Yugoslavya ve Yugoslavya Tarihi

YUGOSLAVYA


Bugünkü Yugoslavya topraklarında yaşadığı bilinen ilk kavim İlliryalılardır. Daha sonra Islav grupları Yugoslavya'ya göç etmişlerdir. Beşinci yüzyılda artık Yugoslav topraklarında İlliryalılar kalmamıştır. Islavlar tarih boyunca daima başkaları tarafından yönetilmişlerdir. Avusturyalılar, Macarlar, İtalyanlar, Türkler ve Fransızlar değişik zamanlarda bunları idareleri altına almıştır. En uzun ve önemli dönemleriyse Türk idaresinde kaldıkları yıllardır.

Sırbistan olarak bilinen ülke toprakları 1389 yılında yapılan Kosova Savaşıyla Osmanlılara bağlı bir derebeylik olmuştu. Sırp halkı uzun yıllar Osmanlı idaresinde kaldı. Osmanlı Devletinin zayıflamaya başladığı yıllarda Balkanlarda çeşitli isyanlar çıktı. Bu isyanlardan biri de Sırp İsyanıdır. 1878 Berlin Antlaşmasıyla Sırbistan, bağımsız bir krallık oldu. Böylece 500 yıllık Osmanlı idaresi sona erdi.

Balkan Harpleri esnasında, Osmanlı Devleti oldukça zayıflamıştı. Bu durumdan istifade eden Sırplar 1913 yılında eski Sırbistan ve Makedonya'yı da alarak topraklarını genişlettiler. Birinci Dünya Savaşı sonunda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu çökünce Hırvatistan,Dalmaçya, Bosna-Hersek, Slovenya ve 1389'dan beri bağımsız olan Karadağ toprakları üzerindeki mevcut, Slovenler, Hırvatlar, Boşnaklar ve Sırplar, Sırbistan Krallığı adı altında birleşti. Daha sonra bu krallığın ismi "Yugoslavya" şeklinde değiştirildi. Bu krallık 1929 yılına kadar devam etti. Bundan sonra ülke 1934 yılına kadar Kral Aleksandır-I'in diktatörlüğü altında kaldı. Onun öldürülmesiyle yönetim vekiller heyetine geçti.

Yugoslavya 1941 yılında Almanlar tarafından işgal edildi. Ülke içinde gerilla harpleri baş gösterdi. Rusya'dan destek alan Mareşal Josep Broz Tito, 1943 yılında ülkenin kontrolünü eline geçirdi. İkinci Dünya Savaşı sonunda Almanlar, Yugoslavya'dan geri çekildiler. Tito, iç harp esnasında muhalifi olan Draja Mikallaviç'i 1946 yılında idam ettirdi. Bu arada Yugoslavya 1945 yılında cumhuriyet oldu. Ardından 1946 yılında birleşik cumhuriyet haline geldi. Tito, hükümet başkanlığına getirildi.

Tito, Stalin'den farklı bir sosyalist siyaset takip etti. 1968 Çekoslovak hareketinde, Rusya'ya muhalefet etti. Batılı ülkelerle ticari münasebetler içine girdi. 1972 yılında Hırvatistan Cumhuriyetinde olaylar çıktıysa da kısa sürede bastırıldı. Tito, 1979 yılında yapılan altı zirve toplantısı neticesinde Castro ile olan mücadelesini kazandı ve Üçüncü Dünya diye bilinen bağlantısızlar teşkilatını Rusya'nın nüfuzundan kurtardı.

Başkan Tito, 1980 yılında ölünce yerine Kollektif Başkanlık idaresi geldi. 1984 yılında devlet başkanlığı Veselin Djuranovic'e verildi. 1989'da görülen ekonomik ve siyasal bunalım, Hırvatistan ve Slovenya cumhuriyetleri arasında ilişkilerin bozulmasına sebep oldu. Aynı yıl doğu blokunda görülen yenileşme hareketleri Yugoslavya'ya da yansıdı ve 1990'da çok partili düzene geçildi.

1991'de başlayan cumhuriyetler arasındaki iç savaşın neticesinde aynı senenin sonlarında Slovenya, Hırvatistan, Makedonya ve Bosna-Hersek, bağımsızlıklarını ilan ettiler. Karadağ ve Sırbistan birleşerek Yeni Yugoslavya Federal Cumhuriyetini kurdular
 
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
YUGOSLAVYA


Avrupa'nın güneydoğusunda, Birinci Dünya Savaşı ertesinde kurulup 1990-1992'de parçalanan devlet.


Birçok siyaset adamı ve yazar, daha XIX. yüzyıldan Güney İslâvları (Yugoslavlar) bir devlet çatısı altında toplama düşüncesini ortaya atmıştı. Birinci Dünya Savaşı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun yenilgisi ve parçalanmasıyla sonuçlanınca bu rüya gerçek oldu. 1 Aralık 1918'de Sırp-Hırvat ve Sloven Krallığı kuruldu. I. Petar Karayorgiyeviç ülkenin ilk hükümdarı oldu. Krallık nüfusu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nda Slovenya ve Hırvatistan'da, Osmanlı Devleti topraklarında ise birbirlerinden bugünkü Bosna-Hersek bölgesiyle ayrılan Sırbistan, Makedonya ve Karadağ'da yaşayan halklardan oluşmaktaydı. Krallığın sınırları Saint-Germain, Neuilly ve Trianon (1919-1920) antlaşmalarıyla belirlenmiş, fakat 1920 ve 1924'te Trieste ve Fiume'nin İtalya'ya bırakılmasıyla değişikliğe uğramıştı. 1921 Anayasası ülkeye bir parlamenter rejim ve merkezî bir üniter devlet yapısı getirdi. Kral I. Aleksandr (1921-1934) ile başbakanı N. Pasic (1921-1926) ülkeyi baskıcı yöntemlerle ve Sırpları kayırarak yönettiler. Komünist partisi yasaklandı (1921), radikal muhalefet saf dışı bırakıldı. Hırvat köylü partisi lideri S. Radic öldürüldü (1928). Ocak 1929'da kral, Parlamentonun feshi, anayasanın askıya alınması ve siyasî partilerin yasaklanması emrini verdi. Ülkede kendi diktatoryasını dayattı. Dönüşüme uğrattığı ülkeye Yugoslavya Krallığı adını verdi. Dışarıda Fransa ile bir ittifak arayışına girdi, ancak 1934'te Marsilya'da Hırvat teroristler (Ante Paveliç önderliğindeki Ustaçiler) tarafından öldürüldü. Kardeşi prens Pavel Karayorgiyeviç ülkeyi kral naibi unvanıyla M.Stojadinoviç'le birlikte yönetti. İki devlet adamı, Bulgaristan, İtalya ve Almanya ile bir yakınlaşma siyaseti güttüler (1937-1938). Hırvatlara tavizler verdiler. Mart 1941'de prens Pavel Üçlü İttifak'a katıldı ancak kısa bir süre sonra General D. Simoviç tarafından devrildi. Kral II. Petar iktidara geçtikten sonra "Mihver" ile ittifakı bozdu.6 Nisan 1941'de Almanya, İtalya, Bulgaristan ve Macaristan, Yugoslavya'yı işgal etti. Ülke toprakları İtalya (Dalmaçya kıyısı ve Slovenya), Almanya (Sırbistan), Macaristan (Batı Voyvodina), Bulgaristan (Makedonya) arasında bölüşüldü. Hırvatistan, A. Paveliç yönetiminde bağımsız bir devlet oldu. Bu arada II. Petar'a sadık Albay D. Mihajloviç (İngiltere'ye sığınmıştı) ve komünistlerin desteklediği Tito önderliğinde direniş başladı. Bir süre sonra Müttefikler yalnızca Tito'yu destekleyecekti. Yugoslav partizanlar Ekim 1944 ve Mayıs 1945 arasında ülke topraklarının büyük bölümünü özgürlüğe kavuştururken Sovyetler de Belgrad'ı kurtardı (Kasım 1944). Kasım 1945 seçimlerinde oyların yüzde 90'ını alan Halk Cephesi, cumhuriyeti ilân etti. Ocak 1946 Anayasası ile altı cumhuriyetten oluşan (Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Makedonya, Karadağ, Bosna-Hersek)oluşan federal bir devlet kuruldu. Devlet ayrıca on sekiz ulusal topluluk, beş resmî dil, üç din ve iki alfabeyi içeriyordu.Rejim, başlangıçta Sovyet modelini (tek parti, otoriter plânlama, kolektifleşme) örnek aldı.Ancak Tito 1948'de bu modelden kısmen vazgeçince "milliyetçi sapma" nedeniyle Kominform'dan dışlandı. 1950'den itibaren Parti'nin üstünlüğünü tartışma konusu yapmadan yönetimde merkeziyetçilikten uzaklaşma ve işçinin kendi kendini yönetmesi ilkesi giderek hayata geçirildi. Tito dışarıda İtalya ile Trieste sorununu giderdi (1954). Batılı ülkelerle yakınlaştı. Siyasî-askerî bloklaşmanın dışında kalmayı savunan Üçüncü Dünya ülkelerine yöneldi. Ancak 1955'te Sovyetler'le bağlarını yeniden güçlendirdi. 1971 ve 1974 Anayasa reformları bir başkanlık kurulu ve federal bir meclis getirdi. Mayıs 1974'te Tito, ömür boyu devlet ve parti başkanlığına getirildi. Fakat Tito'nun ölümünden (1980) on yıl sonra Yugoslav Federasyonu, bir zamanlar kapitalizmle komünizm arasında "üçüncü yol"u yaratmasıyla ünlü iktisadî sistemindeki sarsıntının yol açtığı bunalımla karşı karşıya kaldı. Bütün cumhuriyetlerde genel grevler, siyasî gösteriler, kanlı çatışmalar meydana geldi. Slovenya 1987'de çoğulculuk ve pazar ekonomisine geçişi savunurkan, federal hükümetin öngördüğü reformlar, varolan sistemin sürdürülmesini savunan Slobodan Milosevic'in yönetimindeki Sırbistan tarafından reddedildi. Bu arada Sırbistan'da Kosova ve Voyvodina eyaletleri Sırbistan Devleti'ne "de facto" biçimde ilhak ederek (1990) özerklik statülerini yitirmelerine neden oldu. 1990 yılı içinde federal kurumların otoritesini yitirmesinin meydana getirdiği siyasî boşluk, bütün cumhuriyetlerde düzenlenen ve ülkenin parçalanma sürecinin son aşaması olan seçimlerin sonunda iktidar içinde yeni kutupların ortaya çıkmasıyla sonuçlandı. Sırplarla Hırvatlar arasında 1991 baharındaki ilk çatışmalardan beri gizli biçimde süren iç savaş, Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlık ilânı ardından 25 Haziran'da patlak verdi.Slovenya, federal ordu karşısında amansız bir direnişin ardından Brioni Antlaşması (Temmuz 1991) ile sınırları üzerinde denetim hakkı elde etti. Çatışmalar Hırvatistan'da Krajina, Banija ve en fazla da Sırp azınlıkların (toplam nüfusun % 12'si) yaşadığı Slovenya'ya yayıldı. Bosna-Hersek'in Nisan 1992'de Avrupa Topluluğu ve ABD tarafından tanınmasından sonra silâhlı çatışmalar, Bosna'daki üç toplumu (Müslümanlar, Sırp kökenli Ortodokslar ve Hırvat kökenli Katolikler) karşı karşıya getirdi.Öte yandan Sırbistan da topraklarını hem genişletmek hem de "etnik arıtma" uygulayarak homojenleştirmeye girişti; Ağustos 1992 Londra Konferansı'nda sınırlara ve toplumlara saygı konusunda alınan kararlara rağmen, cumhuriyetlerde silâha sarılmış Sırp milislerine destek verdi.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt