Rüşvet Mahkumları

RÜŞVET MAHKUMLARI

Osmanoğulları prensip olarak gayri meşru işler yapmazlardı. Alimlerin “yasaktır” dediğinden sakınırlardı. Osman Gazi, Orhan Gazi ve Sultan Murat zamanındaki alimler de kötü ve bozuk hallerden uzak idiler. Fakat Yıldırım Beyazıt'ın vezir-i azamı Ali Paşa, içkiye, eğlenceye dalmış bir fasık idi. Onun yürüttüğü devlet işleri aksamaya başlamıştı . Padişah da Sırp kızı olan karısının ve Ali Paşa'nın tesiriyle bir süre sefahat aleminde yer almıştı. Sonunda bey paşaya, küçük büyüğe uyup, halk arasında zulüm ve haksızlık yayılmaya başladı. Kadılar da rüşvet derdine düştü , iş baştan aştı.

Beyazıt Han, gelen şikayetler üzerine kadıları teftiş ettirince, rüşvet suçları ortaya çıktı. Suçlu görülen seksen kadıyı Yenişehir'de ahşap bir eve doldurup yakmaya karar verdi. Fesatbaşı Ali Paşa, bu karar karşısında dehşet ve çaresizlik içinde kaldı. Kadıları kurtarmak için bir plân düşündü. Padişahın bir nedimi (sohbet arkadaşı) vardı. Ona çokça para teklif ederek, kadıların kurtarılması için bir çare bulmasını istedi. Aslı Arap olan nedim de Beyazıt Han'ın huzuruna çıkıp, Bursa'dan İstanbul'a gitmek için izin istedi. Sebebi sorulunca, yüz kadar hıristiyan keşiş (papaz) getirip yakılacak kadıların yerine konulması fikrinde olduğunu söyledi ve ekledi:

- Bu kadılar cahil keşişler alimdir. Sen kadıları kırıp Kur'an ahkâmını giderirsin, bu papazlar da bari incil hükümlerini uygulasınlar!

Sultan Beyazıt bu sözdeki espriyi (af isteğini) sezmişti. Ali Paşa'yı çağırıp sordu:

- Bu kadılar aslında alim oldukları halde, niçin ilmiyle amel etmeyip rüşvet alıyorlardı?

Ali Paşa ise kadıların tayin edilmiş yeterli maaşları olmadığından, kerhen bu duruma düştüklerini açıkladı. Bunun üzerine idamlık kadılar, bir süre hapis cezasından sonra serbest bırakıldı. Onlar için uygun bir ücret tahsis edildi. Bu uygulama asırlarca sürdü.

Yıldırım Beyazıt'ın yaptırdığı Ulu Cami'yi gezen Emir Sultan Hazretleri:

- Cami güzel de meyhanesi eksik, der. Yıldırım buna şaşırınca şu karşılığı alır:

“Allah yapısı insan vücudu içki ile meyhane yapılırsa, kul yapısı taş bina da meyhane olamaz mı?”

Bunun üzerine padişah tövbekâr olur ve bir süredir içini karartan içki günahından kurtulur.

Cihannüma, 1/337-39; Tacü't - Tevarih , 1/212-14/223; Solakzade Tarihi, 1/79-82, 86.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt