Konu Anlatımı XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti

  • Konbuyu başlatan Talebe
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 0
  • Görüntüleme 1K
XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti Ders Notları



II. MAHMUT DÖNEMİ (1808 – 1839)

III. Selim’in ölümüne neden olan Kabakçı Mustafa İsyanı Rusçuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa tarafından bastırıldıktan sonra, II. Mahmut’u tahta çıkardı. Kendisi de sadrazam oldu.

Sened-i İttifak (1808):
II. Mahmut tahta çıktıktan sonra ayanların gücünü zayıflatarak onları merkezi otoriteye bağlamak ve yeniliklere elverişli bir ortam hazırlamak amacıyla ayanlarla Sened-i İttifak’ı imzaladı.



Buna göre:

• Ayanlar merkezi otoriteyi kabul edecek, yenilikleri destekleyecek, vergi ve asker toplamaya yardım edecek.
• Kendi bölgelerinde asayişi sağlayacak olan ayanlar, gerektiğinde İstanbul’u koruyacak, halka Haksızlık yapmayacak ve yürürlükteki kanunlara uyacaklardı.
• Padişah ayanların varlığını tanıyacaktı. Hükümetin emerlerine uymayan ayanlar cezalandırılacaklardı.

Sonuç:

• Ayanlar merkezi otoriteye bağlandı, yönetim güçlendi.
• Fakat ayanların varlığının resmen tanınmış olması, devletin ne kadar güçsüz düştüğünü de açığa çıkardı. Bu yönüyle Sened-i İttifak, merkezi devlet yönetimine ters düşen bir uygulamadır.

Alemdar, askeri alanda ıslahatlara devam etti. Sekban-ı Cedit ordusunu kurdu. Kısa bir süre sonrasında Alemdar aleyhine çalışmalar başladı. Özellikle Sened-i İttifak’ın imzalanması ulemayı kızdırdı. Yeniçerilerinde yapılan düzenlemelere karşı olmaları sonrasında ikinci bir Yeniçeri isyanı patlak verdi (1808). Alemdar öldürüldü ve Sekban-ı Cedit ordusu kaldırıldı.

1806-1812 Osmanlı –Rus Savaşı :

III.Selim döneminde başlayan Osmanlı–Rus savaşı II.Mahmut döneminde de devam etti.Fransa’nın Rusya ile yakınlaşması, Osmanlı Devletinin İngiltere ile Kale-i Sultaniye Antlaşmasını yapmasına yol açtı. Buna göre barış zamanında hiçbir savaş gemisi geçmeyecekti. Bu arada Osmanlı –Rus savaşından faydalanmak isteyen Fransızlar Rusya’ya savaş açtılar. Napolyon karşısında yenilen Ruslar Osmanlı Devleti’ne barış teklifinde bulundular. Hem Ruslar hem de Sırplar karşısında bunalan Osmanlı Devleti bu TEKLİFİ KABUL EDEREK



Bükreş Antlaşmasını imzaladı (1812). Buna göre ;

• Ruslar Eflak ve Boğdan’ı Osmanlı Devletine geri verdi.
• Besarabya’nın bir kısmı Rusya’ya bırakıldı. Prut nehri iki ülke arasında sınır çizildi.
• Sırbistan’a ayrıcalık verildi.
Sonuç: Osmanlı tarihinde ilk defa bir azınlık bazı imtiyazlar elde etti.

1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı ve Edirne Antlaşması:

1820’de Eflak’ta çıkan Yunan isyanı sürerken İngiltere, Fransa ve Rusya Osmanlı Devletinden Yunanistan’ın özerk bir prenslik haline getirilmesini istediler. Osmanlı Devleti bunu iç işlerine karışma kabul ederek, geri çevirdi. Bunun üzerine İngiliz, Fransız ve Rus gemilerinden oluşan donanma, Navarin’de Osmanlı ve Mısır donanmalarını yaktılar (1827). Donanması yakılan Osmanlı Devleti zararının tanzim edilmesini istedi. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa ilişkilerini kestiler. Rusya ise bu isteğe savaş açarak cevap verdi.
Yeniçeri Ocağı henüz kaldırılmış, donanma yakılmıştı. Osmanlı savaşa hazır değildi. Ruslar batıda Edirne, doğuda ise Erzurum önlerine kadar ilerlediler. Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kaldı.

Edirne Antlaşması (1829):
• Yunanistan’a tam bağımsızlık verildi.
• Eflak ve Boğdan’a imtiyaz verildi.
• Sırbistan’ın özerklik hakları genişletildi.
• Anapa, Poti, Ahıska ve Akçor kaleleri ile Tuna ağzındaki bazı kaleler Rusya’ya bırakıldı.
• Rus ticaret gemilerinin boğazlardan geçmesi kabul edildi.
• Rusya’ya savaş tazminatı olarak 8.5 milyon Osmanlı lirası ödenmesi kararlaştırıldı.

Sonuç :
• İlk kez bir azınlığa bağımsızlık verildi.
• Osmanlı kendi gücüyle topraklarını koruyamayacağını anladı. Batılı devletlerin desteğine olan ihtiyaç iyice belirginlik kazandı.
• Tuna Nehri kıyılarındaki kalelerin Ruslara bırakılması Rusya’nın Balkanlardaki siyasi ve ticari etkinliğini arttırdı(Rusya’nın elde ettiği bu avantajlar Avusturya’nın da çıkarlarına aykırıydı).
• Doğudaki kalelerin elden çıkmasıyla Doğu Anadolu Rus tehdidi altına girdi.

Milliyetçilik Hareketleri ve İsyanlar
Fransız İhtilali sonrasında ortaya çıkan Ulusçuluk(Milliyetçilik) akımı, çok uluslu bir yapısı olan Osmanlı Devleti’ni de etkiledi. Batılı devletlerin özellikle Rusya’nın kışkırtmaları sonucunda Sırp ve Yunan İsyanları çıktı.

Sırp İsyanı :
Nedenleri
:
• Fransız İhtilali ile ortaya çıkan milliyetçilik düşüncesi.
• Avusturya, Fransa ve Rusya’nın kışkırtmaları.
• Osmanlı’da merkezi otoritenin zayıflaması.
• Savaşlardan dolayı Sırp topraklarının savaş alanı haline dönüşmesi ve istilalara uğraması.
• Savaşların yenilgi ile sonuçlanmasının yol açtığı olumsuzluklar.
• Yeniçerilerin halka karşı kötü tutumları.
• Sırp aydın ve cemiyetlerinin çalışmaları.

Sırplar ilk kez III. Selim döneminde Kara Yorgi önderliğinde 1804 yılında ayaklandılar. Osmanlı devleti Ruslarla savaştığı için Belgrat’ı ele geçiren Sırplarla ilgilenemediler. Savaş sonunda imzalanan Bükreş Antlaşmasıyla Osmanlı Devleti Sırbistan’a özerklik verdi (1812). Bununla yetinmeyen Sırplar tam bağımsızlık isteğinde bulundular. Bunun üzerine üzerlerine bir ordu gönderilerek Belgrat alındı (1813).1815’te Sırplar tekrar ayaklandılar Rusların karışmasını istemeyen Osmanlı Devleti Sırplara bazı haklar daha tanıdı.
Zaman içerisinde gelişen olaylar karşısında Osmanlı Devleti 1829 Edirne Antlaşmasıyla Özerklik verdi.1878 Berlin Antlaşmasıyla Sırbistan tam bağımsızlığını kazandı.

Yunan İsyanı:
Fatih döneminde Osmanlı idaresine alınan Rumlar diğer azınlıklara nazaran daha ayrıcalıklı idi. Diğer azınlıklar gibi onlara da din, mezhep ve dil özgürlüğü tanınmıştı.Mora ve Ege Adalarında adeta yarı bağımsız bir şekilde yaşıyorlardı.Karadeniz ve Akdeniz ticaretinde söz sahibiydiler.Fener Rum Patrikhanesi Ortodokslar üzerinde geniş yetkilere sahipti.Eflak ve Boğdan voyvodaları onların arasından atanıyordu.

İsyanın Nedenleri :
• Fransız İhtilali ile ortaya çıkan milliyetçilik akımı.
• Batılı devletlerin özellikle Rusya’nın kışkırtmaları.
• Osmanlıda merkezi otoritenin zayıflaması.
• Rönesans’la Yunan medeniyetinin Avrupa’da tanınması ve batıda Yunanlılara karşı sempatinin artması.
• Avrupa’nın etkisiyle Yunanlıların Bizans mirasına sahip çıkmak istemeleri.
• Yunan aydınlarının halkı bağımsızlığa yönlendirmeleri ve kurdukları cemiyetler.
Rumlar, Rus Çarının yaveri Aleksandr İpsilanti’nin önderliğinde Etniki Eterya Cemiyetini kurdular. Cemiyetin amacı; İstanbul’daki Ortodoks patriğinin önderliğinde Bizans İmparatorluğunu yeniden kurmaktı. Rumlar ilk isyanı 1820’de Rus yardımına daha kolay ulaşabilmek için Eflak ve Boğdan’da çıkardılar. Fakat umdukları desteği bulamayarak başarısız oldular. İkinci isyan Mora’da çıkarıldı. İsyanı bastıramayan Osmanlı Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan yardım istedi. Kavalalı Mora ve Girit valiliklerinin kendisine verilmesi şartıyla, yardım etmeyi kabul etti. Şartları kabul edilen Mehmet Ali Paşanın oğlu İbrahim Paşa isyanı bastırdı(1827).
Batılı devletler Yunan isyanın bastırılmasını istemedikleri için Osmanlıya bir ültimatom vererek, Yunanistan’a özerklik tanınmasını istediler. İstekleri kabul edilmeyince de İngiliz, Fransız ve Rus donanmaları Navarin’de Osmanlı ve Mısır donanmalarını yaktılar.

Not :
• XIX.yüzyıl Avrupa diplomasisinde din ve kültür unsurunun etkili rol oynadığı, en belirgin olarak Yunan isyanında görüldü.
• Çok uluslu bir yapıda olan Avusturya ve Prusya, milliyetçiliğin başarısından ve Rus yayılmacılığından çekindiği için Yunan isyanını desteklemediler.
Navarin baskınından sonra ortaya çıkan karışıklıktan yararlanmak isteyen Ruslar Osmanlıya savaş açtılar. Ruslar karşısında başarılı olamayan Osmanlı Devleti Edirne Antlaşmasını imzalayarak Yunanistan’a bağımsızlık vermek zorunda kaldı(1829).

Mısır İsyanı :
Fransa’nın Mısır’ı işgali sırasında Mısır’a gönderilen orduda yer alan Kavalalı, gösterdiği başarılarla kısa sürede yükselmiş ve mısır valiliğini ele geçirmişti. Kavalalı Kölemen beylerini ortadan kaldırarak otoritesini artırmış, tarım, ticaret ve bayındırlık çalışmalarıyla Mısır’ı kalkındırmış; Fransız subaylar vasıtasıyla Avrupa tarzında güçlü bir ordu kurmuştu.
Edirne Antlaşmasıyla Yunanistan bağımsızlığını kazanınca Kavalalı Mora valiliğine atanamadı. Mehmet Ali Paşa buna karşılık Girit ve Suriye valiliklerini istedi. İsteği merkezi otoriteye aykırı bulunarak reddedilince isyan etti. Oğlu İbrahim Paşa’yı Suriye üzerine gönderdi. Mısır ordusu kısa sürede Suriye, Adana ve Konya’yı alarak İstanbul üzerine yöneldi.
Osmanlı Devleti Kavalalı ile başa çıkamayacağını anlayınca İngiltere’den yardım istedi, fakat alamadı. Fransa’ya da güvenmediği için Rusya’dan yardım istemek zorunda kaldı. Rus askerleri İstanbul’a geldi. Osmanlı –Rus yakınlaşmasını çıkarlarına aykırı gören İngiltere ve Fransa soruna el atarak Osmanlı ile Kavalalı arasında Antlaşma yapılmasını sağladılar (1833).

Kütahya Antlaşması (1833):
• Mehmet Ali Paşa’ya Mısır ve Girit valiliklerine ek olarak Şam; Cidde valiliği ve Adana muhasıllığı(vergilerini toplama hakkı) ise İbrahim Paşa’ya verildi.

Sonuçları:
• Doğu Akdeniz’de Osmanlı Devleti’nin etkinliği azaldı. Denetim Kavalalı’nın eline geçti.
• Mısır ve Boğazlar uluslar arası bir sorun haline geldi.
• Osmanlı Devleti’nin bir valisi ile başa çıkamayacak kadar güçsüz düşmesi, batılıların Osmanlı üzerindeki ticari ve siyasi baskılarını arttırdı.
II.Mahmut hem Kavalalı’dan çekiniyor, hem de İngiltere ve Fransa’ya güvenmiyordu.Bu nedenle Rusya ile yakınlaştı ve Hünkar İskelesi Antlaşmasını yaptı(1833).
Antlaşmaya göre :

• Osmanlı bir saldırıya uğrarsa Rusya yardım gönderecek, masraflarını Osmanlı karşılayacaktı.
• Rusya bir saldırıya uğrarsa Osmanlı Rusya’nın savaştığı devletlere boğazları kapatacaktı.
• Antlaşma sekiz yıl geçerli olacaktı.

Sonuç:
• Rusya ile Osmanlı arasında bir ittifak ve dayanışma antlaşması imzalandı.
• Rusya’nın Karadeniz’deki güvenliği arttı.
• Osmanlı son kez boğazlar üzerindeki egemenlik haklarını kullandı. Boğazlar İngiltere ve Fransa’ya kapandı.
• Antlaşma İngiltere’nin çıkarlarına ters düştüğü için Rusya ile karşı karşıya kaldı.
• Batılılar antlaşmanın yürürlüğe girmemesi için çaba sarf ettiler. Mısır sorununa ek olarak, boğazlar sorunu da uluslar arası bir sorun haline geldi.
İngiltere Mısır ve Boğazları uluslar arası bir sorun haline getirmişti. Osmanlı Devleti, bu sorunların çözümünde İngiltere’nin desteğini sağlamak için İngiltere ile 1838’de Baltalimanı Ticaret Sözleşmesini imzaladı ve İngiltere’ye geniş birtakım haklar verdi.
Kütahya Antlaşması her iki tarafı da memnun etmediği için savaş yeniden başladı. Osmanlı ordusu Nizip’te tekrar yenildi. Bu arada II.Mahmut öldü ve yerine I.Abdülmecit padişah oldu(1839).



I.ABDÜLMECİT DÖNEMİ (1839-1861)

I. Abdülmecit, Mısır ve Boğazlar sorunlarının çözümünde batılı devletlerin desteğini elde etmek için Tanzimat Fermanını ilan etti.

Mısır Sorunun Çözümü:
İngiltere Rusların Nizip yenilgisi üzerine tekrar devreye girmesini istemediği için Mısır sorunu görüşmek üzere Londra’da bir konferans topladı. Konferansa İngiltere, Avusturya, Prusya, Rusya ve Osmanlı katıldı. Fransa katılmadı. Yapılan antlaşma ile sorun çözümlendi. Batılılar Kavalalı’ya karşı Osmanlıyı korumaya ve antlaşmayı kabul etmemesi halinde Kavalalı ile savaşmaya karar verdiler.

Londra Antlaşması (1840):
• Mısır hukuken Osmanlıya bağlı kalacak, fakat valiliği babadan oğla geçmek şartıyla Mehmet Ali Paşa’ya bırakılacak.
• Suriye, Girit ve Adana’nın yönetimi Osmanlıda kalacak.
• Mısır vergileri padişah adına toplanacak ve dörtte biri İstanbul’a gönderilecek.
Londra sözleşmesini kabul etmeyen Kavalalı tekrar saldırıya geçti. İngiltere ve Avusturya Osmanlı’yı destekleyerek, Beyrut’a asker çıkardılar. Bu gelişmeler üzerine Kavalalı konferans kararlarını kabul etmek zorunda kaldı.

Sonuç:
• Mısır sorunu çözümlendi. Mısır’a özerklik verildi. Osmanlı Devleti’nde ilk kez bir valilik bu kadar güçlenerek saltanat niteliği kazandı.
• İngiltere bağımsız bir Mısır Devletinin kurulmasını önleyerek, sömürgelerine giden yolu güvenceye aldı. Fransa’nın Kavalalı kozunu kullanmasını önledi.
• Doğu Akdeniz7de İngiltere’nin daha aktif bir rol oynaması, Rusya açısından olumsuz bir gelişme oldu.

Boğazlar Sorunu:
Hünkâr İskelesi Antlaşmasının boğazlarla ilgili maddesi, ortaya bir boğazlar sorunu çıkardı. Mısır sorunun çözümlenmesinden sonra, Londra’da toplanan bir konferansta boğazlar sorunu ele alındı. Konferansa; İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya, Prusya ve Osmanlı katıldı.1841’de Boğazlar Sözleşmesi imzalandı.
Buna göre: Boğazlar Osmanlı egemenliğinde kalacak, Boğazlardan hiçbir savaş gemisi geçmeyecekti.

Sonuç:
• Sorun İngiltere ve Fransa’nın lehine çözümlendi.
• İngiltere Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını korudu.
• Boğazlarla ilgili ilk uluslar arası antlaşma yapıldı. Boğazlar uluslar arası statü kazandı.
• Rus donanması Karadeniz’e hapsedildi. Rusya Hünkâr İskelesi Antlaşmasıyla eldi ettiği hakları kaybetti.
• Boğazlar Sözleşmesine rağmen Ruslar boğazlar üzerindeki isteklerini devam ettirdi.
• Sözleşme hükümleri daha sonra Paris Antlaşmasına da alındı. Dolayısı ile Rusya bu isteğine Kırım Savaşı sonucunda da kavuşamadı.

Büyük Devletlerin Osmanlı Politikası:


İngiltere’nin Osmanlı Politikası:
İngiltere sömürgelerine giden yolun güvenliğini sağlamaya ve Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını korumak amacıyla XIX. Yüzyılın son çeyreğine kadar bölgede Osmanlı devletinin toprak bütünlüğünün korunması lehine bir politika izledi.1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşından sonra Osmanlı-Alman yakınlaşması üzerine Rusya’yı desteklemeye yöneldi. Uzakdoğu’daki sömürgelerine giden yolun güvenliğini sağlamak ezere Kıbrıs ve Mısır’ı işgal etti.

Fransa’nın Osmanlı Politikası: Osmanlı –Fransız ilişkileri 1798’de Napolyon’un Mısır’ı işgal etmesiyle bozuldu. İşgalden sonra genel olarak Osmanlı toprak bütünlüğünü korudu. Fakat Akdeniz’deki çıkarları söz konusu olunca Osmanlıya cephe aldı. Rumlara ve Araplara ulusçuluk düşüncesini aşıladı. Fas ve Cezayir’i işgal etti.

Rusya’nın Osmanlı Politikası: Geleneksel Osmanlı politikasını sürdürdü. Sıcak denizlere inmeye çalıştı. Rusya Balkanlarda Panslavist bir politika izlemeye başladı. Bu yolla Balkan milletlerini nüfuzu altına almaya çalıştı.93 Harbi sırasında bağımsızlık vadiyle Osmanlı Ermenilerinin ayaklanmasında etkili oldu.

Avusturya’nın Osmanlı Politikası: 1815 Viyana Kongresinden sonra Osmanlı toprak bütünlüğünü korumaya yöneldi. Rus yayılmacılığı karşısından dolayı da olsa Osmanlının yanında yer aldı. Milliyetçilik düşüncesinin yayılmasından çekindiği için Yunan isyanını desteklemedi. Fakat Bosna-Hersek üzerindeki emellerinden hiçbir zaman vazgeçmedi.

Almanya’nın Osmanlı Politikası: Almanya İngiltere’nin sömürgelerine giden yolu denetim altına almak ve İngiltere’nin pazarlarına sahip olmak istiyordu. Fransa ile arası iyi değildi. Almanya Osmanlı toprak bütünlüğünü savunur gibi görünüp kendisine ekonomik ve siyasi çıkarlar sağlamaya çalıştı.

Osmanlı Devleti: Dağılma dönemi boyunca savunma ve denge politikası izledi. Fransa ve İngiltere’ye yaklaşarak Rus tehlikesinden uzaklaşmak istedi. Batılıların devletin içişlerine karışmasını engelleme ve sorunların çözümünde Batılıların desteğini sağlama amacıyla çeşitli ıslahatlar yaptı. Fakat ıslahatlarla hedeflenen sonuca ulaşamadı. Azınlık isyanları bağımsızlık hareketlerine dönüştü ve Balkanlarda büyük kopmalar meydana geldi.


KIRIM SAVAŞI (1853-1856) :


Nedenleri:

a) Rusya’nın takip ettiği politika :
• Ortodoksların koruyucusu sıfatıyla Osmanlı’nın içişlerine karışması ve Kutsal Yerler konusunda bazı haklar talep etmesi.
• Hünkâr İskelesi Antlaşmasıyla elde ettiği ve daha sonra kaybettiği hakları geri almak istemesi.
• Balkanlarda kendisine bağlı devletler kurdurmak istemesi.

b) Osmanlı’daki ıslahat hareketleri: Mısır ve Boğazlar sorunun çözümlenmesinden sonra Osmanlı Devleti Tanzimat Fermanı doğrultusunda yönetim, maliye, hukuk, askerlik ve eğitim alanlarında kapsamlı bir yenilik hareketi başlattı. Bu nedenle Rusya,Osmanlı‘nın güçlenmesinden korktu.Osmanlı’nın gücünü kırmak üzere harekete geçti.

c) Batılı devletlerin tutumları :
• Balkanlarda Avusturya’nın, Doğu Akdeniz’de ise İngiltere ve Fransa’nın çıkarlarını korumak istemeleri.
• Mültecileri koruduğu için, Avrupa’da Osmanlı lehine bir kamuoyu oluşması.

Osmanlı diplomatları, Rus tehlikesi karşısında batılıların desteğini sağlamayı başardılar. Çünkü Tanzimat Fermanı ilan edilerek zanlıklar lehine düzenlemeler yapılmıştı.
1848 İhtilalleri Avrupa’da karışıklıklara yol açtı. Macar milliyetçileri bağımsızlıklarını kazanmak için Avusturya’ya isyan etmişlerdi. Avusturya’nın yardım isteği üzerine Rusya büyük bir ordu göndererek Macar milliyetçilerini katletti. Sağ kalanlar Osmanlı Devleti’ne sığındılar. Osmanlı Devleti’nin Avusturya ve Rusya karşısında Macarları koruyarak teslim etmemesi, Avrupa’da büyük taktir toplamasına yol açtı. Avrupa kamuoyu Rusya karşısında Osmanlı Devleti’ni destekledi.
Rusya emellerine daha kolay ulaşabilmek için İngiltere engelini ortadan kaldırmak istedi. Rus Çarı I.Nikola, Osmanlı Devletini hasta bir adama benzeterek, topraklarının iki ülke arasında paylaşılmasını teklif etti. İngiltere Rusya’nın Akdeniz’e inmesini çıkarlarına aykırı bulduğu için bu teklifi kabul etmedi.
Rusya daha sonra, kutsal yerlerin ve tüm Ortodoksların himayesinin kendisine bırakılması sağlamak üzere bir elçisini İstanbul’a gönderdi. Fakat herhangi bir sonuç alamadı. Diplomatik yolla başarı elde edemeyen Rusya emellerine ulaşabilmek için Eflak ve Boğdan’ı işgal etti(1853).Osmanlı Devleti de Rusya’ya savaş ilan etti.
Avusturya ve Prusya, Balkanlardaki statükonun değişmesini istemedikleri için işgali protesto ettiler. İngiltere, Fransa, Avusturya ve Prusya Viyana’da bir konferans toplayarak sorunu diplomatik yolla çözmeye çalıştılar. Fakat her iki tarafında kabul edeceği bir plan hazırlayamadılar.
Osmanlı ordusu Ruslara karşı başarı kazandı. İngiliz ve Fransız donanmaları 1841 Boğazlar Sözleşmesine aykırı olarak İstanbul önlerine geldiler. Boğazlar sözleşmesinin ihlal edildiğini ileri süren Rusya bir baskınla Sinop’taki Osmanlı donanmasını yaktılar ve Sinop’u tahrip ettiler. Bu olay üzerine İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti’nin yanında savaşa girdiler.
Avusturya fiilen savaşa katılmamış olmasına rağmen, Osmanlı’nın yanında yer aldı. Rusya’ya bir ültimatom vererek Eflak ve Boğdan’nın boşaltılmasını sağladı. Rusya’nın boşalttığı Eflak ve Boğdan’ın savaş sonuna kadar denetim altında tutma ve koruma görevini üslendi. Osmanlı Devleti İngiliz, Fransız ve Piyemonte kuvvetlerinin de yardımıyla Kırım’a asker çıkardı.Sivastopal’un düşmesi üzerine Rusya barış istedi.Avusturya’nın aracılığı ile barış yapıldı.

NOT: Piyemonte Hükümeti, İtalya’nın siyasi birliğini kurmaya yönelik faaliyetlerde Fransa’nın desteğini kazanmak istiyordu. Bu nedenle Fransa’nın yanında yer alarak Kırım savaşında Osmanlı’ya yardım etti.

Paris Barış Antlaşması (1856): Osmanlı, Rusya, İngiltere, Fransa, Avusturya, Prusya ve Piyemonte’nin katılımıyla Paris konferansı toplandı ve Paris Antlaşması imzalandı. Osmanlı Devleti, Batılıların isteği üzerine Islahat Fermanını hazırlayarak antlaşma metninin başına ekledi.Şu kararlar alındı;
• Osmanlı bir Avrupa devleti sayılacak ve Avrupa hukukundan faydalandırılacak.
• Osmanlı’nın toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altına alınacak.
• Karadeniz’in tarafsızlığı sağlanacak; bütün ticaret gemilerine açık, savaş gemilerine kapalı olacak.
• Rusya ve Osmanlı Karadeniz’de donanma bulunduramayacak ve tersane kuramayacaklar.
• Boğazlar 1841 Boğazlar Sözleşmesi ‘ne göre yönetilecek.
• Eflak ve Boğdan’a özerklik verilecek ve bu durum büyük devletlerin garantisi altına alınacak.
• Tuna nehri üzerinde ticaret gemileri serbestçe dolaşabilecek; kontrol bir komisyon tarafından yapılacak.
• Batılı devletler antlaşmanın başına eklenen Islahat Fermanı’nı tanıyacak. Fakat ferman Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışılmasına araç olmayacak.
• Her iki tarafta işgal ettikleri yerleri boşaltacak.

Sonuç ve Önemi:
• 19. yüzyılda Osmanlı’nın galip olarak imzaladığı tek antlaşmadır. Olumsuz yönlerine rağmen kazançlı bir antlaşma imzalandı, fakat bu son kazançlı antlaşma oldu.
• Rusya, Ortodoksların himayesi hakkını kaybetti. Osmanlı üzerindeki Rus emelleri geçici olarak durdu.
• İlk kez Osmanlı Avrupa Devletler Topluluğunun bir üyesi sayıldı ve Avrupa hukukundan faydalanması kararlaştırıldı. Bu kararın alınmasında Tanzimat ve Islahat fermanlarıyla yapılan yenilikler etkili oldu.
• Osmanlı, Karadeniz’deki egemenliğini kaybettiği ve Eflak ve Boğdan’a özerklik vermek zorunda bırakıldığı için yenik duruma düşürüldü.
• Antlaşmanın olumsuz yönlerinden biride Islahat Fermanın Osmanlıya kabul ettirilmesidir. Ferman kaynağını ve ortaya çıkış sebeplerini yabancı devletlerden almaktadır.
• Avrupa devletleri Islahat Fermanını bahane ederek Osmanlının içişlerine karışmaya devam ettiler. Antlaşmayı kendileri ihlal ettiler.
• İngiltere ve Fransa doğu Akdeniz’deki çıkarlarını korudu. İngiltere Rus tehdidini önleyerek, sömürgelerine giden yolun güvenliğini sağladı.
• Tuna Nehri üzerinde ticaretin serbest bırakılmasıyla Rusya bu konudaki imtiyazlarını kaybetti. Bu durum Avusturya’nın işine yaradı.
• Osmanlı toprak bütünlüğü garanti altına alındı. Fakat batılılar bu hükmü daha sonra ihlal ederek Osmanlının Afrika’daki topraklarını işgal ettiler.

NOT :
• Avusturya ve Prusya Kırım Savaşına katılmadıkları halde Paris Konferansına katıldılar.
• Rus tehlikesinin önlenmesi, Avrupa Devletler Topluluğuna kabul edilme, Avrupa hukukundan faydalanma ve toprak bütünlüğünün garantisi yönünden olumlu; fakat Karadeniz’in tarafsızlığı ve ıslahatlar açısından olumsuz bir antlaşmadır.
• İngiltere, Fransa ve Avusturya, Islahat Fermanın esaslarını belirleyerek Osmanlının içişlerine karıştı.
• Osmanlı Devleti Kırım Savaşı sırasında savaş giderlerini karşılayamadığı için, Batılı devletlerden ilk kez borç para aldı. Daha sonra borçlarını ödeyemediği için Osmanlı maliyesi batılıların denetimine girdi.
Sultan Abdülmecit’in 1861’de ölümü üzerine tahta Abdülaziz geçti.



ABDÜLAZİZ DÖNEMİ (1861 – 1876):

Abdülaziz’in padişahlığı döneminde hiç savaş olmadı. Avrupa’ya giden ilk Osmanlı padişahıdır.Yavuz’dan sonra Mısır’ı ziyaret eden tek Osmanlı hükümdarı olma özelliği de taşır. Bu dönemde Osmanlı ile Avrupa devletleri arasında borçlar sorunu ortaya çıktı.

Şark Meselesi : İlk defa Rus Çarı Aleksandır tarafından 1815 Viyana Kongresinde Osmanlı idaresindeki Hristiyanların sorunları ile ilgilenmek amacıyla kullanılan terim sonradan daha geniş bir anlam kazandı.Şar Meselesi;XIX.yüzyılın ilk yarısında Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü koruma,ikinci yarısında Avrupa’daki topraklarını bölme,XX.yüzyılda ise tüm topraklarını paylaşma şeklinde algılandı.

Panislavizm Hareketleri :
Panislavizm Ortodoks ve Slav ırkından olan ulusların Rusya’nın egemenliği altında birleşmesini hedef alan ve XIX. Yüzyılın ilk yarısında Rusya tarafından ortaya çıkarılan siyasi bir harekettir. Rusya Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki varlığına son vermek amacıyla bu toplulukları Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtıyor ve karışıklıklara yol açıyordu.
Rus kışkırtması sonrasında Balkanlardaki Bosna-Hersek isyanını Bulgar isyanı izledi. Osmanlı Devleti bunlarla uğraşırken Rusya Sırp ve Karadağlıları Osmanlıya karşı kışkırttı. Osmanlı ordusu Sırp ve Bulgar isyanını kısa sürede bastırdı. Karadağlıları sindirip Bosna –Hersek’te düzeni sağladı.
1866’da Girit’li Rumlar adanın Yunanistan’a katılmasını sağlamak amacıyla ayaklandılar. İngiltere, Fransa ve Rusya Rumları destekledi. Avrupalı devletlerin baskısı karşısında Osmanlı Devleti 1868’de adanın özerkliğini kabul etmek zorunda kaldı.
Sultan Abdülaziz zamanında aydınlar arasında demokratik çalışmalar hızlandı. Anayasal düzene geçiş için çalışan Yeni Osmanlılar, bir anayasa hazırlayıp padişaha sundular. Amaçları anayasal düzene geçişle azınlıkları yönetime dahil ederek isyanları önlemek istiyorlardı.Padişah kendisine sunulan anayasayı kabul etmedi.Yeni Osmanlılara mensup Mithat Paşa ve Hüseyin Avni Paşanın işbirliği ile Abdülaziz tahtan indirilerek yerine V.Murat padişah ilan edildi (1878).

