- Katılım
- 14 Şub 2021
- Mesajlar
- 3,607
- Tepkime puanı
- 16,965
- Tepkiler
- 15,502
- Puanları
- 113
- Meslek - Branş
- Öğretmen - Tarih
Talebe Hakkında ek bir bilgi sağlanmamış.
3.2. TIMAR SİSTEMİ
-Osmanlı Devleti; fetih siyaseti sayesinde farklı ekonomik sistem ve çeşitli kültürlere sahip toplulukları da bünyesine katmıştır.
-Fethedilen yerlerin idaresi ve merkezî otoritenin bu bölgelerde de sağlanması için yeni bir sistem oluşturmuştur.
-Oluşturulan bu sistem hem merkezden uzak toprakların idaresini hem de toprağın işlenmesini sağlamıştır.
-Osmanlı Devleti daha önce de Büyük Selçuklu ve Memlûklular gibi devletler tarafından kullanılan toprak sistemini geliştirip tımar sistemini ortaya çıkarmıştır.
-Tımar; geçimleri veya hizmetlerine ait masrafları karşılamak üzere bir kısım asker ve memura, vergi toplama yetkisinin devredilmesi anlamına gelmektedir.
-Tımar sahiplerine ise “ehli tımar veya Tımarlı Sipahi” denilmektedir.
-Tımar sisteminin uygulanması ile vergilerin bir kısmı bölgedeki devlet görevlilerinin maaşlarını karşılamak için bırakılmış ve kalan kısmı hazineye aktarılmıştır.
-Tımar sisteminin uygulanmasında ilk aşama, fethedilen herhangi bir bölgenin tahririnin (yazılımı) yapılarak vergi gelirlerinin belirlenmesidir.
- Bu gelirler, farklı büyüklükte parçalara ayrılarak ilgili şahısların rütbe ve mevkilerine göre dirlik olarak verilmiştir.
-Tımar sistemi içerisinde yer alan bu dirlikler gelir durumuna göre has, zeamet ve tımar olarak üçe ayrılmıştır.
-Tımarlı Sipahiler, padişahın taşradaki temsilcileri olarak idari yöneticilik görev de yapmıştır.
Osmanlı Toplumunda Askerîler ve Reaya
-Osmanlı Devleti’nde idari sisteme bağlı olarak hem askerlik hizmeti yapan hem de memur statüsünde bulunan askerî sınıfı oluşmuştur.
-Askeri sınıfa mensup olan beylerbeyi, sancakbeyi, Tımarlı Sipahi gibi kişiler vergi vermez ve yaptıkları askerlik hizmetleri karşılığı bir yerin veya köyün vergisini toplama yetkisine sahip olurlardı.
-Vergi veren şehir, kasaba ve köy ahalisi ile konar-göçerlere ise “reaya” denirdi.
-Osmanlı Devleti’nde, askerî ve reaya ayrımı, tımar sisteminin siyasi ve ekonomik temellerine dayanmaktadır.
-Tımar sistemi içerisinde yer alan reayanın ve Tımarlı Sipahi’nin birtakım sorumlulukları bulunurdu.
-Osmanlı köylüsünün devlete ve sipahiye karşı görevlerinin sınırları kanunlarla belirlenmişti.
-Görevleri dışında reayanın karşılıksız çalıştırılması yasaktı.
-Köylü, kendisine tahsis edilen toprağı işlemek ve vergisini sipahiye ödemekle yükümlüydü. -Köylü, keyfî olarak tarlasını boş bırakamaz, çiftini, çubuğunu terk edip bir başka memlekete gidemezdi.
-Bu sistemin denetlenmesi kadıya aitti.
-Sipahi ile köylünün hak ve görevleri kanunnamelerle tespit edilmişti.
-Tımar topraklarının devlet mülkü olması nedeniyle miras bırakılması, satılması, kiraya verilmesi, vakfedilmesi ve bağışlanması yasaktı.
-Tımarlı Sipahilerin merkezî otoritenin aleyhine toprak ve mevki kazanmaları ve ayrı bir toprak aristokrasisi oluşturmaları önlenmişti.
-Tımarlı Sipahiler taşrada merkezî otoritenin temsilcisi olmuştu.
-Tımarlı Sipahi, vergi toplayarak hem kendini geçindirmek hem de tımarın büyüklüğüne göre cebelü adı verilen askeri yetiştirmek zorundaydı.
-Tımar sahipleri, savaş zamanında hazırladıkları cebelülerle birlikte sefere katılırdı.
-Seferlere katılmayan sipahilerin dirlikleri ellerinden alınırdı.
-Osmanlı Devleti’nde Tımarlı Sipahilerden başka yine eyalet askeri statüsünde akıncılar, deliler, yörükler, beşliler, yayalar ve müsellemler gibi yardımcı kuvvetler kullanılmıştır.
Yeniçeri Ocağı ve Tımarlı Sipahiler
-Osmanlı Devleti’nde askerî güç olarak eyalet askerleri ve yeniçeriler etkin bir şekilde kullanılmıştır.
-Merkezde Kapıkulu askerleri ile eyaletlerde Tımarlı Sipahilerden oluşan Osmanlı ordusu, XVI. yüzyılın sonlarına kadar dünyanın en mükemmel düzenli ordusudur.
-Askerî eğitim alarak yetiştirilen Tımarlı Sipahiler hem tarım ekonomisini hem de bölge halkının mal ve can güvenliğini korumuştur.
- Büyük çoğunluğu İstanbul’da bulunan yeniçeriler ise daha çocuk yaşta başlayan özel bir askerî eğitimle yetiştirilmiş seçkin askerlerden oluşmuştur.
-Asayiş ve güvenliği sağlamak için birinci derecede sorumlu olan yeniçeriler ve Tımarlı Sipahiler, sahip oldukları askerî, hukuki, idari görev ve yetkileri ile merkezî devletin otoritesini temsil etmiştir.
- Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde devşirme kökenli askerî sınıf, merkezî otoritenin kurulmasında etkili olmuştur.
- Bu otorite kurulurken devşirme kökenli yeniçeriler ve yöneticiler, Tımarlı Sipahilere karşı bir denge unsuru oluşturmuştur.
- Osmanlılar, bu askerî gruplardan herhangi birisinin imtiyazlı ve güçlü bir sınıf hâline gelmesine izin vermemiştir.
-Osmanlı Devleti; fetih siyaseti sayesinde farklı ekonomik sistem ve çeşitli kültürlere sahip toplulukları da bünyesine katmıştır.
-Fethedilen yerlerin idaresi ve merkezî otoritenin bu bölgelerde de sağlanması için yeni bir sistem oluşturmuştur.
-Oluşturulan bu sistem hem merkezden uzak toprakların idaresini hem de toprağın işlenmesini sağlamıştır.
-Osmanlı Devleti daha önce de Büyük Selçuklu ve Memlûklular gibi devletler tarafından kullanılan toprak sistemini geliştirip tımar sistemini ortaya çıkarmıştır.
-Tımar; geçimleri veya hizmetlerine ait masrafları karşılamak üzere bir kısım asker ve memura, vergi toplama yetkisinin devredilmesi anlamına gelmektedir.
-Tımar sahiplerine ise “ehli tımar veya Tımarlı Sipahi” denilmektedir.
-Tımar sisteminin uygulanması ile vergilerin bir kısmı bölgedeki devlet görevlilerinin maaşlarını karşılamak için bırakılmış ve kalan kısmı hazineye aktarılmıştır.
-Tımar sisteminin uygulanmasında ilk aşama, fethedilen herhangi bir bölgenin tahririnin (yazılımı) yapılarak vergi gelirlerinin belirlenmesidir.
- Bu gelirler, farklı büyüklükte parçalara ayrılarak ilgili şahısların rütbe ve mevkilerine göre dirlik olarak verilmiştir.
-Tımar sistemi içerisinde yer alan bu dirlikler gelir durumuna göre has, zeamet ve tımar olarak üçe ayrılmıştır.
-Tımarlı Sipahiler, padişahın taşradaki temsilcileri olarak idari yöneticilik görev de yapmıştır.
Osmanlı Toplumunda Askerîler ve Reaya
-Osmanlı Devleti’nde idari sisteme bağlı olarak hem askerlik hizmeti yapan hem de memur statüsünde bulunan askerî sınıfı oluşmuştur.
-Askeri sınıfa mensup olan beylerbeyi, sancakbeyi, Tımarlı Sipahi gibi kişiler vergi vermez ve yaptıkları askerlik hizmetleri karşılığı bir yerin veya köyün vergisini toplama yetkisine sahip olurlardı.
-Vergi veren şehir, kasaba ve köy ahalisi ile konar-göçerlere ise “reaya” denirdi.
-Osmanlı Devleti’nde, askerî ve reaya ayrımı, tımar sisteminin siyasi ve ekonomik temellerine dayanmaktadır.
-Tımar sistemi içerisinde yer alan reayanın ve Tımarlı Sipahi’nin birtakım sorumlulukları bulunurdu.
-Osmanlı köylüsünün devlete ve sipahiye karşı görevlerinin sınırları kanunlarla belirlenmişti.
-Görevleri dışında reayanın karşılıksız çalıştırılması yasaktı.
-Köylü, kendisine tahsis edilen toprağı işlemek ve vergisini sipahiye ödemekle yükümlüydü. -Köylü, keyfî olarak tarlasını boş bırakamaz, çiftini, çubuğunu terk edip bir başka memlekete gidemezdi.
-Bu sistemin denetlenmesi kadıya aitti.
-Sipahi ile köylünün hak ve görevleri kanunnamelerle tespit edilmişti.
-Tımar topraklarının devlet mülkü olması nedeniyle miras bırakılması, satılması, kiraya verilmesi, vakfedilmesi ve bağışlanması yasaktı.
-Tımarlı Sipahilerin merkezî otoritenin aleyhine toprak ve mevki kazanmaları ve ayrı bir toprak aristokrasisi oluşturmaları önlenmişti.
-Tımarlı Sipahiler taşrada merkezî otoritenin temsilcisi olmuştu.
-Tımarlı Sipahi, vergi toplayarak hem kendini geçindirmek hem de tımarın büyüklüğüne göre cebelü adı verilen askeri yetiştirmek zorundaydı.
-Tımar sahipleri, savaş zamanında hazırladıkları cebelülerle birlikte sefere katılırdı.
-Seferlere katılmayan sipahilerin dirlikleri ellerinden alınırdı.
-Osmanlı Devleti’nde Tımarlı Sipahilerden başka yine eyalet askeri statüsünde akıncılar, deliler, yörükler, beşliler, yayalar ve müsellemler gibi yardımcı kuvvetler kullanılmıştır.
Yeniçeri Ocağı ve Tımarlı Sipahiler
-Osmanlı Devleti’nde askerî güç olarak eyalet askerleri ve yeniçeriler etkin bir şekilde kullanılmıştır.
-Merkezde Kapıkulu askerleri ile eyaletlerde Tımarlı Sipahilerden oluşan Osmanlı ordusu, XVI. yüzyılın sonlarına kadar dünyanın en mükemmel düzenli ordusudur.
-Askerî eğitim alarak yetiştirilen Tımarlı Sipahiler hem tarım ekonomisini hem de bölge halkının mal ve can güvenliğini korumuştur.
- Büyük çoğunluğu İstanbul’da bulunan yeniçeriler ise daha çocuk yaşta başlayan özel bir askerî eğitimle yetiştirilmiş seçkin askerlerden oluşmuştur.
-Asayiş ve güvenliği sağlamak için birinci derecede sorumlu olan yeniçeriler ve Tımarlı Sipahiler, sahip oldukları askerî, hukuki, idari görev ve yetkileri ile merkezî devletin otoritesini temsil etmiştir.
- Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde devşirme kökenli askerî sınıf, merkezî otoritenin kurulmasında etkili olmuştur.
- Bu otorite kurulurken devşirme kökenli yeniçeriler ve yöneticiler, Tımarlı Sipahilere karşı bir denge unsuru oluşturmuştur.
- Osmanlılar, bu askerî gruplardan herhangi birisinin imtiyazlı ve güçlü bir sınıf hâline gelmesine izin vermemiştir.