Teşkilât-ı Mahsûsa

Talebe

Yönetici
Katılım
14 Şub 2021
Konular
557
Mesajlar
4,057
Tepkime puanı
10,674
Puanları
113
Meslek - Branş
Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
Teşkilât-ı Mahsûsa



XIX. yüzyıl sonlarında, Osmanlı Devleti'ne karşı ayrılıkçı hareketlerin yoğunluk kazanması ve isyanların genişlemesi, istihbarat ve espiyonaj çabalarını da artırmıştır.


Balkan Savaşı (1912-1913)'nın sonuna kadar, Osmanlı Devleti'nde geniş olarak istihbarat yapan gizli bir teşkilâta rastlanılmamaktadır. Balkan Savaşı'nın getirdiği kötü sonuçlardan sonra, Osmanlı İmparatorluğu gibi üç kıtaya hükmetmiş, çeşitli ırk ve mezhepte çeşitli milletleri idare etmiş bir devlet için gizli modern bir İstihbarat Teşkilâtı'na mutlak surette ihtiyaç olduğu artık anlaşılmıştır. Böyle bir teşkilâta sahip olma zaruretini düşünen, Harbiye Nazırı Enver Paşa olmuştur]. İşte Enver Paşa tarafından, Osmanlı Devleti'nin siyasî birliğinin korunmasını sağlamak, ayrılıkçı hareketleri önlemek ve yabancı devletlerin Orta Doğu'daki istihbarat ve gerilla faaliyetlerine karşı koymak amacıyla kurulan İstihbarat Teşkilatı'na, "Teşkilâtı Mahsûsa" veya "Umûru Şarkiye Dairesi" adı verilmiştir.

Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE) arşiv belgelerine göre yapılan bir çalışmada, Teşkilâtı Mahsûsa'nın 17 Kasım 1913 tarihinde resmî olarak kurulduğu anlaşılmaktadır. Teşkilât'ın ilk başkanının Kurmay Binbaşı (bilâhare Yarbay) Süleyman Askerî Bey, ikinci başkanının Ali Bey Başhampa ve son başkanının da Hüsamettin Ertürk olduğu bilinmektedir.
Teşkilât-ı Mahsûsa, modern tarzda kurulmuş ve nev-i şahsına münhasır bir örgüt olarak karşımıza çıkmaktadır. Teşkilât, direkt olarak Osmanlı Harbiye Nezareti'ne bağlı idi ve üyelerinin ifadelerine göre, özel bir şifresi bulunmuyordu.

Teşkilât-ı Mahsûsa tarafından, özellikle Kafkasya ve Yakın Doğu'da görev yapan ve gerilla tipi bir çalışma yöntemini benimsemiş küçük askerî birlikler (müfrezeler) ve taburlar kurulmuştur. Orta Doğu'daki eylemlerin içerisinde dikkati çekenler arasında, propaganda yapmak üzere Bingazi'ye gönderilen Bingazi Milletvekili Yusuf Şetvan Bey ile Şeyh Esseyid Şerif Ahmed Es-Sünusî'nin bir Alman denizaltısı ile İstanbul'a kaçırılması ve İngiliz ajanı Thomas Edward Lawrence'e karşı girişilen hareketler sayılabilir.

Kafkasya bölgesi, Orta Asya seferlerinin atlama tahtası olarak Teşkilât-ı Mahsûsa'yı fazlasıyla ilgilendirmiştir. Kafkasya seferleri Trabzon'dan yönetilmiştir. Trabzon, Hopa ve Artvin kıyılarından Kafkasya içlerine denizden ajanlar sokularak, Ruslar'ın askerî durumu öğrenildiği gibi, Osmanlı ordusu oraya girdiği zaman yardımcı olacak geniş bir teşkilât kurulmuştur.

Teşkilât'ın Orta Asya'ya yönelik faaliyetlerinin en önemlisi, Rauf (Orbay) Bey ile Ömer Naci Bey'in gerçekleştirdikleri İran Seferi'dir. Rauf Bey, İran üzerinden Afganistan ve Hindistan'a kadar uzanarak buralarda İngilizler'e karşı koyma görevini üstlenmiştir. Ancak, bu grubun harekâtı Almanlar tarafından engellenmiş, Rauf Bey'e geri dön emri verilmiştir. Rauf Bey'in geri dönerken İran'da bıraktığı müfreze Afganistan'a girmiş, bazı elemanları ise Hindistan'a giderek buralarda istihbarî nitelikli çalışmalarda bulunmuştur. Meselâ, Kuşçubaşı Eşref ve arkadaşları, İngiltere 'ye karşı şiddetli bir propaganda kampanyası başlatmak, eğer mümkün olursa bu kampanyayı Orta Asya'da da yürütmek için Hindistan'a gittiler. Ancak bu sırada Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine, Enver Paşa'dan emir alan Kuşçubaşı Eşref hemen İstanbul'a dönmüş ve az sonra da Teşkilât'ın Arabistan Bölge Sorumluluğu'na getirilmiştir. Ömer Naci Bey kumandasındaki gönüllü birlikleri ise, 12 Ocak 1915 tarihinde Tebriz'e girmişler ve Ahraz'a ulaşarak petrol boru hatlarını tahrip etmişlerdir.

Teşkilât-ı Mahsûsa'nın Makedonya ve Trakya bölgelerinde de Sırplar'a ve Yunanlılar'a karşı istihbarî nitelikli faaliyetleri olmuştur. Teşkilât'ın kurucuları arasında yer alan subaylar tarafından 1913 yılında Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'nin kurulması ve Kuşçubaşı Eşref Bey'in Şubat 1915'de Mısır'da kanal bölgesindeki çalışmaları kayda değer.

Birinci Dünya Savaşı (1914-1918), Osmanlı İmparatorluğu için 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile resmen sona erdi. Özellikle İngilizler'in, Afrika'da ve Orta Doğu'da kendilerine karşı şiddetli bir mücadele yürüten Teşkilât-ı Mahsûsa'yı cezalandıracakları beklenen bir durumdu. Bu sebeple, onlardan önce harekete geçerek Teşkilât'ı en az zarara uğramasını sağlayacak şekilde yeniden örgütlemek gerekiyordu. İşte, İttihad ve Terakki Hükümeti'nin ileri gelenleri Mütareke görüşmelerinin yapıldığı günlerde, Teşkilât-ı Mahsûsa'nın geleceği hakkında kararlar alacaklardır. Mütareke'den az sonra 5 Aralık 1918 tarihinde, Teşkilât'ın başına getirilecek olan Hüsamettin Ertürk, İttihad ve Terakki'nin üst düzey yöneticilerinin İstanbul'u terketmelerinden birkaç gün önce Enver Paşa'nın Kuruçeşme'deki yalısında gerçekleştiğini belirttiği bir görüşmede, Enver Paşa'nın konuya ilişkin talimatını şöyle nakletmektedir:

"Şimdiye kadar vekâleten bakmakta olduğun Teşkilât-ı Mahsûsa'ya bundan sonra riyâset edeceksiniz...Teşkilât-ı Mahsûsa'yı resmen lağvedeceksiniz, fakat hakikatte bu teşkilât asla ortadan kalkmayacaktır...Teşkilât-ı Mahsûsa'nın bundan sonraki ismi "Umûm Âlem-i İslâm İhtilâl Teşkilâtı" olacaktır. Muhaberelerimiz hep bu titr üzerine cereyan edecektir. Siz Türkiye'de bu teşkilâtın İstanbul Şubesi Reisisiniz. O'nu kuran benim, sizi seçen benim, yakında bu teşkilâtın heyet-i merkeziyesi Berlin'de toplanacaktır."

Enver Paşa'nın Hüsamettin Ertürk'e adını verdiği yeni örgütün yurt içinde herhangi bir çalışmasına rastlanmadı. Enver Paşa ve arkadaşlarının bir Alman denizaltısı ile yurt dışına çıkmalarını müteakip, Bahriye Nâzırı Müşir İzzet Paşa'nın isteği doğrultusunda Teşkilât-ı Mahsûsa, Hüsamettin Ertürk tarafından tasfiye edildi. Ancak, Teşkilât'ın depolarındaki silâhlar ve cephane saklanarak, Anadolu'ya sevki için çareler aranmaya başlanmıştı.
 
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Teşkilat-I Mahsusa : İttihat ve Terakki Partisinin oluşturmuş olduğu gizli haber alma servisinin adıdır. Önde gelen üyeleri Süleyman Askeri, Kuşçubaşı Eşref, Hüsamettin ERTÜRK ve Rauf ORBAY’dır. Birinci dünya savaşında İran, Azerbaycan ve Balkanlarda yoğun faaliyet göstermiştir. Türk kurtuluş savaşının başlamasıyla pek çok üyesi Mustafa Kemal Paşa ve TBMM’nin emrine girmiştir. İstanbul’dan Anadolu’ya insan ve silah kaçıran Mim-Mim Karakol vs. gibi gizli cemiyetler bu cemiyetin devamı olarak önemli hizmetler vermişlerdir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt