Hazine-i Hümayun

HAZİNE-İ HÜMAYUN

Üçüncü Avlu’da Boğaz ve Marmara denizine bakan köşedeki Fatih Köşkü’nün dört odasında Osmanlıların muhteşem hazinesi sergilenmektedir. Müzenin en ilgi çeken bölümü burasıdır.
Osmanlı hazinesi ( Hazine-i Enderun ) 1453-1473 yılları arasında Yedikule de muhafaza edilmişken Topkapı Sarayı yapılınca önce İkinci Avludaki Eski Hazine Dairesi’ne Yavuz döneminde de Fatih Köşkü’ne nakledilmiştir.
Hazine koğuşu Kiler koğuşundan bir derece yüksek ve Has odadan ise bir derece aşağı olup Fatih Sultan Mehmet zamanında ihdas edilmişti.
Hazinede bugün mevcut olan eserler genellikle 16.- 19 yüzyıllara aittir. Ayrıca Selçuklu, Memlük ve Bizans dönemlerine ait örnekler de vardır. Sultan Abdülmecit zamanına kadar sandıklarda ve büyük anbarlarda bulunan hazine eşyası, her padişah tahta çıktıktan sonra merasimle ziyaret edilmekte iken, bu hükümdar Kırım seferi sırasında bazı eserleri Köşkün birinci odasında teşhir ettirmiş ve bundan sonra Abdülaziz ve II. Abdülhamit zamanında daha ziyade tevsi edilerek birinci ve ikinci odalarla bunların şirvanlarında, dolaplarda, orta camekanlarda, tahtlar, elbiseler, sorguçlar, vazolar, silahlar gibi eşya o zamanın zihniyetine göre teşhir edilmiştir.
Köşk, gerek hazine eşyasının muhafaza ve teşhiri kaygısı ile ve gerek tamirler dolayısıyla büyük tadil ve tahriflere uğramıştır. Bu arada bir çok pencereleri, ocakları kapatılmış ve en orijinal bir bölümü olan köşkün bir cephesinin revakları örülmüş ve diğer cephesine de demir parmaklıklar konulmuş ve hatta binanın cümle kapısı ile ön revaklarından bir kısmı duvarlar içinde kalmış, özetle köşk mimari hüviyetini kaybederek bir anbar halini almıştır.
Nihayet Sultan Mehmet Reşat zamanında, bilhassa hazine eşyası Birinci Dünya Savaşı dolayısıyla Konya’ya gönderildiği sırada Hazinenin tamiri ve eserlerin daha uygun bir şekilde teşhiri düşünülmüş ve bazı tamirler yaptırılmış ve bu sırada pik kaidelere müstenit şirvanlar da kaldırılmış fakat binanın asli şekline konulması hususunda bir alaka gösterilmemiştir.ancak Topkapı Sarayı Müzesinde 1942 senesinde başlayan büyük onarım ve restorasyonlar sırasında Fatih sarayının en mühim parçalarından biri olan ve Türk mimarisi yönünden ehemmiyeti bariz bulunan bu Köşk ele alınmış, ahşap kubbeleri ve tavanları betona tahvil edilmiş, örülmüş kapıları, pencereleri ve ocakları açılmış velhasıl bina içinden ve dışından bir anbar vaziyetinden kurtarılmış ve asıl bünyesini almıştır. Yalnız odalardaki şirvanların ihyası mümkün olamamıştır. Binanın iç tezyinatına gelince ; alçı kabartmalarla süslü olduğu anlaşılmakta ise de elde edilen ufak izler ihya imkanı verecek bir kudrette değildir. Ancak sıva altında kısmen bir halde bulunan tavan, kubbe müsellesleri, niş stelaktitleri aslına göre yapılmıştır. Sökülmüş olan alçı pencerelerde, devrinin binalarından olan Cem türbesi Çiniliköşk ten örnek alınarak yaptırılmıştır. Köşkün muhteşem revakları açılmış, kezalik balkon da eski şekline konmuştur. Köşk köfeki taşından yapılmış olup kapı ve pencere söveleri mermerdir. Kapıların Bursa kemerlerinin ayna taşlarının etrafı yeşil porfir ile çevrelenmiştir.

Ahmet Şimşirgil, Taşa yazılan tarih :Topkapı Sarayı, İstanbul 2005, s. 233
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı, Ttk, Ankara, 1988
Ahmet Şimşirgil, Taşa yazılan tarih :Topkapı Sarayı, İstanbul 2005, s. 233
Tahsin Öz, Topkapı Sarayı’nda Fatih Sultan Mehmet II’ ye ait eserler, Ankara, 1993 s. 6

Nami DURDU
 
Hazine-i Hümayun
--------------------------------------------------------------------------------
Maliye idaresi ve teşkilatı yerine kullanılır bir terimdir.

Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda "beytülmal" denilen ve "defterdar" adlı bir memurun idaresinde bulunan para işleri için ayrı manalar ifade eden "hazine-i padişahi", "hazine-i amire", "hazine-i emiriye", "hazine-i devlet" ve "hazine-i maliye" tabirleri de kullanılmıştır.

Son dönemlerde savaş ve diğer olağanüstü masraflara karşı bir ihtiyat hazinesi olmak ve varidat-ı havass-ı hümayun geliri, ganimetler ve hükümdarlardan alınan hediyeler için bir "iç hazine" ile "enderun hazinesi" teşkil edildiği gibi, daha sonraları da gelir ve hasılatın cinsine göre hazineler de kurulmuştu.

Saraya giren ve çıkan eşyalardan hazine kethüdası birinci derecede sorumlu idi. Diğerleri ise muamelelerin yürütülmesinde kendisine yardım etmekle görevli idiler.

Hazine-i hümayun ayda bir defa tetkik edilir ve düzenlenirdi. En ufak bir şeyin bile zayi olmamasına dikkat edilirdi. Hazine-i hümayun'daki eşyanın defterlerini ve bunlar satılanlar ve imha edilenlere ait cetvel suretleri, hazine kethüdası tarafından muhafaza edilirdi.

Hazine-i hümayun'un denetlenmesi saltanat değişikliğinde cülusun on beşinci günü yapılırdı.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt