Türklerde Yazı ve Matbaa

Yazı ve Matbaa

Kendilerine mahsus yazıları olduğun kesin olarak bildiğimiz Türk kavmi 8. asırdan kalma kitabeleri ile, Göktürkler’dir. Fakat Türkler’in daha önceki çağlarda da şüphesiz yazıları vardı. Zira çok geniş sahalara yayılmış büyük imparatorluklarını yazı olmaksızın idare etmek müşküldü. Ne kadar yazıktır ki, eskir Türk kültür yadigarlarının çoğu gibi, yazılı vesikalar da bozkırların fırtınalı girdabında kaybolup gitmiştir. Nitekim kaynaklarda bunu doğrulayan bazı işaretlere tesadüf edilmektedir. Göktürkler’den önce Ak-Hunlar’ın yazılar vardı ve bu, Göktürkler’inki gibi idi. Bizanslı tarihçi Prokopios’a göre (6. asır) Oğur boyları kendi yazılarını da kullanırlardı. Oğurlar’ın yazıyı bildikleri, dillerinde “yazı kelimesinin bulunmasından da bellidir. İstemi Yabgu’nun 568 yılında Bizans imparatoruna yolladığı mektup “iskit” (Türk) yazısı ile idi.

576’larda T’a-po Kagan için Çince bir Budizm kitabının Türkçe tercümesi yapılmıştı. Priskos hatıralarında Hun katiplerinin kendi dillerinde yazdıkları metinleri Attila’ya okuduklarını söyler ki bu, Altheim’e göre Avrupa Hunları’nın kendi yazılarını mevcut olduğunda şüphe bırakmamaktadır. Orhun alfabesine nispetle daha az gelişme kaydetmiş olan Tun Bulgarları yazısı, bu Hun yazısının bir devamından ibarettir ve demek ki 4. asırda doğudan Avrupa’ya gelen Hunlar yazılarını da birlikte getirmişlerdi.

Asya Hun yazısı oldukça yaygın görünüyor. Çin yıllıklarında şöyle haberler vardır: “Uygurlar’ın ataları Kao-kü’ler Çince yazarlar, fakat Hunca da yazarlardı... Klasikleri Hun dili ile okurlardı...”. “Hua-guo’lar dış ticaret işlerinde koyun derisi üzerine Hun yazısından istifade ederler”. Buna rağmen daha sonraki devirlere ait bazı Çin yıllıklarında Hunlar’ın yazısı olmadığı veya Göktürkler’in bazı yazı bilmediklerine dair haberler Türkler’in Çince okuyup yazma bilmedikleri şeklinde anlaşılmalıdır. Nitekim son haberden aşağı yukarı 40 sene kadar önceki bir kayıtta Göktürk yazısının milattan önceki çağlardan kalma bazı örnekleri ortaya konmuştur.

Isık Göl civarında 1970’te açılan Eksik Kurganı (Altun elbiseli adam’ın mezarı)’nda ele geçen bir gümüş çanak içindeki Orhun alfabesi ile yazılı iki satırlık kitabe M.Ö. 5-4. yüzyıllar olarak tarihlenmektedir. Ayrıca Tanrı Dağlarında Kurday mevkiinde M.Ö. 2. yüzyıla ait Tür yazılı (5harfli) diğer bir kitabe bulunmuştur. İlerideki araştırmalar bu örnekleri çoğaltacağa benzemektedir.

Göktürk yazısının kaynağı hakkında birçok görüşler ileri sürülmüştür. Bunlar arasında en fazla itibar göreni Orhun kitabelerini ilk çözmeğe muvaffak olan (26 kasım 1893) Danimarkalı Bilgin V. Thomsen tarafından ileri sürülen, eski Aramî alfabesine bağlanma idi. Fakat son zamanlarda, Orhun yazısı ile “Armazîque” (Kuzey-İran-Kafkas’da M.Ö.2. asırn ilk yarısı) denilen yezı nevi arasında daha kuvvetli irtibat kurulmak istenmiştir. Bununla beraber aradaki münasebet pek zayıf görünmektedir (Türk alfabesinin 38 harfine karşılık “Armazique” de 22 harf vardır ve aralarındaki şekil yönünden benzerlik ancak 10 harfe inhisar etmektedir). Islavlar, İranlılar, Çinliler, Hindliler ve Moğollar “runique” karakter kullanmamışlardır. Göktürkler harflerine karakteri bakımından (runique) yakın düşen alfabe eski Germen “run”larıdır ki bu ikisi arasında da, Altheim’in ifadesi ile, “ne tarihî, ne de linguistique bir ilgi kurmak mümkün değildir”. O halde en makul yol Türk yazısının kaynağıni yine Türk çevresinde aramaktır.

Orhun alfabesi Orta Asya’dan etrafa yayılarak, çeşitli bölgelerdeki izlerine ve vesikalarına göre Uzak-Doğu’dan Orta Avrupa’ya kadar uzanan sahada, ortak bir yazı vasfını kazanmış görünmektedir.

Uygurlar kitap basma tekniğini de biliyorlardı. Bu 8. asrın 2. yarısından beri Çin’de mevcut sayılan “blok” usulü yani bir nevi teksir değil, fakat çağdaş matbaanın esasını teşkil eden müteharrik harf sistemi idi. V. Le Coq ve Grüwedel 1902-1907 yıllarındaki araştırma gezilerinde Turfan’da Uygur dilinde sert ağaçtan yapılmış, yüzlerce harf bulmuşlardı. Sonra (1906-1909) P. Pelliot’nun Tun-huang’da tesadüf ettiği Türkçe harfler dünyada matbaa tipi hurufatın en eskileridir. Nihayet Uygur yazısı Moğollar tarafından kullanılmış, Timurîler devrinde resmi yazılar, Altun Ordu devrinde “yarlıg”lar, 15. asır ortalarına kadar Orta Asya’da ortak yazı olan Uygur yazısı ile yazılmış ve bu günkü Mançu ve Kalmuk yazılarının esasını teşkil etmiştir. 981 yılında Uygur hakanı Arslan Han’ı başkentinde ziyaret eden Çin elçisi Van-yen-tö’nün kaleminden Doğu Türkistan Uygurları’nın, saray, kültür, sosyal ve iktisadî hayat ve durumları hakkında dikkat çekici tasvirler verilmektedir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt