Türklerde Ziraat

Ziraat

Oğur Türkleri aynı zamanda iyi çiftçi idiler. Kendilerini Doğu Türkleri’nden (Hunlar-Göktürler, Uygurlar, Oğuzlar) ayıran başlıca vasıf ta, tacirlikleri yanında, bu yaygın ziraat kültürüne bağlı oluşlarıdır. Bununla beraber Doğu Türkleri’nin elverişli bölgelerde ziraatla da meşgul oldukları görülüyor. Çölden ayrı düşünedilmesi gereken bozkırlar sahasının çoğunluğunu otlarlar teşkil etmekte ise de, ziraata müsait yerleri de vardı. Mesela Çin kaynaklarına göre Hunlar buğday, darı ekip biçiyorlardı. Bir Çin yıllığı, şiddetli soğuk yüzünden bir sene Hun topraklarının ekin vermediğini yazar. Yine aynı kaynaklar bir Hun buğday cinsi ile, bir Hun fasulyesinden bahsederler. Altay ve Sayan dağlarında hububat ziraatının en az 3 bin yıldan beri yapıldığı, arkeolojik kazılara dayanılarak ileri sürülmüştür. Göktürkler’de her ailenin ekip biçtiği, suladığı arazisi vardı.

Kapagan Kagan’ın Çin ile 100 bin hu (12500 ton) tohumluk darı teslim etmesi hükmünü taşıyordu. Bu tarihi bilgiyi arkeolojik kazılar desteklemektedir. Hunlar zamanında Altay bölgesinde açılmış sulama kanallarına tesadüf edilmiştir (Başkaus’da Çulışman ırmağı yakınlarında). Tötö ırmağından açılan kanal ve bölgeye yakın Ak-tura kanalı Altaylar’daki tarım işaretleridir. Selenga-Baykal gölü arasındaki, Ivolgi ve İlmova adlı yerlerde çeşitli saban demirleri (Çin’den ithal), oraklar, değirmen taşları bulunmuş, ayrıca hububat muhafaza etmeğe yarar çukurlar görülmüştür. Selenga bölgesinde Göktürkler’e ait kurganlarda, kürek ve pulluklara rastlanmıştır. Bu çağda da birçok muntazam sulama kanalları açılmıştır. Göktürkler zamanında da kullanıldığı anlaşılan Tötü kanalının boyu 10 kilometreye yakındı. O kadar yüksek teknik bilgiye dayanmakta idi ki, Ruslar 1935’de bu kanalı aynen kullanmağa karar vermişlerdi. Bazı Karluk ve Oğuz iskan yerleri de aynı şekilde sulanmakta idi.

Bozkır devletinin ekonomisi, mağlup ve tabi memleketlerden alınan yıllık vergiler ve hediyelerden başka, halktan tahsil edilen vergilerle destekleniyordu. Asya Hun İmparatorluğu’nda hususî memurlar vergi toplarlardı. Bu memurları kovmak cüretini gösteren Moğol O-huan’lara karşı sol To-ki “kralı” savaş açmıştı.Göktürkler ve Oğuzlar maliye ve tahsil memurlarına amga (veya ımga) diyorlar, devlet hazinesine “ağlık” adını veriyorlardı. Tahsilat her halde aynî olarak yapılıyordu. Hazarlar’da Islav kavimleri ev veya saban başına bir kılıç veya bir samur derisi (para nadir viriliyor).

Bulgarlar da ev başına bir samur kürk vergi veriyorlardı. Kumanlar’ın büyük gelir kaynaklarından biri de Volga havzası –Kırım (Suğdak limanı)-Karadeniz-Trabzon arasındaki işlek ticaret yolundan sağladıkları vergi ve gümrük resimleri idi. Ayrıca taitiyle geniş Altaylar bölgesinde demir hunlar’ın ve Gök-Türklerin, Maroş havzasında tuzlalar Bulgarlar’ın, Kafkaslar’dan altun ve gümüş madenleri Hazarlar’ın kontrolü altında idi. Asya Hunları’na ait para çıkmamıştır. Bazı Türk kurganlarında Çin paraları ele geçmiştir. Türk parası Gök-Türkler (Türgiş-ler) çağında başlıyor görünmektedir. Bazısında Türk geleneği uyarınca damgalar da taşıyan bu paralardan bir kısmı Sogd harfleri ile Türkçe, bir kısmı Soğdca yazılıdır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt