Temel Kavramlar ve Fikir Akımları

TEMEL KAVRAMLAR

A. SİYASİ KAVRAMLAR

Milliyetçilik (Ulusçuluk):
Bir ulusun maddi ve manevi unsurlarına sahip çıkılması, yaşanılması ve yaşatılmasını savunan anlayıştır.
Fransız İhtilaliyle siyasal bir boyut kazanan milliyetçilik anlayışı bütün milletlerin yaşadığı topraklar üzerinde bağımsız devletlerini kurmalarını ve bu devletleri de kendi iradeleriyle yönetmelerini savunur.


UYARIMilliyetçilik ilkesi; milletlerin eşitliği, milletlerin kendi kaderlerini tayin edebilme, ulusal bağımsızlık ve ulusal egemenlik ilkelerini öngörür.

Milletlerin Eşitliği: Milletlerin uluslararası alanda aynı haklara ve eşit statüye sahip olmasıdır.
Milletlerin kendi kaderlerini tayin edebilmesi: Milletlerin kendi gelecekleri hakkındaki kararları hiçbir yabancı otorite ve gücün etkisi altına girmeden özgürce kullanabilmesidir.
Ulusal Bağımsızlık: Bir milletin kendi sınır bütünlüğü içerisinde başka bir devletin veya milletin etki ve güdümü altına girmeden bütün yönetim güçlerini tek başına kullanabilmesi ve özgürce yaşamasıdır.


UYARIToprakların işgale uğraması, devletlerin iç işlerine karışılması, manda ve himayenin kabul edilmesi ve kapitülasyon verilmesi ulusal bağımsızlık anlayışıyla bağdaşmaz.Sömürgecilik ve emperyalizm gibi anlayışlar milletlerin bağımsızlığını tehdit eder.

Ulusal Egemenlik: Halk iradesinin devlet yönetime hakim olması, halkın kendi kendisini yönetmesi ve devlet teşkilatlanmasında sadece halkın söz sahibi olmasıdır.
Ulusal egemenlik; cumhuriyetçilik, demokrasi, çoğulcu ve katılımcı yönetim anlayışlarıyla bir bütün teşkil eder.
Cumhuriyet: Halkın kendi kendini yönettiği, milletin idare ve egemenlik gücünü belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimidir.
Demokrasi: Egemenliğin halka ait olduğu yönetim biçimidir. Herkesin seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu, çok partili bir sistemin var olduğu ve halka bir çok özgürlüğün verildiği rejimdir.
Çoğulcu ve katılımcı yönetim: Vatandaşların din, dil, ırk, mezhep ve cinsiyet farkı gözetilmeksizin eşit bir şekilde devlet yönetimine katılabilmesini savunan anlayıştır.


NOTTürkiyede TBMMnin açılması, saltanatın ve hilafetin kaldırılması, cumhuriyetin ilan edilmesi, siyasi partilerin kurulması, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi, seçmen yaşının 22den 18e düşürülmesi ve milletvekili sayısının 550ye çıkartılması çoğulcu ve katılımcı yönetim anlayışının gelişmesine ortam hazırlamıştır.
Ulusal İrade (Milli İrade) : Milletin seçimle belirlenmiş üyelerinin millet adına oluşturmuş olduğu ortak karar ve kanaat.

UYARIUlusal iradenin temsilcileri milletvekilleri, ulusal iradenin yönetime hakim olmasını sağlayan kurum ise millet meclisleridir.

