- Katılım
- 14 Şub 2021
- Mesajlar
- 3,606
- Tepkime puanı
- 15,745
- Tepkiler
- 15,535
- Puanları
- 113
- Meslek - Branş
- Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
OSMANLI DEVLETİ’NDE SANAYİLEŞME ÇABALARI
-Sanayi Devrimi’nden önce Osmanlı Devleti’nin ekonomisi tarıma, ticarete ve küçük ölçekli atölyelerde yürütülen üretime dayanmaktadır.
-Zamanla merkezî otoritenin zayıflaması, tımar sisteminin bozulması, savaşlarda alınan başarısızlıklar ve toprak kayıpları sonucunda Osmanlı ekonomisi; sanayileşen Avrupa’yla rekabet edememiştir.
-Osmanlı Devleti, XIX. yüzyılın başından itibaren Avrupa ülkeleri gibi sanayileşmek istemiştir.
-Osmanlı’nın sanayileşme çabaları; sermaye birikiminin yetersizliği, bilimde ve teknolojide geri kalınması, yetişmiş personel eksikliği ve geleneksel iktisadi düşünce biçimi, sömürgeci devletlerin faaliyetleri ve kapitülasyonlar, gibi nedenlerden dolayı sonuçsuz kalmıştır.
-İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi Avrupalı devletler; XVI. yüzyılın sonlarına doğru merkantilizm sistemi sayesinde sermayelerini güçlendirmiştir.
-İlerleyen süreçte ekonomileri güçlenen Avrupa devletleri sanayileşmeye başlamıştır.
-Batı’da bu tür gelişmeler yaşanırken Osmanlı Devleti merkantilizm karşıtı politikalar izledi ve ihracatı sınırlandırdı. -İhracatın çok az olması ise sermaye girişini yavaşlatmıştır.
-Yabancı tüccarlara sürekli imtiyazlar tanınması, sermayenin büyük bir kısmının sadece bu ellerde toplanmasına sebep olmuştur.
-Osmanlı toplumundaki gayrimüslimler, ekonomik hayatta ticareti ve tefeciliği tekelinde tutmuş ve birikimlerini sanayiye aktarmamış, Avrupa devletlerinde olduğu gibi ulusal sanayi, gelişme imkânı bulamamıştır.
-Osmanlı Devleti, sanayideki teknolojik gelişmelerin yanında tıbbi gelişmelere de kayıtsız kalmıştır.
-Salgın hastalıklara karşı modern tıp tekniklerini uygulayamayan Osmanlı Devleti’nde, nüfus artışı Avrupa ülkelerine göre kısıtlı kalmıştır.
-Osmanlı Devleti’nde sanayileşme çabalarındaki bir diğer engel de nitelikli personel sıkıntısıdır.
-Sanayileşmenin önündeki bir başka engel de devletin ekonomik kalkınma için uzun vadeli stratejiler üretememesidir.
-Osmanlı Devleti’nde sanayileşmenin önündeki engellerden bir diğeri ise XIX. yüzyılda uzun süren ağır maliyetli savaşlardır.
-Bu savaşlar, bir yandan işgücünü azaltırken diğer yandan devletin sanayileşme için bütçeden gelir ayırmasına engel olmuştur.
-Ekonomisi tarıma dayalı olan Osmanlı Devleti’nde, nüfusun üretken kesimi savaşlarda kullanıldığı için devletin tarımsal üretimi azalmış ve üründen elde edilen vergi gelirleri düşmüştür.
-Ayrıca ağır dış borçlar da devletin sanayileşmesi için gerekli kaynağı ayırmasını engellemiştir.
-Osmanlı yöneticileri, aslında XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren ülkenin ihtiyaçlarını dikkate alan pek çok sanayileşme hamlesi yapmıştır. Ancak gerçek anlamda fabrikaların faaliyete geçmesi XIX. yüzyılın başlarını bulmuştur.
-Çeşitli alanlarda faaliyet gösteren fabrikalar çoğalmış, aynı yıllarda özel teşebbüse de fabrika kurması için çeşitli teşvikler ve kolaylıklar gösterilmiştir.
- XIX. yüzyılda ordunun, donanmanın ve sarayın taleplerini karşılamak amacıyla Osmanlı Devleti, en son kullanılan teknolojiyi Avrupa’dan ithal ederek bir dizi fabrika kurmuştur.
-Tanzimat Dönemi’nden sonra; İstanbul ve çevresinde dokuma, çuha, basma ve demir döküm fabrikaları ile feshane, tophane ve tersane açılmıştır.
-Fakat sanayileşme amacıyla kurulan bu fabrikalar, istenilen başarıları elde edememiş ve kısa sürede kapanma noktasına gelmiştir.
Balta Limanı Antlaşması’nın Osmanlı Devleti’ne Etkisi (1838)
-XIX. yüzyılın başlarında Sanayi Devrimi’ni tamamlayan İngiltere, Napoleon Savaşları’nda Fransa’yı yenerek dünya pazarlarında rakipsiz duruma gelmiştir.
-Sanayi Devrimi’ni yaşamakta olan diğer Avrupa ülkeleri, aldıkları önlemlerle İngiliz mallarının kendi pazarlarına girmesini engellemiştir.
-Avrupa ülkelerinin aldıkları önlemler karşısında İngilizler, Latin Amerika’dan Çin’e kadar birçok ülkeyle ya diplomasi yoluyla ya da silah kullanarak serbest ticaret antlaşmaları imzalamıştır.
-Osmanlı ülkesi de özellikle İngilizlerin ilgi odağı hâline gelmiştir.
-XIX. yüzyılın başlarından itibaren Doğu Akdeniz’de güçlenen Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, ekonomik çıkarlarını tehdit ettiği için İngiltere’yi; saltanatını tehlikeye soktuğu için de Osmanlı Devleti’ni rahatsız etmiştir.
-Mehmet Ali Paşa tehdidi karşısında Osmanlı padişahı II.Mahmut’un Rusya’dan destek alması üzerine İngiltere, Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını Rus tehdidi altında hissetmiş ve Mehmet Ali Paşa sorununda Osmanlı Devleti’ne yardım etmiştir.
-Bu yardımı karşılığında Osmanlı Devleti, İngiltere ile 16 Ağustos 1838’de imzalanan Balta Limanı Antlaşması ile sanayileşmiş Batı ülkeleriyle yaptığı ticarette önemli bir aşama oluşturmuştur.
-Bu antlaşma, her devlete açık tutulmuş ve bütün Avrupa ülkeleri bu antlaşmadan yararlanmak istemiştir.
-Aynı yıl Fransa ile daha sonra da İsveç, Norveç, İspanya, Hollanda, Prusya, Danimarka ve Belçika gibi ülkelerle ticaret antlaşmaları imzalanmıştır.
-Osmanlı Devleti’nin bu ticaret antlaşmalarını imzaladığı ve ithalatı artırdığı dönemde, Avrupalı devletler yüksek gümrük vergileri ile ithalatı azaltıp ihracatı teşvik ederek tam tersi bir politika izlemiştir.
-Balta Limanı Antlaşması’yla iç ve dış ticaretteki sınırlamalar kaldırılmış ve yabancı malların ülkeye kolayca girişine imkân sağlamıştır.
-Osmanlı Devleti’nin bağımsız ticaret siyaseti izleyebilme seçeneği de ortadan kalkmıştır.
-Balta Limanı Antlaşması yabancı tüccarlara vergi muafiyeti getirirken yerli tüccarlar vergi ödemeye devam etmiştir.
-Böylece Osmanlı pazarları geniş ölçüde yabancıların denetimine geçmiş ve Avrupa’yla girilen rekabet karşısında Osmanlı esnafı faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştır.
-Balta Limanı Antlaşması’nda gümrük vergilerinin düşük tespit edilmesi ve ek vergi konulamaması nedeniyle Osmanlı Devleti, gümrük gelirlerinde önemli kayıplar yaşamıştır.
-1853-1856 yılları arasındaki Kırım Savaşı’nın masrafları da eklenince devlet dış borçlanmaya başvurmak zorunda kalmıştır.
-Avrupa ülkeleri ile imzalanan ticaret antlaşmaları ve uygulanan reformlar, Osmanlı ekonomisinde büyük tahribata neden olmuştur.
-Batı’nın sanayi ürünlerine karşı ülke açık pazar olmaya mahkûm olmuştur.
Kapitalist Avrupa’nın Sömürgeciliği
-Sömürgecilik, eski çağlardan modern zamanlara gelene kadar farklı şekillerde uygulanmıştır.
-Günümüzde de devam eden sömürgecilik, XV. yüzyılın sonlarından itibaren sistemli bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır.
-Coğrafi Keşifler’le Amerika kıtası gibi yeni topraklara ulaşan Avrupalılar, bu toprakları kısa zamanda istila etmiştir. -Keşfedilen bölgelerdeki yerli halklar katliama maruz kalmış ve kültür varlıkları tamamen tahrip edilmiştir. -Kapitalizmin işgücü ihtiyacı, köle ticaretini ortaya çıkarmış ve Afrika'nın hür insanları Avrupalılar tarafından ticari bir mal hâline getirilerek kıtalar arası köle pazarlarında satılmıştır.
-İngilizler, Hollandalılar ve Fransızlar; Sanayi Devrimi’nin etkisiyle sömürgeciliğe farklı bir boyut kazandırmıştır.
-Bu ülkelerin kapitalist uygulamalarla ucuz ve fazla mal üretimi, dünya ticaret dengesini değiştirmiştir. -Bu durum Avrupa’da hammadde ve pazar sorununu ortaya çıkarmış aynı zamanda Avrupa ülkelerini yeni pazarlar aramak zorunda bırakmıştır.
-Avrupalılar, kendi pazarlarını yüksek gümrük vergileriyle korumuştur.
-Avrupa uyguladığı kapitalist politikalar gereği; İran, Çin ve Osmanlı Devleti gibi ülkelerin madenlerini ve tarım alanlarını işletmiş ayrıca buralarda liman ve demiryolu inşa etme haklarını alarak sömürgecilik politikalarını uygulamıştır.
-Avrupalılar yol ve demiryolu inşasında yerli halkları zorla çalıştırarak ülkenin insan kaynağını da kullanmıştır.
-Sanayi Devrimi’nin sağladığı teknik üstünlükle dünyaya egemen olan Avrupalılar, sadece ekonomik sömürüyle yetinmemiş kendi uygarlıklarının üstünlüğüne inanarak, bu üstünlüğü dünyanın geri kalanına da yayma amacıyla asimilasyon hareketine başlamıştır.
-Önce misyonerler vasıtasıyla Hristiyanlığı dünyaya yaymaya çalışan Avrupalılar, ardından ticaret ve diplomasi alanında kendi dillerini zorunlu hâle getirerek yerli halkların dillerini asimile etmiştir.
-Küresel kapitalizm, Avrupa’da aşırı sermaye birikimi meydana getirmiş, İngiliz ve Fransız yatırımcılar, fazla paralarını Osmanlı Devleti gibi ülkelere borç vererek değerlendirmiştir.
-Avrupalı devletler, borçlandırdığı ülkeler üzerinde ekonomik nüfuz elde ederek hem ürettikleri malları hem de nakdî sermayelerini değerlendirmiştir.
-Balta Limanı ve sonrasında yapılan ticaret antlaşmaları ile Osmanlı Devleti hem Batı’nın pazarı hâline gelmiş hem de Avrupalıların sermayesini değerlendirdiği bir ülke olmuştur.
Osmanlı topraklarına giren yabancı sermaye, Osmanlı Devleti’nin gelişimine katkı sağlamayı amaçlamamıştır.
-Yabancı sermayenin amacı Osmanlı Devleti’nin iç pazarlarına nüfuz etmek ve kaynaklarını ele geçirmek olmuştur.
-Başta İngiltere olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri iç pazarlara mal taşımak için demiryolu ağının kurulması üzerinde durmuştur.
-Böylece yabancı mallar iç pazara ucuz fiyatla ve kolayca taşınmış, o bölgelerin hammadde ve tarım ürünleri de Avrupa’ya nakledilmiştir.
-Bu amaçla İngilizler, İzmir-Aydın demiryolunu inşa etmiştir. Yine aynı amaçla Almanlar da Bağdat-Basra üzerinden demiryoluyla tüm Doğu’ya açılmayı düşünmüştür.
-Sanayi Devrimi’nden önce Osmanlı Devleti’nin ekonomisi tarıma, ticarete ve küçük ölçekli atölyelerde yürütülen üretime dayanmaktadır.
-Zamanla merkezî otoritenin zayıflaması, tımar sisteminin bozulması, savaşlarda alınan başarısızlıklar ve toprak kayıpları sonucunda Osmanlı ekonomisi; sanayileşen Avrupa’yla rekabet edememiştir.
-Osmanlı Devleti, XIX. yüzyılın başından itibaren Avrupa ülkeleri gibi sanayileşmek istemiştir.
-Osmanlı’nın sanayileşme çabaları; sermaye birikiminin yetersizliği, bilimde ve teknolojide geri kalınması, yetişmiş personel eksikliği ve geleneksel iktisadi düşünce biçimi, sömürgeci devletlerin faaliyetleri ve kapitülasyonlar, gibi nedenlerden dolayı sonuçsuz kalmıştır.
-İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi Avrupalı devletler; XVI. yüzyılın sonlarına doğru merkantilizm sistemi sayesinde sermayelerini güçlendirmiştir.
-İlerleyen süreçte ekonomileri güçlenen Avrupa devletleri sanayileşmeye başlamıştır.
-Batı’da bu tür gelişmeler yaşanırken Osmanlı Devleti merkantilizm karşıtı politikalar izledi ve ihracatı sınırlandırdı. -İhracatın çok az olması ise sermaye girişini yavaşlatmıştır.
-Yabancı tüccarlara sürekli imtiyazlar tanınması, sermayenin büyük bir kısmının sadece bu ellerde toplanmasına sebep olmuştur.
-Osmanlı toplumundaki gayrimüslimler, ekonomik hayatta ticareti ve tefeciliği tekelinde tutmuş ve birikimlerini sanayiye aktarmamış, Avrupa devletlerinde olduğu gibi ulusal sanayi, gelişme imkânı bulamamıştır.
-Osmanlı Devleti, sanayideki teknolojik gelişmelerin yanında tıbbi gelişmelere de kayıtsız kalmıştır.
-Salgın hastalıklara karşı modern tıp tekniklerini uygulayamayan Osmanlı Devleti’nde, nüfus artışı Avrupa ülkelerine göre kısıtlı kalmıştır.
-Osmanlı Devleti’nde sanayileşme çabalarındaki bir diğer engel de nitelikli personel sıkıntısıdır.
-Sanayileşmenin önündeki bir başka engel de devletin ekonomik kalkınma için uzun vadeli stratejiler üretememesidir.
-Osmanlı Devleti’nde sanayileşmenin önündeki engellerden bir diğeri ise XIX. yüzyılda uzun süren ağır maliyetli savaşlardır.
-Bu savaşlar, bir yandan işgücünü azaltırken diğer yandan devletin sanayileşme için bütçeden gelir ayırmasına engel olmuştur.
-Ekonomisi tarıma dayalı olan Osmanlı Devleti’nde, nüfusun üretken kesimi savaşlarda kullanıldığı için devletin tarımsal üretimi azalmış ve üründen elde edilen vergi gelirleri düşmüştür.
-Ayrıca ağır dış borçlar da devletin sanayileşmesi için gerekli kaynağı ayırmasını engellemiştir.
-Osmanlı yöneticileri, aslında XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren ülkenin ihtiyaçlarını dikkate alan pek çok sanayileşme hamlesi yapmıştır. Ancak gerçek anlamda fabrikaların faaliyete geçmesi XIX. yüzyılın başlarını bulmuştur.
-Çeşitli alanlarda faaliyet gösteren fabrikalar çoğalmış, aynı yıllarda özel teşebbüse de fabrika kurması için çeşitli teşvikler ve kolaylıklar gösterilmiştir.
- XIX. yüzyılda ordunun, donanmanın ve sarayın taleplerini karşılamak amacıyla Osmanlı Devleti, en son kullanılan teknolojiyi Avrupa’dan ithal ederek bir dizi fabrika kurmuştur.
-Tanzimat Dönemi’nden sonra; İstanbul ve çevresinde dokuma, çuha, basma ve demir döküm fabrikaları ile feshane, tophane ve tersane açılmıştır.
-Fakat sanayileşme amacıyla kurulan bu fabrikalar, istenilen başarıları elde edememiş ve kısa sürede kapanma noktasına gelmiştir.
Balta Limanı Antlaşması’nın Osmanlı Devleti’ne Etkisi (1838)
-XIX. yüzyılın başlarında Sanayi Devrimi’ni tamamlayan İngiltere, Napoleon Savaşları’nda Fransa’yı yenerek dünya pazarlarında rakipsiz duruma gelmiştir.
-Sanayi Devrimi’ni yaşamakta olan diğer Avrupa ülkeleri, aldıkları önlemlerle İngiliz mallarının kendi pazarlarına girmesini engellemiştir.
-Avrupa ülkelerinin aldıkları önlemler karşısında İngilizler, Latin Amerika’dan Çin’e kadar birçok ülkeyle ya diplomasi yoluyla ya da silah kullanarak serbest ticaret antlaşmaları imzalamıştır.
-Osmanlı ülkesi de özellikle İngilizlerin ilgi odağı hâline gelmiştir.
-XIX. yüzyılın başlarından itibaren Doğu Akdeniz’de güçlenen Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, ekonomik çıkarlarını tehdit ettiği için İngiltere’yi; saltanatını tehlikeye soktuğu için de Osmanlı Devleti’ni rahatsız etmiştir.
-Mehmet Ali Paşa tehdidi karşısında Osmanlı padişahı II.Mahmut’un Rusya’dan destek alması üzerine İngiltere, Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını Rus tehdidi altında hissetmiş ve Mehmet Ali Paşa sorununda Osmanlı Devleti’ne yardım etmiştir.
-Bu yardımı karşılığında Osmanlı Devleti, İngiltere ile 16 Ağustos 1838’de imzalanan Balta Limanı Antlaşması ile sanayileşmiş Batı ülkeleriyle yaptığı ticarette önemli bir aşama oluşturmuştur.
-Bu antlaşma, her devlete açık tutulmuş ve bütün Avrupa ülkeleri bu antlaşmadan yararlanmak istemiştir.
-Aynı yıl Fransa ile daha sonra da İsveç, Norveç, İspanya, Hollanda, Prusya, Danimarka ve Belçika gibi ülkelerle ticaret antlaşmaları imzalanmıştır.
-Osmanlı Devleti’nin bu ticaret antlaşmalarını imzaladığı ve ithalatı artırdığı dönemde, Avrupalı devletler yüksek gümrük vergileri ile ithalatı azaltıp ihracatı teşvik ederek tam tersi bir politika izlemiştir.
-Balta Limanı Antlaşması’yla iç ve dış ticaretteki sınırlamalar kaldırılmış ve yabancı malların ülkeye kolayca girişine imkân sağlamıştır.
-Osmanlı Devleti’nin bağımsız ticaret siyaseti izleyebilme seçeneği de ortadan kalkmıştır.
-Balta Limanı Antlaşması yabancı tüccarlara vergi muafiyeti getirirken yerli tüccarlar vergi ödemeye devam etmiştir.
-Böylece Osmanlı pazarları geniş ölçüde yabancıların denetimine geçmiş ve Avrupa’yla girilen rekabet karşısında Osmanlı esnafı faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştır.
-Balta Limanı Antlaşması’nda gümrük vergilerinin düşük tespit edilmesi ve ek vergi konulamaması nedeniyle Osmanlı Devleti, gümrük gelirlerinde önemli kayıplar yaşamıştır.
-1853-1856 yılları arasındaki Kırım Savaşı’nın masrafları da eklenince devlet dış borçlanmaya başvurmak zorunda kalmıştır.
-Avrupa ülkeleri ile imzalanan ticaret antlaşmaları ve uygulanan reformlar, Osmanlı ekonomisinde büyük tahribata neden olmuştur.
-Batı’nın sanayi ürünlerine karşı ülke açık pazar olmaya mahkûm olmuştur.
Kapitalist Avrupa’nın Sömürgeciliği
-Sömürgecilik, eski çağlardan modern zamanlara gelene kadar farklı şekillerde uygulanmıştır.
-Günümüzde de devam eden sömürgecilik, XV. yüzyılın sonlarından itibaren sistemli bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır.
-Coğrafi Keşifler’le Amerika kıtası gibi yeni topraklara ulaşan Avrupalılar, bu toprakları kısa zamanda istila etmiştir. -Keşfedilen bölgelerdeki yerli halklar katliama maruz kalmış ve kültür varlıkları tamamen tahrip edilmiştir. -Kapitalizmin işgücü ihtiyacı, köle ticaretini ortaya çıkarmış ve Afrika'nın hür insanları Avrupalılar tarafından ticari bir mal hâline getirilerek kıtalar arası köle pazarlarında satılmıştır.
-İngilizler, Hollandalılar ve Fransızlar; Sanayi Devrimi’nin etkisiyle sömürgeciliğe farklı bir boyut kazandırmıştır.
-Bu ülkelerin kapitalist uygulamalarla ucuz ve fazla mal üretimi, dünya ticaret dengesini değiştirmiştir. -Bu durum Avrupa’da hammadde ve pazar sorununu ortaya çıkarmış aynı zamanda Avrupa ülkelerini yeni pazarlar aramak zorunda bırakmıştır.
-Avrupalılar, kendi pazarlarını yüksek gümrük vergileriyle korumuştur.
-Avrupa uyguladığı kapitalist politikalar gereği; İran, Çin ve Osmanlı Devleti gibi ülkelerin madenlerini ve tarım alanlarını işletmiş ayrıca buralarda liman ve demiryolu inşa etme haklarını alarak sömürgecilik politikalarını uygulamıştır.
-Avrupalılar yol ve demiryolu inşasında yerli halkları zorla çalıştırarak ülkenin insan kaynağını da kullanmıştır.
-Sanayi Devrimi’nin sağladığı teknik üstünlükle dünyaya egemen olan Avrupalılar, sadece ekonomik sömürüyle yetinmemiş kendi uygarlıklarının üstünlüğüne inanarak, bu üstünlüğü dünyanın geri kalanına da yayma amacıyla asimilasyon hareketine başlamıştır.
-Önce misyonerler vasıtasıyla Hristiyanlığı dünyaya yaymaya çalışan Avrupalılar, ardından ticaret ve diplomasi alanında kendi dillerini zorunlu hâle getirerek yerli halkların dillerini asimile etmiştir.
-Küresel kapitalizm, Avrupa’da aşırı sermaye birikimi meydana getirmiş, İngiliz ve Fransız yatırımcılar, fazla paralarını Osmanlı Devleti gibi ülkelere borç vererek değerlendirmiştir.
-Avrupalı devletler, borçlandırdığı ülkeler üzerinde ekonomik nüfuz elde ederek hem ürettikleri malları hem de nakdî sermayelerini değerlendirmiştir.
-Balta Limanı ve sonrasında yapılan ticaret antlaşmaları ile Osmanlı Devleti hem Batı’nın pazarı hâline gelmiş hem de Avrupalıların sermayesini değerlendirdiği bir ülke olmuştur.
Osmanlı topraklarına giren yabancı sermaye, Osmanlı Devleti’nin gelişimine katkı sağlamayı amaçlamamıştır.
-Yabancı sermayenin amacı Osmanlı Devleti’nin iç pazarlarına nüfuz etmek ve kaynaklarını ele geçirmek olmuştur.
-Başta İngiltere olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri iç pazarlara mal taşımak için demiryolu ağının kurulması üzerinde durmuştur.
-Böylece yabancı mallar iç pazara ucuz fiyatla ve kolayca taşınmış, o bölgelerin hammadde ve tarım ürünleri de Avrupa’ya nakledilmiştir.
-Bu amaçla İngilizler, İzmir-Aydın demiryolunu inşa etmiştir. Yine aynı amaçla Almanlar da Bağdat-Basra üzerinden demiryoluyla tüm Doğu’ya açılmayı düşünmüştür.