II.ABDÜLHAMİT DÖNEMİ (1878 – 1909 ):

V.Murat üç süren saltanatından sonra rahatsızlığı nedeniyle tahtan indirilerek yerine meşrutiyeti ilan sözü veren II.Abdülhamit padişah yapıldı(1876).II.Abdülhamit Mithat Paşa’yı Sadrazamlık görevine getirerek Yeni Osmanlı anayasasını (Kanun-ı Esasi) hazırlamakla görevlendirdi.II.Abdülhamit iktidarı boyunca Avrupa devletlerine karşı başarılı bir denge politikası izleyerek devletin dağılmasını önlemeye çalıştı.
Rus yayılmacılığından çekinen İngiltere’nin girişimleriyle Balkan olaylarını yatıştırmak, Osmanlı-Rus anlaşmazlığını barış yoluyla çözmek için İstanbul’da bir konferans toplanması çağrısında bulundu. İstanbul’da İngiltere, Fransa, Avusturya, Almanya, İtalya ve Rusya’nın katılımıyla Tersane Konferansı toplandı (1876). Konferansta şu kararlar alındı:
• Osmanlı ordusu Sırbistan ve Karadağ’dan çekilecek.
• Bulgaristan ve diğer uluslara özerklik verilecek.
• Mahalli yönetimlerin yetkileri genişletilecek.
• Balkanlardaki devlet yatırımları arttırılacak.
Konferansın toplandığı gün, Osmanlı Devlet adamları Kanun-u Esasi’yi ilan ederek Meşrutiyet yönetimine geçtiler. Böylece:
• Batılıların içişlerimize karışmalarını önlemek,
• Balkan uluslarına yönetimde temsil hakkı tanıyarak devletten kopmalarını engellemek,
• Konferansın toplanmasını gereksiz kılmak,
• Balkan sorununun çözümünde Rusya’ya karşı Batılı devletlerin desteğini elde etmek istediler.
Osmanlı yönetimi, Kanun-i Esasi’nin ilanından güç ve cesaret alarak, sorunların çözümlendiğini ve özerkliğe gerek kalmadığını duyurdu.Konferansta alınan kararları bağımsızlığa aykırı bularak reddetti.Bu durum batılı devletlerin tepkisine neden oldu.Londra’da kendi aralarında yeniden toplandılar,isteklerini biraz hafiflettiler.Osmanlı Devleti bu istekleri de içişlerine karışma kabul ederek reddedince siyasal alanda yalnız kaldı.

1877-1878 Osmanlı – Rus Savaşı :
Osmanlı Devletinin İstanbul Tersane ve Londra konferansları kararlarını kabul etmemesi üzerine Rusya Ortodoksların koruyucusu sıfatıyla güneye inme politikasını gerçekleştirmek Osmanlı Devletine savaş açtı. Ruslar batıda Sofya ve Edirne’yi, doğuda ise Batum, Kars Artvin ve Erzurum’u alarak İstanbul’a doğru ilerlediler.Rusların Çatalca’ya kadar ilerlemesi üzerine Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kaldı.İki devlet arasında hiçbir zaman yürürlüğe konulmayan Ayestefanos (Yeşilköy) Antlaşması imzalandı(1878).
Antlaşmaya göre:
• Sırbistan, Karadağ ve Romanya’ya bağımsızlık verildi.
• Bosna-Hersek’e özerklik tanındı.
• Makedonya ve Doğu Rumeli’yi kapsayan büyük bir Bulgaristan Devleti kuruldu.
• Kars, Ardahan, Batum ve Doğu Beyazıt Ruslara bırakıldı.
• Girit ve Ermenistan’da ıslahat yapılması kararlaştırıldı.
• Rusya’ya savaş tazminatı ödendi.
Sonuç: Yapılan antlaşma ile Rusya himayesinde Karadeniz ve Ege’ye kadar ulaşan büyük bir Bulgaristan kuruluyordu. Böylece Ruslar, hem Balkanlarda etkinliğini artıracak, hem de Bulgaristan üzerinden Akdeniz’e ulaşacaktı. Antlaşma bu yönüyle İngiltere, Avusturya ve Almanya’nın çıkarlarına ters düştüğü için, bu devletlerin itirazına uğradı.Yürürlüğe konmadı.Savaşı göze alamayan Rusya, Berlin’de yeni bir konferansın toplanmasına razı oldu.Osmanlı, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya ve İtalya’nın katılımıyla konferans toplandı.Ayestefanos iptal edilerek yerine Berlin Antlaşması imzalandı.

Berlin Antlaşması (1878) :
1) Değiştirilen Maddeler :

a) Bulgaristan: Üç kısma ayrıldı:
• Makedonya: Islahat yapılması koşuluyla Osmanlı’ya bırakıldı.
• Doğu Rumeli: Osmanlı’ya bağlı imtiyazlı bir eyalet haline getirildi; başına Ortodoks bir vali atandı.
• Asıl Bulgaristan: Hukuken Osmanlıya bağlı bir prenslik haline getirildi.
b) Bosna-Hersek: Yönetimi geçici olarak Avusturya’ya bırakıldı; fakat özerklik verilmedi.
c) Doğu Beyazıt: Osmanlıya bırakıldı.
d)Savaş Tazminatı: İki misline çıkarılarak, taksitlerle ödenmesi kararlaştırıldı.
2) Değiştirilmeyen Maddeler:
a) Sırbistan, Karadağ ve Romanya’ya bağımsızlık verildi.
b)Kars, Ardahan ve Batum Rusya’ya bırakıldı.
c) Ermenilerin oturdukları yerlerde ıslahat yapılacaktı.

Sonuç :
• Ayestefanos biraz hafifletildi; fakat değişiklik daha ziyade batılıların işine yaradı. Rus himayesinde kurulacak olan büyük Bulgaristan parçalanarak Rusya’nın Akdeniz’e inmesi engellendi.
• Panslavizm’in zaferiyle Balkanlarda en büyük parçalanma meydana geldi.
• İngiltere Rusya’dan gelebilecek tehlikelere karşı Kıbrıs’ı işgal etti.Rus tehlikesinden çekinen Osmanlı Devleti buna ses çıkarmadı.
• Rusya değişikliğe rağmen, emellerini büyük oranda gerçekleştirdi.
• Osmanlı Devleti Rusya ve İngiltere’ye duyduğu güvensizlikten dolayı Almanya ile yakınlaştı.
• Ermeni sorunu fiili olarak Osmanlının karşısına çıktı.
• Konferans sırasında Osmanlı tarafını tutan Fransa daha sonra Tunus’u işgal etti. Osmanlı bu durumu protesto etmekle yetindi.
• Batılıların Osmanlı üzerindeki baskısı iyice arttı. Batılılar Duyun-u Umumiye İdaresini kurarak Osmanlı maliyesine el koydular(1881).

Not:
• II.Abdülhamit 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sürerken; savaşın kötü gidişatını ve azınlık milletvekillerinin zararlı çalışmalarını bahane ederek Meşrutiyet rejimine son verdi.
• Ayestefanos Antlaşması yürürlüğe konmamıştır. Bu yönüyle I.Dünya Savaşından sonra Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Sevr Antlaşmasına benzemektedir.

Berlin Antlaşmasından Sonraki Gelişmeler:

Kıbrıs ve Mısır’ın İşgali: İngiltere Berlin Antlaşmasından, sonra Rusya’nın Akdeniz’e inme tehlikesi karşısında Kıbrıs’ı işgal etti(1878).Daha sonra, Süveyş Kanalı’nın açılmasından dolayı siyasi, ekonomik ve stratejik önemi artmış olan Mısır’ı işgal ederek sömürgelerine giden yolu güvenlik altına aldı(1882).Osmanlı bu işgalleri sadece protesto etmekle yetindi.

Tunus’un İşgali (1881): Tunus Osmanlıya bağlı özerk bir eyaletti.1870’te Alsas-Loren’i Almanya’ya kaptıran Fransa, bunun acısını Osmanlı’dan çıkarmak istedi. Berlin Konferansından sonra Osmanlı’nın güçsüzlüğünden faydalanarak Tunus’u işgal etti(18881).Osmanlı Devleti bu durumu protesto etmekle yetindi.

Bulgaristan Krallığının Kurulması (1908) : 1878 Berlin Antlaşmasına göre Osmanlı Devletine bağlı bir Bulgar prensliği kurulmuştu. Doğu Rumeli ise ıslahat yapılması koşuluyla Osmanlı Devleti’ne bırakılmıştı.1885’te Bulgarlar ayaklanarak Doğu Rumeli’nin Bulgaristan’la birleştiğini ilan ettiler. Osmanlı Devleti büyük devletlerin olaya karışmasından çekindiği için askeri müdahale de bulunamadı.II.Meşrutiyetin ilanından hemen sonra askeri ve siyasi durumu elverişli gören Bulgarlar bağımsızlıklarını ilan etti.Batılı devletlerin baskısıyla Osmanlı Devleti Bulgaristan’ın bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı.

Girit Sorunu ve Osmanlı-Yunan Savaşı:1829’da Edirne Antlaşmasıyla bağımsızlığını elde Yunanistan Bizans’ı yeniden canlandırma düşüncesiyle (Megalo İdea) Giritli Rumları sık sık isyana kışkırttı.Girit’te ilk isyan 1858’de çıktı. Osmanlı Devleti ıslahat vaadiyle isyanı önledi.
1866’da Giritli Rumlar tekrar ayaklandı.1869’da Paris’te toplanan konferansla Girit’e özerklik verilerek Osmanlı Devleti’ne bağlılığı sağlandı.1890da Rumlar adayı Yunanistan’a bağlamak amacıyla yeniden ayaklandı. Yunanistan ayaklanmayı destekledi. Batılı devletler savaş çıkmasını istemedikleri için olaya müdahale ettiler. Yunanistan’ın uzlaşmaz tutumu üzerine Osmanlı Devleti 18 Nisan 1897’de Yunanistan’a savaş ilan etti.
Ethem Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Yunan ordusunu yenerek, Yenişehir’i aldı. Yunan askerleri Teselya’dan çıkarılarak Tırnova alındı.Dömeke Meydan Savaşında Yunan ordusu yenilgiye uğratıldı.Avrupa devletlerinin araya girmesi ile 1897’de İstanbul’da antlaşma yapıldı.
Antlaşmaya göre
:
• Osmanlı askerleri Teselya’yı boşaltacak.
• Girit Osmanlıda kalacak, ancak Yunanistan tarafından onaylanan Hristiyan bir vali atanacaktı.
• Yunanistan savaş tazminatı ödeyecekti.
II.Meşrutiyetin ilanından hemen sonra Girit meclisi Yunanistan’a bağlandığını ilan etti(1908).Ada, Balkan Savaşlarından sonra imzalanan Atina Antlaşmasıyla Yunanistan’ın eline geçti(1913).

Düyun-ı Umumiye İdaresi: II.Abdülhamit döneminde Kırım Savaşından beri alınan fakat bir türlü geri ödenmeyerek birken yüklü bir borç yükü altına girmişti.Avrupalı devletler alacaklarını tahsil edebilmek için Düyun-ı Umumiye (Genel Borçlar) İdaresini kurdular(1881).Yönetimini alacaklı devletlerin gerçekleştirdiği idare tütün,ispirto,pul,tuz ve orman gibi düzenli gelirlere el koydular.Böylece devlet ekonomik bağımsızlığını kaybetmiş oldu.

Bosna-Hersek’in Avusturya’ya Bağlanması: Bosna-Hersek’in yönetimi Berlin antlaşmasıyla Avusturya’ya bırakılmıştı. II. Meşrutiyet’in ilanı sırasında görülen karışıklıklardan yararlanan Avusturya bölgeyi topraklarına kattığını açıkladı. Osmanlı durumu protesto etmekle yetindi. İki ülke arasında yapılan görüşmeler sonucunda Bosna-Hersek’in Avusturya’ya bırakılması kabul edildi.Buna karşılık Yenipazar Osmanlıya verilecek ve Avusturya Osmanlı Devletine iki milyon beş yüz bin Osmanlı altını ödemeyi kabul etti.

Ermeni Meselesi: Tarihte Ermeni meselesi olarak adlandırılan olay, Ermenilerin değil Osmanlıyı parçalayarak bölgedeki varlığını sona erdirmek isteyen devletlerin meselesi olarak ortaya çıkmıştır.
Ermeni sorunu ilk kez 1877-1878 Osmanlı –Rus savaşı sırasında Rusya’nın bağımsızlık vaadiyle Ermenileri kışkırtmasıyla ortaya çıkmıştır. İlk kez Berlin Antlaşmasında uluslararası bir konu olarak İngiltere’nin isteği üzerine Berlin Konferansında gündeme geldi. Berlin Antlaşması içerisinde Osmanlı Devleti’nin Ermenilerin yaşadıkları yerlerde ıslahat yapması kararı yer aldı. Bundan cesaret alan Ermeniler büyük devletlerinde desteği ile Osmanlı Devletinden daha fazla ayrıcalık elde etmek ve bağımsız bir Ermenistan ideali ile çalışmalara başladılar.
Ermeni sorunun ortaya çıkışında Doğu Anadolu’da yaşayan Ermenileri kullanarak Akdeniz’e ve Orta Doğu’ya inmek isteyen Rusya ile Doğu Anadolu’da kendi koruyuculuğunda bir Ermeni devleti kurulmasını sağlayarak Rusya’nın güneye inmesini önlemek isteyen İngiltere’nin etkileri olmuştur.
İngiltere ve Rusya’dan cesaret alarak kurdukları Taşnak ve Hınçak komiteleri ile faaliyetlerine başlayan Ermenilerin amacı; çıkaracakları bir ayaklanma ile Avrupa kamuoyunun dikkatini Anadolu’ya yöneltmek ve Avrupa devletlerinin desteğini alarak bağımsızlık elde edeceklerini düşünüyorlardı.18897dan itibaren Doğu Anadolu’da planlı eylemlere başladılar. Ermenilerin çıkardıkları isyanlar bastırıldı.Bu kez eylemlerinin merkezi olarak Osmanlı Devletinin merkezini seçtiler.Osmanlı Bankası baskını ve Yıldız Suikastlarını gerçekleştirdiler(1905).
I.Dünya Savaşı devam ederken durumun kendileri için uygun olduğu kanısıyla Osmanlı Devletine karşı Ruslarla işbirliği yaparak ayaklanmalar çıkardılar. Osmanlı ordularının ikmal yollarını keserek zarar vermeye ve baskı ve şiddet metodu ile halkı sindirmeye çalıştılar. Binlerce insanı katlettiler.Osmanlı Devleti bölgedeki Müslüman halkın güvenliği için Doğu Anadolu ve diğer bölgelerde Ermeni olaylarının yaşandığı yerlerde ki Ermenilerin Suriye’ye göç ettirilmelerine karar vererek 14 Mayıs 1914’te Tehcir Kanunu kabul etti.Kanuna dayanılarak bir kısım Ermeni Suriye’ye göç ettirildi.
Brest-Litowsk antlaşmasıyla savaştan çekilen Rusların boşalttığı topraklar Ermeniler tarafından işgal edilince Kurtuluş Savaşı sırasında Kazım Kara Bekir komutasında Ermenilerle savaş devam etti. Türk ordusu karşısında tutunamayan Ermeniler 3 Aralık 1920’de Gümrü Barış Antlaşmasını imzalayarak,işgal ettikleri toprakları boşalttılar.

II.Meşrutiyet ve 31 Mart Olayı :
II.Abdülhamit, Mebusan Meclisini kapattıktan sonra baskıcı bir yönetim uygulamaya başladı.Meşrutiyet yanlıları Batıya kaçmak zorunda kaldı.II.Abdülhamit’e karşı 1889’da İttihat-ı Osmani cemiyeti ile 1906’da Osmanlı Hürriyet cemiyetinin 1907’de birleşmesi ile İttihat ve Terakki Cemiyeti adı altında güçlü bir muhalefet ortamı oluştu.Bir çok subay ve devlet adamının desteğini alarak meşrutiyeti ilan etmeye yöneldi.
Reval görüşmeleri İttihat ve Terakki üyelerini harekete geçirdi. İttihatçı bazı subaylar emirleri altındaki birliklerle ayaklandılar. Mecbur kalan II.Abdülhamit Bakanlar kurulunu toplayarak Kanun-i esasiyi yeniden yürürlüğe koydu (23 Temmuz 1908).Meşrutiyet rejimi yeniden yürürlüğe girdi.
• Padişahın hakları anayasa ile sınırlandırıldı.
• Demokratikleşme süreci hızlandı.
• Basına uygulanan sansür kaldırıldı.
• Yeni siyasi partiler kuruldu.
• Siyasi düşünce çatışmaları arttı.
• Türk milliyetçiliği düşüncesi yaygınlaştı.
II. Meşrutiyetin ilanından sonra, mevcut sorunlar çözümlenemediği, aksine giderek büyüdüğü için İttihat ve Terakki yoğun bir tepkiyle karşılandı.yapılan seçimlerde mecliste İttihat ve Terakki cemiyeti çoğunluğu elde ederek yönetimde söz sahibi olmuştu.Bu arada güçlü bir muhalefet ortamı doğmuş,meclis ve hükümet eleştiriliyordu.Çünkü yeni toprak kayıpları engellenememiş,ülkenin çeşitli yerlerindeki ayaklanmalar önlenememişti.
Tüm bu sorunlar toplumsal tepkiyi artırdı ve bu bir isyana dönüştü. İstanbul’daki Avcı Taburu askerleri isyan çıkardılar (13 Nisan 1909). İsyancıların hedefi meşrutiyet yönetimine son vermekti. İttihat ve Terakki Cemiyeti isyanı bastırmak ve meşrutiyeti korumak amacıyla Kurmay Başkanlığını M.Kemal’in yaptığı, Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Hareket Ordusunu İstanbul’a gönderdi.Ayaklanma bastırıldı.İsyanı engellemediği ve lehine kullandığı gerekçesiyle II.Abdülhamit tahtan indirildi .V.Mehmet Reşat tahta çıkarıldı.

Sonuç :
• Meşrutiyet rejimi büyük bir tehlike atlattı.
• Mustafa Kemal’de, ulusal bilincin ve vatanı koruma azminin doğmasında etkili oldu.
• İttihat ve Terakki Partisi baskı yoluna saptı.
• Sorunlar çözümlenemeyince meclisin içinden ve dışından güçlü bir muhalefet oluştu.
• İç ve dış gelişmeler merkezdeki bunalımı arttırınca, Ermeniler durumdan yararlanarak Adana’da ayaklandılar. Fakat başarılı olamadılar.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt