Türklerde Adliye

Adliye

Töre'nin hususî ve cezaî hükümleri, eski Türkler'de yargı usul ve şekilleri hakkında bilgimiz pek azdır. Yabancı kaynaklarda rastlanan dağınık bilgilere göre, suçlular oldukça şiddetli cezalandırılmakta idi: Adam öldürmenin cezası idamdı, soygun, hırsızlık ve hayvan kaçırma kesin surette yasaktı. Ele geçirilen soyguncu, suç üstü yakalanan hırsız öldürülür, malları müsadere edilir, ailesi efradının hürriyetleri kısıtlanırdı. Barış zamanında başkasına kılıç çekmenin cezası da ölümdü. Irza tecavüz en ağır suçlardan sayılırdı. Bu da bazen idamı gerektiriyordu. Hafif suçlular, 10 günü aşmamak üzere hapsedilirdi. Eski Türk devletlerinde ceza işlerinin kesin hükümlere bağlanması, yani suçun devletçe takibata uğraması, toplulukta “kan gütme” geleneğinin yerleşmesine yer bırakmıyordu.


Adlî teşkilatın, biri hükümdarın başkanlığında yüksek devlet mahkemesi, öteki de “yargucı” lar ve maiyetlerinden ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Attila kendisine suikast hazırlayan suçlulardan Bigilas'ı bir hey'et önünde alenen sorguya çekmişti. Gök-Türk “aygucı” sı meşhur Tonyukuk, Kapagan tarafından bu mevkiinden uzaklaştırıldığı yıllarda (705-716) yüksek devlet mahkemesi üyeliği yapmıştı. İslâm kaynaklarının belirttiğine göre, Hazar hakanlığı başkentinde 7 baş yargucı vardı. Bunlar ikişer ikişer müslümanların, hıristiyanların ve musevilerin, biri de Islavlar'ın ve diğerlerinin davalarına bakardı. Türk siyâsî teşekküllerinde herhalde bilemediğimiz teferruatlı bir adliye teşkilatı da mevcut olsa gerektir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt