Konu Özeti Konu Anlatımı Küresel Güçlerin Enerji Kaynakları Üzerindeki Rekabetinin Orta Doğu’daki Siyasi Gelişmelere Etkileri

  • Konbuyu başlatan Talebe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 0
  • Görüntüleme 1K

Talebe

Yönetici
Katılım
14 Şub 2021
Konular
547
Mesajlar
4,047
Tepkime puanı
10,674
Puanları
113
Meslek - Branş
Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
4.2. KÜRESEL GÜÇLERİN ENERJİ KAYNAKLARI ÜZERİNDEKİ REKABETİNİN ORTA DOĞU’DAKİ SİYASİ GELİŞMELERE ETKİLERİ

4.2.1. Arap-İsrail Savaşları


-Sykes-Picot Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nden ayrılması planlanan Filistin bölgesinde, Balfour Deklarasyonu ile bir Yahudi devleti kurulması yönünde adım atıldı.

-San Remo Konferansı ile İngiliz idaresine bırakılan Filistin’e çok sayıda Yahudi göçü yaşandı.

-Arap toplumunda rahatsızlıklara neden olan bu göçler; 1920, 1921 ve 1929 yıllarında Araplar ile Yahudilerin çatışmasına neden oldu.

-İngiltere, içinden çıkamadığı Filistin meselesini Birleşmiş Milletler gündemine taşıyarak çözmeyi amaçladı.

-BM’de kurulan Filistin Özel Komitesi ile iki farklı çözüm olarak Çoğunluk Planı ve Azınlık Planı ortaya konuldu. - Aralarında Türkiye’nin de olduğu İslam ülkeleri bağımsız Filistin devleti fikrini benimsedi.

-ABD ve SSCB birlikte hareket ederek Filistin’in taksimi yönünde tavır aldı.

-İngiltere ise tarafsız kaldı.

-Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun Filistin’in taksimi yönündeki kararına Arap Birliğinin tepkisi üzerine iki toplum arasında çatışmalar başladı.

-İngiltere, 14 Mayıs 1948’de Filistin’deki kuvvetlerini çekeceğini ve manda yönetimini kaldıracağını açıkladı.

-Yahudi Millî Konseyi de İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilan etti.

-İsrail Devleti’nin kurulması, Araplar ile Yahudiler arasında kesin bir ayrışmaya ve bu devlet ile bazı Arap devletlerinin 1948, 1956, 1967 ve 1973’te savaşmalarına neden oldu.



1948 Arap-İsrail Savaşı

-İsrail, kurulduğu ilk günden itibaren büyük devletler tarafından tanındı.

- Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak ordularının 15 Mayıs’ta Filistin’e girmesiyle savaş başladı.

-İsrail, kısa sürede üstün duruma geçti ve galip geldi.

-Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suriye ile 1949’da yapılan ateşkes antlaşmalarıyla savaş sona erdi.

-ABD’nin İsrail’e mali ve askerî alanlarda yardımda bulunarak Arap ülkelerine ambargo uygulaması da sonucu etkilemiştir.

-SSCB, Soğuk Savaş’ın etkisiyle Araplarla iyi ilişkiler kurmayı tercih etmiştir.

1956 Arap-İsrail Savaşı

-Mısır’dan 1936’da çekilen İngiltere, Süveyş Kanalı bölgesinde askerî haklar elde etmişti.

-Mısır, ABD’nin yeterli desteğini alamayınca SSCB’ye yaklaştı.

-Bu durum İngiltere ile Fransa’nın tepkisini çekti.

-İngiltere ve Fransa, İsrail ile iş birliğine giderek bir savaş hazırlığına başladı.

-İsrail’in 29 Ekim 1956’da Mısır’a saldırmasıyla savaş başladı. SSCB’nin duruma tepki göstermesi ve ABD’nin de İngiltere ve Fransa’yı sert şekilde uyarması üzerine savaş durduruldu ve işgal birlikleri geri çekildi.

1967 Arap-İsrail Savaşı

-1964’teki Arap Birliği toplantısında, Filistin davasının tek çatı altında toplanması için Yaser Arafat liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütünün (FKÖ) ve El-Fetih’in kurulması kararlaştırıldı.

-El-Fetih’in gerilla tarzı askerî birlikleri İsrail’in Suriye ve Ürdün ile yaşadığı sınır çatışmalarında etkin rol oynadı. -SSCB’nin desteğini alan Mısır, Tiran Boğazı’nı İsrail’in geçişlerine kapattı.

-İsrail bu olayı savaş sebebi kabul etti ve 5 Haziran’da düzenlediği ani bir saldırı ile savaşı başlattı.

-ABD donanmasına ait 6. Filo’nun bölgede olması ve İsrail’e lojistik yardım yapması, savaşın altı günde bitmesini sağladı.

-İsrail daha da güçlendi, İsrail, topraklarını dört kat artırdı.



İslam İş Birliği Teşkilatı (İİT)

-İslam devletleri arasında tek seslilik oluşturmak için farklı zamanlarda yapılan girişimler sonuçsuz kaldı.

-Yaşanan Arap-İsrail savaşları, bu fikrin güçlenmesine ortam hazırladı.

-Mescid-i Aksa’nın 1969’da bir Yahudi tarafından yakılmak istenmesi üzerine Arap Birliğinin girişimleri sonucunda İslam Konferansı Teşkilatı kuruldu.

-Üye devletlerarasında dayanışmayı geliştirmek ve farklı alanlarda yapılacak iş birlikleri ile pekiştirmek Teşkilatın kuruluş amaçları arasında idi.

-Astana’da 2011’de yapılan 38. Dışişleri Bakanları Konseyinde alınan kararla teşkilatın adı İslam İş Birliği Teşkilatı (İİT) olarak değiştirildi.

1973 Arap-İsrail Savaşı

-Arap ülkeleri ile İsrail arasında 1967 Savaşı’ndan sonra yapılan tüm müzakerelere rağmen bir uzlaşma sağlanamadı. -Bu savaşta asıl amaç İsrail’i yok etmek değil, 1967 Savaşı’nda kaybedilen yerleri geri almaktı.

Mısır ve Suriye’nin ani saldırısı ile genel savaş başlamış oldu.

-SSCB’nin desteğindeki Suriye ve Mısır, ABD destekli İsrail karşısında diğer savaşlara oranla başarılı bir savaş yürüttü.

-ABD Kongresi’nin İsrail’e silah ve para yardımı kararı almasının ardından Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri (OAPEC), petrol ihracatını azalttı ve fiyat artışına gitti.

-İsrail, OAPEC’in bu tavrı ve büyük devletlerin araya girmesiyle 25 Ekim 1973’te Mısır ve Suriye ile ateşkes imzaladı.

-1967 Savaşı’nda aldığı toprakların bir kısmından çekildi.

-Bu savaş ramazan ayına rastladığı için Ramazan Savaşı veya Yahudilerin kutsal ayına rastladığı için Yom Kippur (Yam Kipor) diye de anılır.

-ABD ve SSCB ilişkileri yumuşama sürecine girdi.

-Savaş sonrası Mısır ve İsrail genelkurmay başkanlarının katılımıyla ilk Arap-İsrail antlaşması (101. Kilometre Antlaşması) imzalandı.

-31 Mayıs 1974) ABD Dışişleri Bakanı Kissinger’in girişimleriyle Süveyş ve Kahire arasındaki 101. km’de yapıldığı için bu adı aldı.

-Camp David Antlaşması’na giden yolu açması bakımından önemlidir.

Küresel Güçlerin Arap İsrail Savaşlarına Etkisi

-1956 Süveyş Krizi ile İsrail’den yana tavır alan İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu’daki otoriteleri sona erdi.

-ABD ve SSCB’nin bu otorite boşluğundan yararlanarak bölgede üstünlüğü ele geçirmek istemesi Soğuk Savaş’ın Orta Doğu’ya taşınmasına neden oldu.

-Soğuk Savaş sürecinde Ürdün ve Lübnan Batı Bloku tarafından desteklenirken Mısır’da Enver Sedat, Suriye’de devrimci Baas rejimi ve Filistinli gerillalar Doğu Bloku tarafından desteklendi.

-Bu gelişmeler Arap ülkeleri arasında bölünmeyi iyice derinleştirdi.

-İsrail, Batı Bloku’nda yer alarak ABD ile ilişkilerini geliştirdi.

ABD’nin Orta Doğu’daki SSCB yayılmasına karşı ilk hamlelerinden biri, 1955’te Türkiye önderliğinde kurulan Bağdat Paktı bölgesel dengeleri etkiledi.

-Bu paktın Türkiye tarafından kurulup Mısır’ı bertaraf etmesi, içerisinde Irak hariç Arap ülkesinin olmaması Arap dünyasında tepkilere ve beraberinde SSCB’ye karşı yakınlık duyulmasına neden oldu.

-ABD Başkanı Eisenhower, kendi adıyla anılan doktrin ile bölgeye ekonomik yardım yapma ve askerî müdahalede bulunma yetkisini elde etti.

-Bu hamle Arap dünyasında ayrışmayı daha da artırdı.

Camp David Antlaşması

-Mısır Hükûmetinin politikasında değişmeler başladı.

-ABD ve Batı’dan gelecek yardımlara duyulan ihtiyaç gibi nedenlerle SSCB’den uzaklaşma eğilimi başladı.

-Mısır, ilk olarak 1974’te ABD aracılığı ile başlayan barış görüşmeleriyle birtakım avantajlar elde etmenin yanında Sina Yarımadası’nın bir kısmını da geri aldı.

-ABD’de 1977’de başkan olan Carter, Orta Doğu’da barışın tesis edilmesine ağırlık verdi.

-Arap ve İsrail taraflarına baskı yaparak barışın önündeki engelleri kaldırmaya çalıştı.

-ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissenger da Arap-İsrail barışını sağlamak amacıyla 1978’de Arap ülkeleriyle İsrail arasında mekik diplomasisi yürüttü.

-Mısır lideri Enver Sedat, İsrail’e giderek Kudüs’ü ziyaret etti.

-İsrail Başbakanı Menahem Begin’ın (Menıhım Bicın) da Mısır’a gitmesiyle İsmailiye’de bir zirve yapıldı.

-Mısır, İsrail’i tanıyan ilk Arap devleti oldu.

-ABD ve SSCB, bölgede barışın sağlanması amacıyla Cenevre’de bir konferans düzenlemeye karar verdi fakat konferans bir türlü toplanamadı

-BM Güvenlik Konseyinin aldığı 242 sayılı kararla İsrail-Mısır arasında yapılacak antlaşmaya dair bazı esaslar belirlendi.

-İran Devrimi’nin yaşanması ABD ve İsrail’i tedirgin etti.

-İsrail’in Sina Yarımadası’ndan çekilmesi ve Süveyş Kanalı üzerindeki haklarının korunması gibi konularda uzlaşmaya varıldı.

-26 Mart 1979’da Beyaz Saray’da Camp David Antlaşması imzalandı.

-Bu antlaşmaya tepki olarak 18 Arap devleti Mısır ile ilişkilerini kesti.

-Bu antlaşmanın Arap devletleri arasında ortaya çıkardığı ayrışma, en çok SSCB’nin işine yaradı. Çünkü Arap devletlerinde ve toplumunda Batı karşıtlığı, ciddi oranda arttı.

4.2.2. 1960 Sonrası Enerji Kaynaklarındaki Değişim ve 1973 Petrol Krizi OPEC

-Sanayi Devrimi ile makineleşme alanında yaşanan gelişmeler, enerji kaynaklarına olan ihtiyacı artırdı.

-Petrolün keşfiyle dünya dengeleri tamamen değişti.

-Petrol, l. Dünya Savaşı ve ll. Dünya Savaşı’nın yanı sıra günümüzde yaşanan birçok çatışmanın en önemli nedenlerinden biri oldu.

-Bu enerji kaynağını 1960’a kadar Yedi Kız Kardeş diye adlandırılan ABD menşeli yedi petrol şirketi yönetti. -OPEC’in 1960’ta kurulmasından sonra petrol üreten ülkeler de petrol enerjisinde söz sahibi olmaya başladı.

-OPEC’in önemli kısmını oluşturan Arap ülkeleri, Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü (OAPEC) adıyla farklı bir oluşum daha kurdu.

-OPEC, 1960’ta Venezuela’nın çağrısı üzerine İran, Irak, Kuveyt ve Suudi Arabistan’ın da aralarında olduğu ülkeler tarafından kurulan birliktir. Sonrasında Cezayir, Angola, Libya, Nijerya, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri de bu birliğe dâhil olmuştur.

-ABD’li büyük petrol şirketlerinin tek taraflı olarak petrol fiyatlarında indirime gitmesi ile petrol ülkeleri büyük zarara uğradı.

-Petrolün siyaset üzerindeki etkisini fark eden Arap ülkeleri, Arap-İsrail savaşlarında İsrail ve yandaşlarını cezalandırmak için petrolü bir silah gibi kullandı.

-1970’lerin sonuna kadar enerji kaynağı lideri, petroldü.

-Yaşanan krizler sonrasında bol ve ucuz olan doğal gaza ağırlık verildi.

-Nükleer santrallerin ve hidroelektrik santrallerinin yapımı artarak devam etti.

-Geleceğe yönelik olarak hidrokarbon, dalga, gelgit, biyoenerji, metanhidrat, uzay tabanlı güneş enerjisi gibi farklı alanlarda enerji üretimi için altyapı çalışmaları devam etmektedir.

1973 Petrol Krizi

-ABD, 1971’de doların altınla değiştirilmesini temel alan Bretton Woods sistemi yerine piyasa kanunlarına göre iniş çıkışların yaşanabileceği ve doların uluslararası ödeme aracı olduğu yeni sisteme geçti.

-Bu sistem değişikliği dünya finans dengelerini altüst etti ve 1929 Ekonomik Buhranı’na benzer etkiler ortaya çıkmaya başladı.

-İlk etapta dolarda devalüasyon yaşandı.

-Petrol gelirlerinden adil pay alamayan petrol üreticisi ülkeler hem fiyat kontrolünü sağlamak hem de aralarında iş birliğine gitmek için OPEC’i kurmuştu.

-1970’li yıllara gelindiğinde OPEC ülkelerindeki petrol şirketleri millîleştirilip devletleştirildi (1972-Irak, 1973-İran vb.).

-Bu hamlelerle OPEC üyesi ülkelerin petrol üzerindeki kontrolleri artınca bu durumdan en çok etkilenen, petrol ihraç eden Arap ülkeleri oldu.

-OAPEC (Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliği) 1968’de Suudi Arabistan, Kuveyt ve Libya arasında dayanışmayı sağlamak amacıyla kuruldu.

-Sonra Cezayir, Bahreyn, Katar, BAE, Irak, Suriye ve Mısır da birliğe dâhil oldu.

-Petrol fiyatları 1973’te 2,59 dolarken 1974’te 11,65 dolara yükseldi.

-Uluslararası ekonomik krizler yaşanmaya başladı.

-1974’te Yeni Enerji Politika Stratejisi hazırlayarak enerji kullanımında tasarrufa gidilmesi yönünde de adımlar attı. -1973 Petrol Krizi ile petrol fiyatlarında yaşanan artış, gelişmiş sanayileri olumsuz etkiledi.

-Krizin etkileri 1980’li yıllara kadar sürdü.

-Bu kriz gelişmekte olan ülkelerde (Brezilya, Türkiye, Hindistan gibi) enflasyon, sanayileşmenin yavaşlaması gibi olumsuz etkilere neden oldu.

-Buna benzer bir krizin yaşanmaması için Türkiye’nin de kurucuları arasında olduğu Uluslararası Enerji Ajansının kurulması sağlandı.

4.2.3. İran-Irak Savaşı

-İran’la yaptığı Cezayir Anlaşması (1975) ile Şatt-ül Arap ve Kürt meselesini halleden Irak, Petrol Krizi ile de 1973’te 2 milyar dolar olan petrol gelirini 1980’de 26 milyar dolara çıkardı

-Bu ekonomik refah düzeyi Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’de bir öz güven meydana getirdi.

-Saddam Hüseyin Irak’ın Arap Birliğini gerçekleştireceğine inanan politikalar yürütmeye başladı.

-Fransa, SSCB, Almanya gibi gelişmiş ülkelerden silah alarak bir silahlanma yarışının içine girdi.

-İran ile yaşadığı sorunları ancak savaş yoluyla halledebileceğini düşünen Irak’ın, İran ile savaşa girme gerekçeleri oluşturdu.

-Irak, İran’da yaşanan ihtilal sonrasında baş gösteren kaos ortamından istifade ederek aralarındaki sınır sorunlarını kendi lehine çözmek istedi.

-İran’da devrim yapan Humeyni yönetimi, yüksek rütbeli subayları ordudan ihraç etti.

-ABD ve SSCB’yi şeytan devletler ilan etmesinden dolayı İran’ın büyük devletlerle arası açıldı.

-Irak ani bir taarruzla İran içlerine doğru girdi ve savaş 22 Eylül 1980’de başladı.

-Savaş, iki taraf açısından da üstünlüğün ele geçirilemediği bir mücadeleye dönüştü.

-1986’da İrangate (İrangeyt) Olayı (İsrailli bir general aracılığıyla İranlı yetkililerle gizlice görüşen ABD’nin İran’a silah satması)’nın patlak vermesi üzerine tüm dünya şoka girdi.

-Savaşın petrol güvenliğine zarar vermesi üzerine yeni bir krize meydan vermemek için ABD, olaya etki etti.

-BM Güvenlik Konseyinin aldığı kararla en kısa zamanda ateşkes yapılması istendi (1987).

-Irak öneriyi kabul ettiği hâlde biraz daha avantajlı durumda olan İran, anlaşmaya yanaşmadı.

-Irak’ın SSCB’den aldığı füzelerle İran’ı vurması, İngiltere ve Fransa’dan aldığı kimyasal silahlarla sınır boylarını vurması, katliam derecesine varan yıkımlara neden oldu.

-İran, 18 Temmuz 1988’de barışa razı oldu. 20 Ağustos 1988’de ateşkesin sağlanması ile savaş fiilen sona erdi. -İran-Irak Savaşı’nda Türkiye tarafsız kaldı.

-Batılı ülkeler her iki ülkeye silah satmaktan ve kredi vermekten geri kalmadı.

-Savaş karşıtı gibi görünüp savaşı destekleyen Batı’nın bu ikili oyunu İrangate Olayı’nda açıkça görüldü.

-Bu olayda İran-ABD-İsrail üçlüsü aktör olarak yer aldı.

-Çin, İran ile iyi ilişkiler kurarak bu ülkeye füze satışında bulundu.

-SSCB, Irak ile yaptığı anlaşma gereği Irak’a silah sattı.

-Her iki ülkeden de yaklaşık birer buçuk milyon insan hayatını kaybetti.

-Her iki ülkenin de milyarlarca dolar kaynağı heba oldu ve iki ülke de ekonomik darboğaza girdi.

-Her iki ülkenin de petrol kaynakları tahrip oldu.

-Arap ülkeleri arasındaki ayrılıklar daha da arttı.

-İsrail’in bölgede daha rahat hareket etmesine neden oldu.

-İran’da devrimi eleştirenler tasfiye edildi ve yeni rejim ülkeye tamamen hâkim oldu.

-Irak’ın bu savaştan kazançlı çıkmaması Saddam Hüseyin’i yeni bir maceraya (Kuveyt’in işgali) itti.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt