarından jul Sezar zamanında MÖ. 46'da geliştirilmiş, 1545'de Papa XIII. Gregoryen tarafından bugünkü şekle getirilmiştir. 1916'da Takvim-i Garbi, 1917'de Gregoryen Takvimi adıyla bazı alanlarda kullanılmış, 1 Ocak 1926 'dan itibaren Türkiye'de tamamen yürürlüğe girmiştir. Böylece Türkiye, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal alanlarda Avrupa devletleri ile ilişkilerini geliştirmeye ve çağdaşlaşmaya yönelik önemli bir adım atmıştır. Günümüzde dünya devletlerinin bir çoğu bu takvimi benimsemiştir.



YÜZYIL KAVRAMI

Ekteki resimleri görmek için kayıt olmalısınız


Miladi takvime göre Hz. İsa'nın doğumu 0 kabul edilmiş ve önceki tarihler M.Ö (Milattan Önce), sanraki tarihler M.S. (Milattan Sonra) olarak adlandırılmıştır. Milattan sonraki tarihler günümüze doğru artarak gelirken, milattan önceki tarihler günümüzden artarak uzaklaşır. Uzun zaman aralıklarını daha iyi incelemek için binyıl, yüzyıl, yarı yüzyıl ve çeyrek yüzyıl gibi bölümlemeler yapılmıştır.

M.S. 1453 yılı
M. S XV. yüzyılın ikinci yarısı ya da üçüncü çeyreğidir.

M.Ö 1453 yılı
M.Ö. XV. yüzyılın birinci yarısı ya da ikinci çeyreğidir.




Zamanın Belirginliği

İncelenen olayların tarihi binyıl , yüzyıl ya da yıl olarak saptanır. Eğer yıl verilmemişse, o olayın tarihi belirgin değildir. Yılı belli olmayan olayın ayı, günü hatta saati bile verilse o olayın zamanı belirgin olmaz. Tarihlerde aranılacak sıra; yıl (sırasıyla yıl, yüzyıl, binyıl), ay, gün ve varsa saattir.
1. Cumhuriyet 1923'te ilen edildi.
2. Kırım Savaşı XIX. yüzyılda yapıldı.
3. İlk yazı MÖ. IV. Bin yılda bulundu.
4. Atatürk Samsun'a Mayıs 1919'da çıktı.
5. Saltanat 1 Kasım 1922'de kaldırıldı.
6. Son Osmanlı Meclisi 12 Ocak 'ta açıldı.



Yukarıda verilen örneklerden 6'nın zamanı yıl verilmediği için belirgin değildir. Diğerlerinin belirginlik sırası ise;
5, 4, 1, 2, 3 tür.





Soru :1
Kazılarda ortaya çıkarılan eski yerleşim yerlerinin pek çoğunda yiyecek pişirme ve saklama kapları, giysiler, silahlar gibi eşyalara rastlanmaktadır.

Bu durum, aşağıdakilerden hangisine bir kanıt olabilir?

A) Araç ve gereçlerin paylaşılmasına önem verildiğine
B) Topluluklar arasında ticaret yapıldığına
C) İnsan gereksinimlerinin birbirine benzerliğine
D) Uygarlık düzeyinin toplumdan topluma değiştiğine
E) İnsanlar arasında barışın egemen olduğuna

ÖSS(2001)

Çözüm : C

Soru :2
Konya yöresinde bakır ve kurşun madenleri bulunmadığı halde, bu yöredeki Çatalhöyük'te bu madenlerden yapılmış boncuk ve yüzük gibi takılar bulunmuştur.
Bu bilgiler Çatalhöyük'te yaşamış olan kültür ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi için kanıt olabilir?

A) İnsanları bir arada yaşamaya zorlayan bir otorite vardır.
B) Maden bu kültürde öteki kültürlerden daha önce kullanılmıştır.
C) Verimli bir yörede bulunmasına karşın tarıma önem verilmemiştir.
D) Başka toplumlarla ticaret yapılmıştır.
E) Süsleme, bu kültürde çok önemli bir ihtiyaçtır.

ÖSS(İ)(1999)

Çözüm : D

Soru :3
MÖ tarihleri Milat Takviminin başlangıcından geriye doğru gidildikçe, MS tarihleri ise Milat Takviminin başlangıcından günümüze doğru geldikçe sayısal değer olarak artar.

Bu bilgiye bakılarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir ?

A) MÖ iki tarihten sayısal değeri büyük olan küçük olandan daha eski bir tarihi gösterir.
B) MÖ iki tarih arasındaki süreyi bulmak için bu iki tarihi toplamak gerekir.
C) MÖ bir tarih ile MS bir tarih arasındaki süre, bunlardan sayısal değeri küçük olanın sayısal değeri büyük olandan çıkarılmasıyla bulunur.
D) MS iki tarihin arasındaki süreyi bulmak için bu iki tarihi toplamak gerekir.
E) MS iki tarihten sayısal değeri küçük olan büyük olandan daha yakın bir tarihi gösterir.

ÖSS(1997)

Çözüm : A

Soru :4
Kalkolitik çağda, Anadolu'da avcılık önemini kaybetmiş, tarım öncelik kazanmıştır.
Bu bilgiye dayanarak Kalkolitik çağ ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir?

A) Verimli topraklara göç edilmiştir.
B) Yerleşik hayata geçilmemiştir.
C) İnsanların yaşantısı değişmiştir.
D) Hayvancılık yapılmamıştır.
E) Tüketim üretimden çok olmuştur.

ÖSS(1996)

Çözüm : C

Soru :5
Tanım : Tarih, insan topluluklarının geçmişteki yaşayışlarını, uğraşlarını, birbirleriyle olan ilişkilerini, yer ve zaman göstererek neden ve sonuç ilişkileri içerisinde inceleyen bilimdir.
Durum: İslamiyetin hızlı yayılmasında diğer din ve inançlara karşı gösterilen hoşgörünün payı büyüktür. Avrupa'da ve Asya'da ezilmiş ve horlanmış insanlar Müslümanları kurtarıcı olarak karşıladılar.
Yukarıda verilen durumda tarihin tanımında yer alan öğelerden hangisine değinilmemiştir ?

A) İnsan ilişkileri
B) Neden - Sonuç ilişkileri
C) Yer
D) İnsan topluluklarının yaşayışları
E) Zaman

ÖSS(1996)

Çözüm : E

Soru :6
Cilalı Taş Devri'nde, yiyecek olarak kullanılmak üzere çeşitli bitkiler yetiştirilmeye başlanmış, su kıyılarında birbirine bitişik bahçeli evler yapılmış, taşlardan yapılan alet ve silahlar daha kesici hale getirilmiş, bitki liflerinden giysiler, yiyecekleri saklamak için çanak çömlek yapılmıştır.

Bu açıklamada Cilalı Taş Devri'nde aşağıdakilerden hangisinin gerçekleşmiş olduğunu gösteren bir kanıt yoktur ?

A) Yerleşik hayata geçilmesi
B) Topraktan eşya yapılması
C) Kullanılan silahların geliştirilmesi
D) Tarım üretimine geçilmesi
E) Yazının bulunması

ÖSS(1991)

Çözüm : E

Soru :7
İnsan topluluklarında ve toplumlar arasında geçmişte meydana gelen olayları yer göstererek inceleyen ve bu olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkilerini kaynaklara dayanarak araştıran bilim dalına "Tarih" denir.

Bu tanımda tarih biliminin hangi özelliği yoktur ?

A) Eski devirlerin aydınlatılması
B) Kronolojiye yer verilmesi
C) Olayların analizinin yapılması
D) Belgelerden yararlanılması
E) Olayların geçtiği yeri belirtmesi

ÖSS(1991)

Çözüm : B

Soru :8
Aşağıdakilerden hangisinin oluş zamanı diğerlerine göre daha belirgindir ?

A) Türkiye, Şubat ayının 28'inde Nato'ya girmiştir.
B) Atatürk XIX ve XX. yüzyıllarda yaşamıştır.
C) Kars Antlaşması, Ekim ayının birinci yarısında imzalanmıştır.
D) Yazı, günümüzden yaklaşık beşbin yıl önce bulunmuştur.
E) Türkiye, 1932 yılında Milletler Cemiyeti'ne üye olmuştur.

ÖSS(1990)

Çözüm : E

Soru :9
Tarihte ticaret alanında değiş-tokuş usulünün ortadan kalkmasını ve böylece, ekonomik hayatın büyük ölçüde gelişmesini sağlayan buluş aşağıdakilerden hangisidir ?

A) Pusula B) Para C) Yazı
D) Takvim E) Kağıt


ÖSS(1990)

Çözüm : B

Soru :10
Aşağıdakilerden hangisi tarihi olayların araştırılmasında başvurulan yollardan biri olamaz ?

A) Kronoloji ve coğrafyadan yararlanma
B) Kaynak taraması yapma
C) Buluntuları inceleme
D) Deney yapma
E) Olaylar arasında ilişki kurma

ÖSS(1988)

Çözüm : D

Soru :11
Tarih öncesi devirleri inceleyen bir tarihçi, en çok aşağıdaki bilimlerin hangisinden yararlanır ?

A) Sosyoloji B) Arkeoloji
C) Coğrafya D) Kronoloji
E) Paleografya

ÖSS(1988)

Çözüm : B

Soru :12
Bir tarihi olayda rolü olanların katkılarının doğru olarak değerlendirilebilmesi için aşağıdakilerden hangisinin göz önünde tutulması gerekir ?

A) Olayın geçtiği zamandaki koşulların
B) Başka olaylarla benzerliklerin
C) Olayla ilgili değişik yorumların
D) Olaydan sonra kaç yıl geçmiş olduğunun
E) Eleştirinin yapıldığı günün koşullarının

ÖSS(1986)

Çözüm : A

Soru :13
"Eski bir yerleşme yerinde yapılan araştırmada toprağın en alt katından en üst katına doğru sırayla, yontma taş, cilalı taş, bakır, tunç ve demirden yapılmış araçlara rastlanmıştır."

Sadece bu bilgiler dikkate alındığında, bu yerleşme yerinde yaşayanlar için aşağıdakilerden hangisinin doğru olup olmadığı belli değildir ?

A) Demir işlemesini en son öğrendiklerini
B) Uygarlaşmalarının tarihsel gelişmeye uygun olduğu
C) Topraktan eşya yapmakta ilerlemiş oldukları
D) İlk araçlarını taşlardan yaptıkları
E) İşledikleri ilk metalin bakır olduğu

ÖSS(1985)

Çözüm : C

Soru :14
Tarih öncesinin devirlere ayrılmasında aşağıdaki gelişmelerden hangisi daha çok etkili olmuştur ?

A) Bazı hayvanları evcilleştirmeleri
B) Giyim kuşamda değişme
C) Tarımla uğraşma
D) Toplumsal dayanışma
E) Araç ve gereç yapma

ÖSS(1984)

Çözüm : E

Soru :15
Eski bir yerleşme yerinde yapılan kazıda elde edilen bulgular, burada yaşayanların taş devrinden sonra, bakır tunç, ve demir devirlerine aynı zamanda girmiş olduklarını göstermektedir.

Bu yerleşme yerinde yaşayanlar için aşağıdakilerden hangisinin doğru olması en güçlü olasılıktır ?

A) Madenleri işlemek için ateşten yararlanmayı geç öğrenmişlerdir.
B) Yerleşme yeri, bakır, kalay ve demir madenleri bakımından zengindir.
C) Bakır ve tunç eşyalara çok gereksinim duymuşlardır.
D) Taş devri uygarlığını yaşayanlar, demir devrini yaşayanlardan etkilenmiştir.
E) Yerleşme yerinde köklü iklim değişmeleri olmuştur.


ÖSS(1981)

Çözüm : D
 
Son konular
Üst Alt