ATİNA

atina.jpg
Eskiçağ'da Attike'nin ve bütün eski Yunanistan'ın başkenti olan Atina, daha M.Ö. II. binyılda önemli bir merkezdi. Homeros'un destanlarına göre, Kekropslar tarafından kurulmuştu. Kekropsların Balkanlar'dan gelip Batı Anadolu kıyılarına yerleşmiş İonialılar oldukları sanılmaktadır. Efsaneye göre, başlangıçta, aynı zamanda dinsel başkan da olan Kral Erekhtheios taratından yönetilen Atina, sonradan Girit'e bağımlılığı kabul etti. Ariadne'nin yardımıyla Minotauros'u yenen Theseus, kenti bağımlılıktan kurtararak tahta çıkınca, gene efsaneye göre Atina'yı örgütleyerek, bölgenin en önemli siyaset merkezi haline getirdi.O tarihten sonra, Atina adı yalnızca Atina kentini değil, Attike yarımadasını belirtmeye başladı. M.Ö.750'ye doğru zengin toprak sahiplerinin (eupatriclesler) girişimiyle, monarşinin yerini soylulardan oluşan bir oligarşi ("birkaç kişinin yönetimi") aldı. Hükümeti oluşturan üç arkhon, kamu yönetimini ve askeri komutayı ellerinde tutuyorlardı. Bunlara, Areopagos meclisi yardımcı olmaktaydı. Halk yönetime katılamıyor, halk meclisi Ekkiesia, oligarşinin aldığı kararları onaylamaktan başka işe yaramıyordu. Bununla birlikte, toplumsal gerilimler şiddetliydi.Özellikle küçük köylülerin sıkıntıları günden güne artıyor, Atina bir tiranlık yönetimi tehlikesine hızla yaklaşıyordu. M.Ö.620 yılı dolaylarında Drakon, M.Ö.592'de Solon, toplumsal bir reform hazırlamakla görevlendirilince, halk meclisinin çalışmalarını hazırlamakla ve yetkilerini genişletmekle görevli 400 üyeli Boule meclisi kuruldu. Ama reformda geç kalınmıştı. En yoksul köylülerin desteklediği Peisistratos, iktidarı ele geçirdi ve kendini tiran ilan etti (M.Ö.560). Aydınca bir yönetim uyguladığı için, ölümünde (M.Ö.527) Atinalılar, yerine oğulları Hipparkhos ve Hippias'ın geçmesini kabul ettiler. Ama babaları kadar yetenekli olmayan Hipparkhos ve Hippias, uzun süre iktidarda kalmayı başaramadılar.

Oligarşinin çıkarlarını korumak için, Isparta ordularının işe karıştığı kanlı bir çarpışmadan sonra, kentin basma seçilen Kleisthenes, köklü reformlar yaptı (M.Ö.508). Toplumsal sınıflar arasındaki tüm farklar kaldırıldı. Bütün yurttaşların eşit olduğu, aynı haklardan yararlandığı bir demokrasi kuruldu.Yalnızca yabancılar ve köleler bu yeni düzenin dışında kaldı. Ekkiesia, yasaları önermek ve kabul etmekle görevlendirildi. Arkhonlara din ve adalet işlerini yönetmek görevi verildi.

Ordu komutanlığınıysa strategoslar üstlendi. İonia'da Perslere boyun eğmiş olan Yunanlılar, Dara'ya karşı ayaklanınca, geleneksel düşmana karşı İonialıların yardımına koşan tek site Atina oldu. Bu Med savaşları sırasında, demokrat Themistokles özgürlük savaşma önderlik etti. Dara M.Ö.490'da Marathon'a çıkarma yaptı; ama, Atina ordusunun direnmesi karşısında gemileriyle çekilmek zorunda kaldı. Atina asıl zaferi, Themistokles'in donanmayı geliştirmesi sayesinde kazandı. Yeni Pers kralı Kserkses, M.Ö.480'de, İkinci Med Savaşı sırasında Yunanistan'ı fethetmeye kalkıştıysa da, denizde Salamis'te (M.Ö.480), karada Plataia ve Mykale'de yenildi (M.Ö.479). Atina, Isparta'nın yardımıyla savaşı Asya'ya sıçratarak, Kimon ve Aristeides'in komutaları altında Karadeniz ve Çanakkale boğazlarını ele geçirdi. O tarihten sonra Atina, Attike yarımadasının en güçlü sitesi oldu.

Bağımsızlıklarına o güne kadar sıkı sıkıya bağlı olan Yunan kent ve sömürgeleri, Atina çevresinde Delos Birliği'nde (M.Ö.447) birleştiler. Bu olaylardan sonra Perikles iktidara geldi (M.Ö.443) ve çok geçmeden Atina'ya en parlak dönemini yaşattı. Yasaların hazırlanmasında halk meclisinin önemi son derece arttı. Adaleti, her yıl kurayla çekilen 6000 yurttaştan oluşan Heliaia uyguluyordu. Başlıca kamu görevlerini ücret karşılığında yurttaşlar yerine getiriyor, böylece bir yurttaşın, ne kadar yoksul olursa olsun, sitenin bütün sorumlu görevlerine yükselme yolu açılıyordu.Perikles için demokrasi, servet farklarını azaltmak ve en yoksulların doğru dürüst bir ömür sürme çabalarına yardımcı olmaktı. Aynı zamanda da Atina dev bir şantiyeye dönüştürülerek, savaşın yıkıntıları onarılmaya başlandı. Kent yeni anıtlarla güzelleşti. Akropolis'te Parthenon, Erekhtheion ve PropyIaion yapıldı. Perikles ayrıca Pheidias, İktinos ve Kallikrates gibi sanatçıları, Herodotos, Anaksagoras, Sophokles, yazar ve düşünürleri çevresine topladı. Perikles'in M.Ö.429'da ölmesiyle, yeniden sıkıntılar başladı. Atina, Delos Birliği'yle gerçek bir imparatorluğun merkezi haline geldiğinde, siyasetinin giderlerini karşılamak için öteki siteleri ağır vergilere bağladı. Aynı zamanda üstünlük savları, Ispartalıların ve Korinthosluların ayaklamalarınayol açtı. M.Ö.431'de başlayan anlaşmazlık, Peloponisos Savaşları adı altında otuz yıl sürdü.

M.Ö.405'teki Aigos Potamaios bozgunundan sonra, Atina ağır koşullara katlanmak zorunda kaldı. Surlarını yıkacak, donanmasını teslim edecek ve her türlü egemenlik çabasından vazgeçecekti. İktidarı yeniden oligarşi devraldı ve demagog Alkibiades, kendi çıkarlarıyla devlet çıkarlarını birbirine karıştırdı. Kuzeyden gelen Makedonya Kralı Philippos II, büyük bir harekata, girişerek Atina'nın kuzeydeki topraklarına el koydu. Demosthenes, Yunanlılar Birliği'ni yardıma çağırdı;ama, ateşli söylevleri artık halkı etkilemiyordu. Ortak site düşüncesi Attike'de ölmüştü. Isparta'yla dayanıksız bir ittifak kurulduysa da, inatçı ve usta bir komutan olan Philippos II, Khaironeia Savaşı'nda (M.Ö.338) Atina'yı Makedonya'nın egemenliği altına soktu.

O tarihten sonra sürekli Makedonya'nın egemenliğinde yaşayan, M.Ö.146'dan sonra da Roma'nın egemenliğini benimseyen Atina, artık yalnızca Aiskhyios, Sophokles ve Euripides'in trajedileri, Aristophanes ve Menandros'un komedileri, Herodotos, Ksenophon ve Thukydides'in tarihleri, Sokrates, Eflatun, Aristoteles, stoacılar ve epikuroscuların felsefe yapıtlarıyla ününü sürdürdü.