İmparatorluk: Çok uluslu ve çok dinli yapıya sahip devletlerdir.Başka bir ifade ile birçok milleti siyasi egemenliği altında toplayan devletlerdir.Bütün yönetim güçleri imparatorun elinde toplanır.
Ulusal Devlet (Milli Devlet, Üniter Devlet): Tek millet esasına dayalı devlettir.
Fransız İhtilalinin siyasallaştırdığı milliyetçilik ilkesi imparatorlukların parçalanmasına, ulusal devletlerin kuruluşuna ortam hazırlamıştır.
Federal Devlet: İçişlerinde büyük ölçüde serbest hareket edebilen fakat dış işlerinde ortak bir kuruluşla temsil edilen devletler bütünüdür. (Almanya ABD gibi)
Sosyal Devlet: Halk yararına, halkın refah düzeyini yükselmek halk arasında sosyal eşitsizlikleri gidermek için her türlü faaliyeti yürüten devlettir.
Hukuk Devleti: Kanun üstünlüğü ilkesine bağlı, kişi haklarının anayasal güvence altına alan devlettir.
Kanun Üstünlüğü: Kanunların ve yasaların bütün kurum ve şahısların üzerinde bir güce sahip olmasıdır.
Anayasa: Bir devletin yönetim biçimini ve ilkelerini belirten, vatandaşların haklarını ve özgürlüklerini belirten ve kanun güvencesi altına alan temel yasadır.
Türk Tarihinin ve Osmanlı Devletinin ilk anayasası Kanun-i Esasi, Türkiye Devletinin ilk anayasası ise Teşkilat-ı Esasi Anayasasıdır.
Hukuken Tanıma: İki devletin veya siyasal oluşumun birbiriyle görüşmesi ve birbirlerini muhatap olarak kabul etmesidir.
Resmen Tanıma: İki devletin birbirini tanıdığı gösteren yazılı bir belge veya anlaşma ortaya koymaları sonucunda oluşan durumdur.
Fiilen Sona Erme: Bir devletin topraklarının bir kısmının veya tamamının işgal edilmesi ayrıca yönetim güçlerinin işgalci kuvvetlerin denetimi altına girmesidir.


NOTOsmanlı Devleti Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla başlayan işgaller sonucunda fiilen sona ermiştir.



Hukuken Sona Erme: Bir devletin başkentinin el değiştirmesi, rejiminin ve devlet başkanlığı sisteminin işlevsiz hale gelmesidir.


NOTOsmanlı Devleti Mudanya Ateşkes Antlaşmasında İstanbulun TBMMye bırakılması ve saltanatın kaldırılmasıyla hukuken sona ermiştir.

B. YÖNETİMLE İLGİLİ KAVRAMLAR
Monarşi (Mutlakiyet):
Bütün yetkilerin ve egemenlik gücünün tek bir kişi (kral, padişah) tarafından veya onun tayin ettiği vekiller tarafından kullanılmasıdır.
Saltanat: Devlet başkanlığının babadan oğula geçmesine denir.
Oligarşi: Egemenliğin bir sınıf, bir zümre veya bir gruba ait olduğu yönetim biçimidir.
Aristokrasi: Egemenliğin, soylulara ve asillere ait olduğu yönetim biçimidir.
Teokrasi: Devlet idaresinin din kurallarına göre gerçekleştirilmesini öngören yönetim biçimidir.
Teokratik Monarşi: Tanrı-kral veya rahip kral anlayışı doğrultusunda devletin din kurallarına göre idare edildiği yönetim biçimidir.
Özerklik: İç işlerinde serbest dış işlerinde bağlı olmaktır.
Merkezî Yönetim: Bir devletin yönetme ve denetleme bakımından tek bir merkezden irade edilmesidir.
Merkezi Otorite: Devlet yönetimi ve denetimini tek bir yerden yürüten ve bütün yetkileri elinde tutan siyasi otoritedir.
Siyasi Birlik: Bir ülke veya bölgede bulunan bütün siyasi oluşumların veya yaşayan bütün halkların bir devlet çatısı altında toplanmasına siyasi birlik denir.


NOTFeodalite rejiminde, boylar federasyonunda ve şehir devletleri hayatında siyasi birlik yoktur, merkezi yönetim gelişmemiştir ve merkezi otorite zayıftır.

Meşrutiyet: Halkın, hükümdar (kral, padişah) yanında anayasal düzenlemeyle bir meclis aracılıyla devlet yönetimine katıldığı rejimdir.Meşrutiyetle yönetilen devletlere meşruti monarşi denir.
Meşrutiyet = Hükümdar + Halk + Anayasa + Meclis şeklinde formüle edilebilir.


NOTOsmanlı Devletinde 1876da meşrutiyetin ilan edilmesi; yönetim biçiminin ve egemenlik anlayışının değiştiğini, meclisli ve anayasalı dönemin başladığını, padişahın yetkilerinin ve otoritesinin kısıtlandığını, halkın yönetime katılma ve seçme-seçilme haklarını elde ettiğini, halk iradesinin yönetimde temsil imkanı bulduğunu ve yönetim demokratikleştiğini fakat ulusal egemenliğin tam olarak gerçeklemediğini gösterir.


Adem-i Merkeziyet: Merkeze ait yetkilerin bir bölümünün yerel yönetimlere bırakılmasıdır.
Danışma Meclisi: Devlet yönetiminde hükümdarlara görüş belirten bağlıyıcı nitelikli kararlar alamayan meclislerdir.


NOTKurultayda ve Divan-ı Hümayunda son sözün hükümdara ait olması bu meclislerin danışma meclisi niteliğine sahip olduğunu gösterir.
Kurucu Meclis: Bir devletin anayasasını hazırlayarak ve kabul ederek devletin kuruluşunu sağlayan meclise denir.


NOTI. TBMMnin Teşkilat-ı Esasiyi hazırlayıp kabul etmesi TBMMnin kurucu meclis niteliğine sahip olduğunu gösterir.

Yasama: Kanun yapma, yürürlüğe koyma ve yürürlükten kaldırma yetkileridir. Meclisler tarafından kullanılır.
Yürütme: Kanunlara uygun bir şekilde devlet işlerini ve icraatlarını yerine getirebilme gücüdür. Hükümetler tarafından kullanılır.
Yargı: Yasalara ve kanunlara aykırı durumlarda kanunları tatbik etme gücüdür. Bağımsız mahkemeler tarafından kullanılır.
Güçler Birliği: Yasama yetkisi yanında meclisin yürütme yetkisini ve yürütme ve yargı yetkilerini birlikte kullanmasıdır.


NOTI. TBMMnin güçler birliği ilkesini benimsemesi; TBMMnin hızlı karar alıp uygulayabilmesine, otoritesini güçlü tutmasına, meclis üstünlüğü anlayışını hakim kılmasına kanunları yapan, hükümeti aracılığıyla devlet işlerini gören ve içinden atadığı milletvekilleri aracılığıyla mahkemeleri denetim altına almasına olanak tanımıştır.
Güçler birliği ilkesinde TBMM meclis hükümeti aracıyla yürütme ve İstiklal Mahkemeleri aracıyla yargı yetkisini kullanmıştır. Güçler biriliği demokrasi anlayışıyla bağdaşmaz.
Güçler Ayrılığı: Yasama yetkisinin meclis tarafından yürütme yetkisinin hükümet tarafından yargı yetkisinin ise bağımsız mahkemeler tarafından kullanılmasıdır.Güçler ayrılığı demokrasinin gereğidir.
Meclis Hükümeti Sistemi : Meclis içersinden ayrılan bir heyetin hükümet işlerini gördüğü meclis başkanının hükümetinde başkanı kabul edildiği sistemdir.

NOTBu sistem meclisin yürütme yetkisini kullanmasına alınan kararları hızlı bir şekilde uygulamasına ve otoritesini güçlü tutmasına olanak tanır.Güçler birliği ilkesinin doğal sonucudur. Demokratik bir sistem değildir.

Kabine Sistemi : Cumhurbaşkanının başbakanı atadığı başbakanın ise Bakanlar Kurulunu (hükümet, kabine) tayin ettiği hükümet kurma şeklidir.


NOTKabine Sisteminde hükümeti kurmak Meclis Hükümeti Sistemine göre daha kısa zaman alır ve daha kolaydır.
Meclis Üstünlüğü: Meclisin bütün otoritelerin üzerinde güç sahibi olması ve meclis üzerinde hiçbir gücün varlığının kabul edilmemesidir.


NOTI. TBMMnin TBMM üzerinde hiçbir kuvvet yoktur. TBMM yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kullanır. kararlarını alması meclis üstünlüğünü sağlamaya yöneliktir.

Ulusal Egemenliğin Bölünmezliği: Bütün güçlerin ana kaynağı olan millet iradesinden doğan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin tek bir organ tarafından kullanılmasıdır. Ulusal egemenliğin bölünmezliği ilkesi güçler birliği anlayışıyla bir bütün teşkil eder.
Azınlık: Bir toplulukta çokluk oluşturmayan, din, dil ve ırk unsurları çoğunluktan farklı olan halka denir.
Uyruk: Bir devletin hakimiyeti altına bulunan kimse, vatandaş
Etnik: Dil, soy, töre ve adetler bakımından birbirine bağlı insan topluluğudur.
Hiyerarşi: Statü, makam sırası derece düzenidir.
Kabotaj: Bir ülkenin karasularında deniz ve gemi işletmesi hakkıdır.

C. YENİLİKLERLE İLGİLİ KAVRAMLAR
İnkılap:
Toplumun gelişmesi önünde engel teşkil eden kurum, kuruluş ve müesselerin devlet tarafından ortadan kaldırılarak toplumun gereksinimlerine çağdaş kurum ve müesselerin oluşturulmasına yönelik gerçekleştirilen köklü değişiklik ve yenileşme hareketine inkılap denir.

NOTUlusal bağımsızlık ve ulusal egemenlik amaçlarına yönelik olarak gerçekleştirilen Türk İnkılabı, İtilaf Devletlerine, azınlıklara, İstanbul Hükümetine, saltanat ve hilafete karşı başarıya ulaştırılmıştır.Bu başarı Türk İnkılabının birçok dünya milletine ve devletine örnek teşkil etmesine ortam hazırlamıştır.Bu durum Türk İnkılabının evrensel bir niteliğe sahip olduğunu gösterir.

İhtilal: Bir devletin rejimini ve yönetim biçimini kanunlara uygun olmayan bir şekilde zor ve kuvvet kullanarak değiştirme hareketidir. İhtilal başarıya ulaşmadan inkılâp gerçekleştirilemez.
Islahat (Reform): İşleyemez halde bulunan ve toplumun ihtiyaçlarına cevap vermeyen kurum ve uygulamaların yeniden düzenlenmesidir.
İsyan: Herhangi bir amaçla kurulu düzene veya devlet güçlerine karşı gelme, baş kaldırmadır.

D. TÜRK-İSLAM TARİHİ İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
Kut :
İslam öncesi Türklerde yönetme yetkisine verilen addır.Gök Tanrı tarafından verilen kut kan yoluyla babadan oğula geçer.Bu anlayış İslamîleşerek Türk-İslam devletlerinde de varlığını devam ettirmiştir.


NOTKut anlayışına göre ülke ve topraklar hanedanın ortak malıdır.Bu anlayış hanedan üyeleri arasında taht kavgalarının yaşanmasında, devlet otoritesinin zayıflamasında, siyasi istikrarsızlıkların hakim olmasında, ülkenin hanedan üyeleri arasında paylaşılmasında ve Türk devletlerinin kısa sürede yıkılıp parçalanmasında etkili olmuştur.
Atabey: Büyük Selçuklularda şehzadelerin eğitiminden sorumlu kişilerdir. Osmanlı Devletinde bu görevi üstlenen kişilere lala denir.
Gaza ve Cihat: Savaş yoluyla İslam dinini yayma faaliyetleridir.

NOTOsmanlıların Kuruluş döneminde gaza ve cihat politikasını benimsemesi Anadolu Türk beyliklerinin Osmanlı Devletine askeri destek sağlamasında etkili olmuştur.
Tekfur: Bizansın Anadolu topraklarını yöneten valilere verilen isimdir.
Dinler ve milletler esası: Hakimiyet altına alınan faklı din ve millet mensuplarının kendi dini ve milli özellikleri doğrultusunda eğitim alma ve yargılanma hakkına sahip olmasıdır.Bu anlayış Osmanlı Devletinde de uygulanmıştır.
İltizam Sistemi: Bir bölgenin vergi gelirlerini toplama hakkının peşin paraya açık artırmayla mültezim denilen kişilere satılması ve mültezimlerin yıl içerisinde bölge vergilerini belli bir kar oranıyla toplamasıdır.
Esham Sistemi: Osmanlı Devletinde devletin nakit para ihtiyacını karşılamak adına senet karşılığında iç borçlanmaya gidilen sistemdir.

NOTOsmanlı Devletinde iltizam sisteminin yaygınlaşması ve esham sisteminin uygulanması nakit paraya ihtiyaç duyulduğunu gösterir.
Miri: Devlet malı, devlete ait olan
İkta (Tımar, Dirlik):Gelirleri hizmet karşılığında devlet adamlarına, askerlere ve komutanlara bırakılan devlet arazilerine denir.

NOTİkta sistemi üretimin sürekliğinin sağlanmasında, toprakların boş kalmasının önlenmesinde ve savaşa daima hazır bir ordunun beslemesinde merkezi otoritenin güçlü tutulmasında rol oynar.
Ahilik: Türk-İslam devletlerinde esnafların bir araya gelerek oluşturdukları dini nitelikli, sosyal, ekonomik ve kültürel dayanışma örgütüdür.
Lonca: Esnaf ve zanaatkârların üretim, pazar, mesleki eğitim ve devletle ilişkilerle ilgili sorunlarını çözümlemek için oluşturdukları yardımlaşma teşkilatıdır.
Müsadere: Devletin ölen veya suç işleyen devlet memurlarının mallarına el koyması işlemidir.
Müsadere sisteminin uygulandığı devletlerde özel mülkiyet anlayışı gelişmemiştir.
Kapitülasyon: Bir devletin başka bir devlete vermiş olduğu siyasi, mali ve adli ayrıcalıklar bütünüdür.


NOTOsmanlı Devleti: Akdeniz ticaretini canlandırmak, gümrük gelirlerini artırmak, kapitülasyon verilen devletlerin limanlarından ve pazarlarından yararlanmak, Avrupa ticaretinde Osmanlı etkinliğini artırmak ve Hıristiyan birliği parçalamak amaçlarına ulaşmak için Avrupa devletlerine kapitülasyon vermiştir.
Kapitülasyonların sürekli hale getirilmesi ve genişletilmesi Osmanlı Devletinin ekonomik bağımsızlığını yitirmesine ortam hazırlamıştır.
Cülûs Bahşişi: Padişahların tahta çıktıklarında Kapıkulu Ocaklarına devlet memurlarına ve ulemaya dağıtmış olduğu bahşiştir.

NOTDuraklama döneminde cülûs bahşişinin dağıtımında sıklaşma yaşanması padişahların yönetimde uzun süre kalamadığını gösterir.
Ulufe: Osmanlı Devletinde Kapıkulu Ocaklarına ve devlet memurlarına üç ayda bir ödenen maaştır.
Çift Bozan Vergisi: Osmanlı Devletinde toprakları üç yıl üst üste boş bırakmaları karşılığında ödedikleri ceza vergisidir.
Devşirme Sistemi: Hıristiyan çocuklarının orduda ve devlet yönetiminde görevlendirilmek için küçük yaşta alınarak Türk-İslam töresine göre yetiştirilmesidir.

NOTOsmanlıların Balkanlarda ve Avrupada başarılı fetihler yapması devşirme sisteminin uygulanmasını kolaylaştırmıştır.
İskan Politikası: Osmanlı Devletinin XIV. yüzyıldan XVI. yüzyıla kadar Balkanlarda fethettiği bölgelere göçebe Türkmenleri yerleştirmesidir.

NOTİskan politikası sayesinde Balkanlar Anadolu kadar Türkleşmiş ve Balkanlardaki Osmanlı hakimiyeti kalıcı ve sürekli hale getirilmiştir.Bu politika yerleşik hayatın yaygınlaştırılması, göçebelerin yerleşik hayat yaşayanlara zararlarının en aza indirilmesi ve boş toprakların tarıma açılmasına ortam hazırlamıştır.
Şark Meselesi (Doğu Meselesi): Osmanlı topraklarının paylaşılması meselesidir.İlk defa 1815 Viyana Kongresinde Rusya tarafından gündeme getirilmiş o dönemde bu durum İngilterenin çıkarlarıyla bağdaşmadığı için ret edilmiştir. I. Dünya Savaşı esnasında İtilaf Devletlerinin gizli anlaşmalarla Osmanlı topraklarını aralarında paylaşmaları Şark Meselesiyle alakalıdır.
İstibdat: Yönetimde baskı uygulamaktır.
Osmanlı Devletinde 1877-1908 yılları arasına İstibdat dönemi yaşanmıştır.
Zimmi: İslam Devletinin hakimiyeti altında yaşayan gayr-ı Müslim (Hıristiyanlar ve Yahudiler) halka verilen isimdir.
Aşar: Müslüman çiftçilerden ürünlerinin 10da 1i nispetinde alınan ürün vergisi.
Zekat: Müslüman zenginlerin mallarının 40ta 1i nispetinde ödedikleri vergidir.
Cizye: Gayr-i Müslimlerin İslam devletlerinde yaşama, himaye edilme ve askere katılmamak için ödemiş oldukları vergidir.
Haraç: Gayr-i Müslim çiftçilerden alınan ürün vergisidir.


NOTOsmanlı Devletinin cizye ve haraç vergilerinden elde ettiği gelirlerde önemli artışların yaşanmasının temel nedeni gayr-i Müslimlerin yaşadığı Balkanlarda ve Avrupada başarılı fetihlerin yapılmasıdır.

E. DİĞER KAVRAMLAR
Jeopolitik:
Bir devletin sahip olduğu coğrafi konumunun dünya politikasındaki etkisidir.
Jeostratejik: Bir coğrafi bölgenin bulunduğu bölge veya dünya üzerindeki askeri önemidir.

NOTTürkiyenin, İstanbul ve Çanakkale boğazlarına sahip olması, kıtalar arasında köprü konumunda olması, Ortadoğu ve Kafkasya enerji kaynaklarına yakın bir konuma sahip olması jeopolitik ve jeostratejik konumunun güçlenmesinde etkili olmuştur.
Lojistik: Ordunun, savaşta veya askeri bir harekat esnasında ulaşım, iletişim, sağlık, yiyecek, giyecek, içecek ve barınma gibi ihtiyaçlarını en yüksek düzeyde karşılama amacı güden yardımcı bölümüdür.
Milis: Halkın oluşturmuş olduğu silahlı birliklerdir.
Gayr-ı Nizami Harp: Milis kuvvetlerce düzenli ordulara karşı gerçekleştirilen savaş türüdür.

NOTTürk milletinin Mondrostan sonra oluşturmuş olduğu milis kuvvetler Kuvay-ı Milliye birlikleridir.Bu birliklerin savaş yönetimi ise gayr-ı nizami harptir.

Topyekün Savaş: Bir milletin bütün maddi ve manevi güç unsurlarını kullanarak yapmış olduğu savaş türüdür.

NOTMilli Mücadele sürecinde Mustafa Kemal Tekalif-i Milliye Emirlerini yayımlayarak ülkede topyekün savaşı başlatmıştır.

Soğuk Savaş: Devletlerin bir silahlı çatışmaya girmeden birbirlerine göz dağı verebilmek için karşılıklı girişmiş oldukları ekonomik, politik, teknolojik ve psikolojik mücadeleler bütünüdür.
ABD ve Sovyet Rusya arasında yaşanan Soğuk Savaş dönemi Sovyet Rusyanın yıkılmasıyla sona ermiştir.
Terhis: Askerlik görevinin sona ermesidir.
Kıta Sahanlığı: Karanın devamı olarak ve 200 metre derinliğe kadar olan yerlerin bir devletin karasuyu olarak kabul edilmesidir.


E. FİKİR AKIMLARI

Hümanizma:
İnsan ve insanlık sevgisine dayanan insan bütün değerin temel kriteri olarak kabul eden XIV. yüzyılda skolastik düşünceye karşı tepki olarak ortaya çıkan düşünce sistemidir.
Sömürgecilik: Bir devletin başka milletlerin, devletlerin ve toplulukların yeraltı ve yerüstü kaynaklarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmasıdır.
Emperyalizm: Güçlü devletlerin sömürü yoluyla güçsüz devlet ve toplumları sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel olarak egemenlikleri altına almasıdır.
Manda ve Himaye: Kendi kendini idare etme yeteneğinde olmayan devletlerin, kendi kendilerini yönetecek bir düzeye erişinceye Milletler Cemiyetinin uygun gördüğü bir devlet tarafından yönetilmesine denir.
Komünizm: Üretim ve tüketimin bizzat devlet tarafından belirlendiği özel mülkiyet anlayışının olmadığı ve üretim araçlarının tamamen devlete ait olduğu ekonomik sistemdir.Sanayi Devriminin etkisiyle ortaya çıkmıştır.
Liberalizm: Devletin ekonomik yatırım yapmadığı, bütün ekonomik faaliyetlerin özel teşebbüs tarafından gerçekleştirildiği, devletin sadece vergi toplayarak rekabeti düzenlediği serbest piyasa ekonomisini savunan sistemdir.
Panslavizm: Slav asıllı bütün halkları aynı yönetim altında toplama amacı güden siyasi akım.
 
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt