Oligarşi

  • Konbuyu başlatan Talebe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 2
  • Görüntüleme 1K
  • Etiketler
    oligarşi
  • Cevaplar: 2 Görüntüleme: 1K

Talebe

Yönetici
Katılım
14 Şub 2021
Konular
559
Mesajlar
4,059
Tepkime puanı
10,674
Puanları
113
Meslek - Branş
Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
OLİGARŞİ


Oligarşi, azınlığın kötü yönetimi anla­mına gelen bir kavramdır. Yunanca, sayıca az anlamındaki oligoi ile, egemenlik anla­mındaki arche kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Aristoteles, oligarşiyi iktidarın belli bir azınlık tarafından adaletsiz olarak kullanılması olarak görmüştür. Ona göre, oligarşi, aristokrasinin bozulmuş, soysuz-laşmış halidir. Egemenlik sınırlı bir vatan­daş grubuna verilse bile, hükümetin başın­dakiler, eğer genel yaran gözönünde tutar­larsa, yönetim şekli oligarşi değil aristokra­sidir. Oligarşi ile aristokrasi arasındaki fark, etik niteliktedir. Oligarşide adaletsiz bir zenginlik, aristokraside ise, erdem ha­kimdir.
Tarihsel süreç içerisinde oligarşi, genel­likle iki temel ortamda filizlenmiştir. Bun­lardan birincisi, kalabalık bir ülkenin veya bölgenin farklı ırktan bir grup insan tarafın­dan istila edilmesidir. Eski Yunan'ın ilk dö­nemleri, göçler zamanındaki Alman kabile­leri gibi. Oligarşinin filizlenmesine elveriş­li ikinci ortam ise, askerden ve yönetimden destek almadan gücünü devam ettireme­yen, nisbeten küçük bir grubun elinde bü­yük çapta bir servetin toplanmasıdır. Oli­garşinin plütokrasi ile birleştiği bu duruma Yunan, italyan ve Alman şehir devletlerin­den örnekler verilebilir. Bu noktada oligar­şi, toplumun genel refahı düşerken, zengin­liğin bu adaletsiz dağıtımının sürdürülebilmesi için gerekli olan yasal ve siyasal çatı olarak tanımlanabilir.
Tüm hükümet şekillerinin eninde sonun­da bir azınlık yönetimine indirgenebileceği sık sık tekrarlanan bir görüştür. Oligarşinin niceliksel, yani sayısal anlamı üzerinde du­ran bu görüşe göre, aristokrasi, azınlığın yönetiminin sadece akılcı ve ahlaksal yön­de bir meşrulaştırılması olarak görülürken, monarşinin de kendisine bağlı küçük bir idari grup olmadan işleyemeyeceği vurgu­lanmakta, demokrasinin ise, iktidarın halk­ta olduğu ilkesine dayanmasına rağmen, gerçekte, karar alıcı durumdaki sınırlı bir gruba dayandığı iddia edilmektedir. Böyle­ce, demokrasi bile, azınlığın yönettiği ve çoğunluğun yönetildiği bir "azınlık siste­mi" olarak karşımıza çıkmaktadır. Ünlü İtalyan siyaset bilimci Gaetano Mosca'nın, "her zaman etkin bir oligarşik kontrol kur­duğundan" söz ettiği, "siyasal sınıfı veya Vİlfredo Pareto'nun "elitleri" de aynı bağ­lamda ele alınabilir. Ancak, çoğunlukların perde arkasında, daima hareket eden azın­lıkların bulunduğu bir gerçekse de, yönetim biçimlerini birbirinden ayıran temel kriter, karar alıcıların sayısal olarak sınırlı bir gruptan oluşması değil, bu grubun oluştu­rulma metodu, rolü ve gücünün sınırlandırı­lıp sınırlandırıl madiği veya ne şekilde sınır­landırıldığıdır. Demokraside kimse kendi kendini seçemez, kimse kendi kendisine hükmetme iktidarı veremez ve bundan do­layı kimse kendisine şartsız ve sınırsız bir iktidar sağlayamaz. Demokrasilerde iktidar dağınık, sınırlı, kontrol altında ve sırayla kullanılır. Ayrıca, demokraside de karar al­ma bir azınlık elinde toplanmakla beraber, demokrasi, açık ve birbirleriyle yanşan azınlıkları sürekli olarak yaratan bir yöntemdir. Bu azınlıkların davranışı, seçmen­lerin gelecek seçimlerde nasıl bir tepki gös­terecekleri hakkındaki tahminler ile yön­lendirilir.
Demoraksilerin özde birer oligarşi oldu­ğu iddiası bir bakıma demokrasileri fazla­sıyla idealize eden, onlara gerçekçi bir göz­le bakmayan düşünürlerin pratikle karşılaş­tıklarında duyduklan hayal kırıklığını yan­sıtmaktadır. İdealize edilen demokrasinin gerçek hayatta bulunmayışı, onların de­mokrasinin hiç olmadığını ileri sürmelerine yol açmıştır. Yunan felsefesinden kaynak­lanan diğer saf sayısal hükümet kavram lan gibi, oligarşi de bir yönelim biçimi hakkın­da gerçekte bilmek istediklerimizi bize söy­lemekten uzak bir kavramdır.
(SBA)
• Tarihde az sayıda kişilerin iktidarı el­de tuttukları çeşitli toplumlar görülmüştür. Aristoteles oligarşiyi, kötü insanların hak­sız yönetimi anlamında kullanmıştır. Esas itibariyle aristokrasinin donatılmış bir şekli olan oligarşinin ortaya çıkışı, savaşlarda gücünü kaybeden yönetim kesimi karşısın­da, toplum yapısında ortaya çıkan varlıklı­lar sınıfının devlet yöneliminde söz ve mev­ki sahibi olmalarıyla başlamıştır. Azınlıkta olan varlıklı sınıfın etkisindeki siyasal sis­temlerde, kamuya ilişkin kararların alınma­sı ve kuralların konulması işiyle ilgilenmek için birtakım malî ve ekonomik gereklerin önşart olarak konulması iktidarla daha az kişinin İlgilenmesini sağlamış ve giderek oligarşik eğilimler göstermiştir.
Oligarşilerde iktidara egemen olan az sayıda kişilerden oluşan grup, bir aile olabi­leceği gibi, çok dar bir sınıf da olabilir.
Aslında oligarşi, insan toplumlarının ta­rihsel belli bir dönemini ifade etmemekte
ve en demokratik dönemlerde bile çeşitli Örgütferde görülebilmektedir. Ünlü İtalyan düşünürü Roberto Michels, XX. yüzyılın başlarında Avrupa'da ve özellikle de Al-manya'daki sosyalist partilerle işçi sendika­ları üzerinde yaptığı inceleme ve analizlere dayanarak en demokratik örgütlerde bile ik­tidarın kullanımı ve iktidarı elde tulan kişi­lerin genel Özelliklerinin oligarşik nitelikler taşıdığını ortaya koyarak meşhur Oligarşi­nin Tunç Kanunu (loi de la fer d'oligarchie) teorisini geliştirmiştir. Michcls'in teorisine göre, iktidar sahiplerinin atanmalarında iz­lenen yöntem ister açık ve hür seçimler, is­terse kooptasyon vb. olsun her konudaki yöneticilerin iktidarlarını sürdürme eğilimi vardır ve bu sebeple kendilerinden sonra gelecek olanları, bir çeşit kooptasyon usulü ile belirlerler; seçimler ise bu durumu onay­lamaktan başka bir anlam taşımaz. Böylece tüm örgütlerde iktidar grubunun oluşumu -demokratik olsa bile- tunçtan bir yasaya bağlı bulunmaktadır ve bir tür oligarşi de­vam etmektedir.
R. Michels'ten sonra örgüücrde iktidar grubunun oluşumu ve yapısı üzerinde yapı­lan ampirik inceleme ve araştırmalar da bu gerçeği doğrulamıştır.
Türkiye'de kamu yönetiminde klasik ba­kanlıklarda Siyasal Bilgiler Fakültesi me­zunlarının, yeni bakanlıklarda ise Orta Do­ğu Teknik Üniversitesi mezunlarının ege­men oldukları tesbit edilmiştir ki, bu durum da oligarşik eğilimleri ortaya koymaktadır. Davut DURSUN
 
Oligarşi, sadece belirli bir zümrenin bir ülkeyi yönetmesiyle ortaya çıkan yönetim biçimidir. Yunancadaki 'az' ve 'yönetim' kelimelerinin birleşmesiyle oluşturulmuş bir kelimedir.
Genelde yönetimdeki grup, askeri, siyasi veya maddi olarak ülkenin önde gelen gruplarından birisidir. Bazı siyaset bilimciler, yönetim şekli ne olursa olsun, her devletin yönetiminde mutlaka bir oligarşi olduğunu belirtirler
 
Oligarşi : Egemenliğin bir sınıfı zümreye veya gruba ait olduğu yönetim sistemidir. (Örnek: Eskiden Beyazların egemenliğindeki Güney Afrika Cumhuriyeti)
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt